8 Haziran 2013

'Biber gazı bala benziyor'

Gezi Parkı bir anda bir tarih dönemeci olacak gibi görünüyor. Türkiye’de uzun süre sonra belki ilk kez yanındakinin siyasal düşüncesini hesaba katmadan dayanışmanın tadı çıkarılıyor, inançlarından dolayı dışlanmadan ortak bir amaç için yan yana gelmenin güzelliği duyuluyor. Bunu gençlerin yapması önlerindeki ömrü daha mutlu yaşayabileceklerinin garantisi gibi geliyor bana.
Şehrin ortasında küçücük bir meydanda bir yaşam alanı oluşturulurken ortak yaşamın kuralları konmuş gibi. Çok eski İstanbul mahallelerinin kuralları geçerlikte. Hani yoksul mahallelerin İstanbullu Türk, Ermeni, Rum, Kürt, Laz, Musevi işçi gençlerinin dayanışması gibi. Kırk yıl sonra kız erkek ayırmadan birbirlerini hatırlamalarının sıcaklığını ben kaç kere dinlemiştim. Mahmut Paşa’nın bugünün ünlü markalarının küçük tezgahlarının işçileriydiler.

Bugünkü genç grubun ortak noktası şiddete uğramaları ve özgürlük istekleri. Yaşadıkları bıyık altı gülümsemeleriyle, eski bir türküye uyarlanmış bile: “Gaz maskesi ala benziyor, biber gazı bala benziyor/benim TOMA’m bana sıkıyor/Bulunur bir çare halk ayaktadır”. Bu uyarlamayı Boğaziçi Gösteri Topluluğu Caz Topluluğundan ilk dinlediğimde ağzımda buruk bir tat duydum. Özellikle “Taksim yolunda barikattadır” dizesinde. (Bizim kuşağın tarihten kopamaması belki.) Paris Komünü’nün Partizanı ve Şairi Jean- Baptiste Clement’in şiiri Kiraz Zamanı’nı anımsamıştım.

Fontaine-au-Roi sokağının hastabakıcı görevlisi olan “yiğit yurttaş” Louise’e adanmış olan Kiraz Zamanı’nın bir öyküsü de var: Paris 28 Mayıs 1871’de karşıdevrimcilerin eline geçtiğinde Jean- Baptiste Clement’in  de aralarında bulunduğu yirmi kadar kişi Fontaine-au-Roi sokağında direniyordu. Öğleye doğru sokağa,  ekmek sepeti taşıyan yirmi yaşlarında bir genç kız geldi. Kim olduğunu soran savaşçılara Saint-Maur sokağının hastabakıcısı olduğunu, yardımı dokunur diye geldiğini söyledi. Savaşçıların bütün ısrarlarına karşın oradan uzaklaşmaya yanaşmadı. Adının Louise olduğunu söyleyen bu kızı sonraları hiç kimse görmedi.

Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri’nin (Çev. A.Kadir-A.Timuçin)  Birinci cildindeki şiiri okumuş hiç değilse duymuşsunuzdur:

Gelince bize kiraz zamanı,
sevinçli bülbülle alaycı karatavuk
bayram ederler.
Güzellerin başında kavak yelleri,
sevdalıların yüreğinde güneş dolaşır.                     
Gelince bize kiraz zamanı,
alaycı karatavuk ne güzel şakır.                
Ama kiraz zamanı ne kadar da kısa.                        
Gider çiftler düş kura kura
kirazları toplamaya
(...)
Taşırım kiraz zamanından
yüreğimde bir yara.
Ve kader sunarken bana kendini
bilmez acımı dindirmesini.
Kiraz zamanını hep seveceğim ben,
ve içimde sakladığım anıyı.  
Kiraz zamanı mayıs sonları haziran başıdır. Bu yıl kiraz zamanı  “çapulcu musun vay vay, eylemci misin vay vay” teranesiyle geldi. Bu dayanışmanın olumlu temeller bırakmasını diliyorum.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et