Toplumsal barışı yeniden kurmak
Fotoğraf: Envato
Sanki Türkiye’nin bütün farklılıkları Gezi Parkı’nda bir araya gelmiş. Türkiye toplumunu temsil eden bir kitle Gezi Parkı’nda bir arada… Bir yönüyle, İstanbul kentinin kozmopolitliği bunu sağlıyor. Parkın her köşesinde Türkiye’nin her bölgesini, ülkede yaşayan her halkı, her etnik grubu, her siyasi düşünceye ve yaşam felsefesine sahip kesimi, ezilenleri, her yaştan insanı, her dini, mezhebi, her cinsel yönelimi, her sınıfı temsil eden insanlar nöbette. Bu insanlar, birbiriyle dayanışma içinde, birbirine saygı halinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Miraç Kandili gecesinde mevlüt okuyanlar, cuma namazı kılanlar, cuma namazı kılanların çevresinde, onlar rahatsız olmasın diye çember oluşturup nöbet tutan solcu gençler, ürettikleri ürünü getirip gezi parkındakilerle paylaşan köylüler, LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans) bireyler bayraklarıyla parka geldiğinde daha da yüksek sesle alkışlayanlar, örtülü örtüsüz kadınlar, kendi sloganlarını atarken diğer grupların sloganlarına karışmayan siyasi gruplar…
Bütün bu farklılıklar, yan yana, gerçek anlamda omuz omuza, birbirlerini tanıyorlar, hissediyorlar. Birbiriyle hiç yüz yüze gelmeyen farklılıklar birbiriyle karşılaşarak gerçek bir çeşitlilik oluşturuyorlar. Bu farklılıkları kullanarak, birbirine vurdurarak, kırdırarak zulmünü sürdüren sermaye destekli siyasi iktidar (aslında sermayenin ta kendisi), artık bu taktiği kullanamayacağının farkında olarak hâlâ yaşananlar karşısında üç maymunu oynuyor. Çünkü bu durum işlerine gelmiyor. Farklılıkları birbirinden uzakta tuttuğunda, onların birbiriyle iletişimini ve etkileşimini kestiğinde, onları farklılıklarından dolayı birbiriyle rekabete soktuğunda ve böylece yaşadıkları ortak sorunları görmelerini engellediğinde, siyasi iktidar bu durumdan getiri sağlar. Bugüne kadar da hep böyle oldu.
Kültürel mozaik masalıyla insanları hep kandırdılar bu ülkede. Kültürel mozaik, ya da başka bir ifadeyle, kültürel çeşitlilik kaynaklı toplumsal zenginlik, farklılıkları rekabete sokup, birbirine karşı ötekileştirip korkuyu ürettiğinde değil, esas onları bir araya getirdiğinde oluşur. Ve işte Gezi Parkı’nda farklılıklar bir araya geldiler. Ortak sorunlarının farkındalar. Birbirleriyle iletişim kurmaya başladılar. Birbirlerinden etkilenmeye başladılar. Çeşitlilikten beslenen bir toplumsal zenginliğe dönüşmeye aday durumdalar. Gezi Parkı boyutunda bu daha da kolay oldu. Birbirlerinin yüzlerini yakından gördükleri ve birbirlerinin gözlerinden duygularını ve düşüncelerini anlamaya başladıklarında ortak sorunlara sahip olduklarının da farkına varmaya başladılar.
Gezi Parkı direnişinin, barış sürecini engellemeye çalışanların düzenlediği bir komplo olduğunu söylüyor Başbakan Erdoğan. Yukarıda saydığım nedenlerden dolayı, esas şimdi barış süreci artık mümkün hale geldi. İnsanların yıllardır özlemini çektiği toplumsal barış, Gezi Parkı direnişinden doğmak üzere… Sağcısının da, bazen farkında olmadan solcusunun da, “birkaç ağaç” veya “Çevreci eylemlerden siyasi harekete dönüştü” söylemine indirgediği bu ekolojik hareket sayesinde toplum yeniden kurulma sürecine girdi. Çünkü sermaye ülkedeki bütün yaşam alanlarına, toprağa, suya, havaya saldırıyor, hem de orada yaşayanlara sormaya hiç gerek duymadan.
Murray Bookchin, ekolojik mücadelede bile bütün toplumu yeniden yapılandırmak durumunda olduğumuzu söyler. Toplumdaki derin hiyerarşik ilişkilerin, hükmetmeye çalışanların, sınıf ilişkilerinin ve ekonomik sömürünün insanları olduğu gibi çevreyi de yozlaşmaya götürdüğünü vurgular ve bunların tutarlı bir şekilde analizini yapmak gerektiğini söyler. Bu sayede yeni bir toplumun kurulabileceğini belirtir. Artacak ticaret sayesinde zenginleşmek uğruna yapılan bir barıştan ziyade gerçek barış içinde yaşayan bir toplumun…
- Eğitimde reform… Kim için ve ne için? 15 Ekim 2016 00:26
- İhtisaslaşmış kölelik 17 Eylül 2016 00:11
- Meslek liselerinin devri? 10 Eylül 2016 00:56
- Mültecilik, kölelik midir? 03 Eylül 2016 00:54
- Özgürlük, adaletten başka bir şey değildir 06 Ağustos 2016 00:51
- İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma 30 Temmuz 2016 01:00
- Demokrasi eğitimi ve demokrasinin neresindeyiz? 23 Temmuz 2016 00:51
- Vatandaş mı, yandaş mı, düşman mı? yoksa insan mı? 16 Temmuz 2016 00:51
- Yabancı öğretmen yetiştirme düzeni 09 Temmuz 2016 01:00
- Performans kaygısı 02 Temmuz 2016 01:00
- Maarif Vakfı Kanunu 25 Haziran 2016 00:51
- Başka bir seçenek hakkı için: ‘Yeter Artık’ 18 Haziran 2016 00:13