10 Haziran 2013 11:08

Başbakan'ın belgeleri

Başbakan'ın belgeleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP, kuruluşundan ve genel seçimlere girme koşullarını sağlamasından çok kısa bir süre sonra yapılan ve seçmenlerin % 23,2’sinin sandığa gitmediği Kasım 2002 genel seçimlerinden birinci sırada çıktı. Geçerli oyların %26,1’ini alarak milletvekillerinin %66’sına sahip oldu. Meclise girebilen diğer iki parti ise oyların %40,9’u ile koltukların %24’ünü alabildi.
Seçimlere giremeyen parti genel başkanı Recep Erdoğan da yapılan hızlı düzenlemelerin ardından milletvekili ve Mart 2003’de de Başbakan oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden kazandığı tecrübe ve kurduğu ilişkilerin de katkısıyla Başbakanlık koltuğunu doldurdu. Tanımayanlarımız da kendisini günlük polemiklerde baş aktör olarak yer alışı, hatipliği ve  karizmatik kişiliğinin yanı sıra dediğim dedik tutumları ile kısa sürede tanıdı. Yalnızca ülke içindeki değil uluslararası alandaki sert, diplomasi geleneklerini zorlayan davranışlarına tanıklık ettik. Uzunca bir süredir de toplumu kendi değerlerine göre şekillendirmeye çalışması ve özel yaşamlara müdahale eden uygulamalarıyla dikkat çekiyor ve tartışılıyor.
Gel zaman git zaman Recep Erdoğan hem partisinin hem de Hükümet’in önünde zaman zaman da onlardan ayrı değerlendirildi. Anlamlandırıldı. Söyledikleri sorgusuz sualsiz doğru ve değişmez kabul edildi. Her sözü senet kıymetine ulaştı. Kabine üyelerini ve bürokratları  mülkiyeti kendisininmiş gibi sunarak “kişiliksizleştirirken”, hegemonyasını geliştirdi. Genel başkanlığını liderliğe dönüştürdü. AKP’yi de Hükümeti de kişiselleştirdi. Onun haberi ve izni olmadan kuşların bile uçamayacağı algısı şehir efsanesi olmaktan çıktı. Partisini girdiği üçüncü genel seçimlerden de oylarını artırarak (geçerli oyların %49,9’u) çıkardı. Katılalım katılmayalım işte bu özelliklerdeki Başbakan, 11 Mayıs 2013 tarihinde, Reyhanlı’da iki ayrı araç içerisinde patlatılan ve 50’den fazla yurttaşımızın yaşamını kaybettiği terörist eylem sonrasında değişti. İlçeyi ve mağdur yurttaşları ziyaretini, yurt dışı programını gerekçe göstererek, bir hafta sonraya erteledi. Olayların sorumlu ve uygulayıcılarını açıklarken “ELİNDE BELGELER” olduğunu söyledi. İzleyebildiğimiz kadarıyla Başbakan, birkaç ayrıntı dışında bir olayı açıklarken, haklılığını ifade ederken ilk defa BELGELERE sığındı. Dolaylı olarak da olsa kendi kendine yetersizlik verdi.
Gözlemlerimi raslantısallık olarak değerlendirebilecekken, 28 Mayıs’da Taksim Gezi Parkı’nda başlayan eylemlerin ardından 71 ile yayılan “halk ayaklanması- isyanı”na yönelik tutumu saptamamı pekiştirdi. Genel kapsamıyla, AKP mağdurları olarak sıfatlandırabileceğimiz eylemciler, zamanla “ana kuzuları”na dönüştü. Büyük çoğunluğu yaşamında ilk defa eyleme katılan gençlerden oluşuyor. Bilgisayar başında büyüyen gençlik korku duvarını aştı. Cesaret, salgına dönüştü. Liseliler, üniversiteliler, genç “beyaz yakalılar” sokaklarda, eylemlerde. Kendine şiddet uygulayana yanıt da veriyor. Ve haykırıyor, “TAŞSIZ, SOPASIZ ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ”. Kısa süre içinde toplumsal muhalefetin aktörleri de bu çekirdeğin çevresindeki yerlerini aldılar. Öngöremedikleri, bununla birlikte, toplumsal tarihimizdeki yerini şimdiden alan böylesi bir gelişmeye hem destek veriyor hem de anlamaya çalışıyorlar.
Başbakan ise bu olayda da önce BELGELERle olayların sorumlu ve uygulayıcılarını ortaya koydu, sonra tehditlerine  yenilerini ekledi ve yine yurt dışına çıktı. Cumhurbaşkanı kamuoyunda net olarak görülecek biçimde olaylara ‘el koydu’, Başbakan Vekili, sorulan sorulara verdiği yanıtlarda Başbakan’ın yanlışlarını bir bir sıraladı. Ancak Başbakan, dönüşüyle birlikte toplumsal gerilimi yükselten daha da kötüsü toplumu, “inançlılar ve inançsızlar” olarak bölme riski çok yüksek tutumuyla sahnedeki yerini aldı. Kendisi de kurmayları da toplumsal gerçekliği anlamıyor. Gözleri de kulakları da kapalı.
Olayların nedenini doğrudan dış mihraklar ve yerli işbirlikçilerinin komplosu olarak göstermeye çalışıp antiemperyalist bir söylem tutturmaya çalışıyor. Bunu yaparken yeniden hem mağdur hem de kahraman rolüne soyunuyor. Bu bağlamda Menderes, Özal ve Erdoğan üçlü olarak görünür kılınıyor.
Bir şeyler hızla değişiyor. Ve Başbakan kendisini eskisi kadar güçlü hissetmiyor. Belgelerden medet umuyor. Bu durum her seferinde daha da görünür oluyor...

evrensel.net Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa