AKP’nin istikrarı
Fotoğraf: Envato
Genel seçim atmosferine girilmesiyle birlikte, iktidar ve muhalefet partileri seçim vaatleri ve sloganlarıyla meydanlarda boy göstermeye başladı. Yaklaşık 9 yıldır iktidarda olan hükümet partisi AKP ve onun “tek kişilik dev kadrosu” Başbakan öylesine iddialı konuşmalar yapıyor, öyle mesajlar veriyor ki, Türkiye’de yaşamıyor olsanız memlekette her şeyin yolunda gittiğini, işsizlik ve yoksulluk diye bir sorun olmadığını ve geçtiğimiz 9 yıl içinde Türkiye’nin en “ileri” demokrasi uygulamalarının yaşandığı bir özgürlükler ülkesi haline geldiğini sanırsınız.
Tek başına iktidar olduğu ilk günden bu yana AKP’nin ve destekçilerinin en çok öne sürdüğü argüman tek parti iktidarı ile gündeme gelen “istikrar” tartışmaları oldu. Nitekim 12 Haziran genel seçimlerine giderken ülkenin dört bir yanında AKP imzalı “İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün!” ifadesi dikkat çekiyor.
AKP’nin “İstikrar sürsün” vurgusu kuşkusuz farklı sınıf kesimleri açısından farklı anlamlar içeriyor. Sermaye çevreleri açısından bakarsanız ülkede mutlak bir istikrar olduğu kesin. Üretim dışı elde edilen kâr oranlarındaki artışların kriz döneminde bile yüzde 60’ları bulduğu düşünüldüğünde “İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün” diyenlerin bu sözü kimlere hitaben söylediklerini tahmin etmemiz hiç zor değil.
Hakkını şimdiden teslim edelim, AKP Hükümeti, bugüne kadar emek alanında hayata geçirdiği uygulamalarla ve yasal düzenlemelerle, kendisinden önceki bütün sermaye hükümetlerine rahmet okutan bir çizgi izledi. Geçtiğimiz 9 yıl içinde sermayenin bütün istekleri yasa haline getirilip yasalaştırılırken, sendikaların, emek ve meslek örgütlerinin, emekçilerin kazanılmış haklarına yönelik olarak gerçekleştirilen saldırılar karşısında öne sürdükleri haklı talepler hep görmezden gelindi.
AKP Hükümeti yerli ve yabancı sermayeye hizmette kusur etmezken, buna karşın ülkenin yoksul emekçi halkının haklarını birer birer elinden alma konusunda istikrarlı davrandı. Bu istikrarını özelleştirme konusunda da sürdüren AKP, 1986 yılından bu yana yapılan özelleştirmelerin yüzde 80’ini tek başına iktidar olduğu 2002–2011 dönemde gerçekleştirerek bu alanda kırılması zor bir rekora imza attı.
AKP’nin istikrarlı olduğu bir başka konu, işsizlik oranlarının yine istikrarlı bir şekilde yükselmesi oldu. 2002 yılı sonu itibariyle 10.3 olan resmi işsizlik oranı, Ocak 2011 itibariyle 11.9 olarak gerçekleşti. Üniversite mezunu her üç gençten birisi, istikrarlı bir şekilde hâlâ iş arıyor! İşsizlerin işsiz kaldıkları süre içinde az da olsa gelir desteği almaları için oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonundan işsizler dışında herkes istikrarlı bir şekilde yararlandı. Fonda biriken paralar patronlara kısa çalışma ödeneği olarak peşkeş çekilmekle kalmadı, karayolları ve baraj yapımına her yıl istikrarlı bir şekilde milyarlarca lira kaynak aktarıldı.
Eğitim ve sağlık başta olmak üzere, neredeyse bütün kamu hizmetleri istikrarlı bir şekilde ticarileştirildi ya da özelleştirildi. Market açar gibi her sokak başına özel hastane açıldı. Özel okullara vergi kolaylıkları getirildi. Kamu kaynakları, istikrarlı olarak özel okullara ve özel sağlık kuruluşlarına aktarıldı.
Burada saydığımız örnekleri daha da çoğaltmamız mümkün. Bugüne kadar yaşananlardan hareketle AKP Hükümetinin işçi ve emekçilerin haklarına, çalışma ve yaşam koşullarına yönelik saldırılarda en istikrarlı hükümet olduğu tartışma götürmez bir gerçek. AKP’nin 12 Haziran seçimleri için kullandığı “İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün!” sloganı içindeki istikrar kavramı bugüne kadar hayata geçirdikleri emek düşmanı politikaları, 12 Haziran sonrasında da istikrarlı bir şekilde sürdüreceklerini, “Türkiye büyüsün” derken de her geçen yıl katlanarak artan zengin sayısına yenilerinin eklenmesini kastediyorlar.
AKP’nin istikrar derken ne demek istediğini, bu ülkede yaşayan insanların önemli bir bölümü çeşitli nedenlerle işsiz kaldıkça, sofrasındaki ekmek küçüldükçe, eğitim ve sağlık hakkı vb. gibi kamu hizmetlerinden yeterince yararlanamayıp mağdur oldukça öğrendiler. Bu konuda hâlâ öğrenme güçlüğü çekenlere ise şimdilik söyleyecek sözümüz yok.
- Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20