Gaz halimiz ve sağlık
Fotoğraf: Envato
Savaşın, silahın geçmiş zaman içindeki tahayyülü sanatın yol göstericiliğinde anın içinde yeniden şekilleniyor bu günlerde. An bugün de kendi sanatçılarını göreve çağırıyor. Ama mizah şimdilik önde gidiyor.
Devlet envanterinden silahların hedefindeki halk ve sokaklar, mizahın terapi etkisini panzehir kıvamında ‘bir köşede’ oturanların da kullanımına sunuyorlar. Köroğlu’nun “silah icad oldu mertlik bozuldu” sözünün mağduru kitleler namerdin silahının kimyasal hallerini cümle aleme rezil etti nihayetinde.
Gezi halkı bir taraftan silahın gaz halini işlevsiz kılarken mizah anlayışları ile sürecin tıbbileştirilmesine de göndermede bulunuyorlar. Ama yine de hekimler, hemşireler, sağlık çalışanları hem görev yerlerinde hem gönüllü revirlerde tıbbın olanaklarını kullanıma hazır tutuyorlar.
“Ya ameliyat yerime gelseydi?” hicvinden yola çıkan halkın çocukları “Biber gazı cildi güzelleştiriyor” “Bu biber gazı bir harika dostum” “Biberi bal eyledik meydanları dar eyledik” yazılamalarını hiçbirimizden esirgememiş oldular.
Ellerine sağlık demekle birlikte kimyasal silahların velev ki adında ‘biber’ geçsin hafife alınmaması gerektiğini hatırlamak gerekiyor yeniden. Hafta başında hekim meslek örgütü TTB’nin basın toplantısındaki paylaşımları sağlık boyutu ile kaygı vericiydi.
Hatılanacağı üzere TTB bir önceki hafta “Kimyasal Silah / Gösteri Kontrol Ajanlarına Maruz Kalma Değerlendirme Formu” düzenleyerek mağdurların kullanımına sunmuştu. Bilindiği üzere birçok mağdur çeşitli nedenlerle resmi sağlık kurumlarına başvuramadığından bu formun sonuçları daha gerçeğe yakın.
TTB ilgili form sonuçlarını literatür eşliğinde değerlendirerek basın toplantısı ile kamuoyunun bilgisine sunmuş oldu:
“Verilen yanıtlar incelendiğinde genç yaş grubun ve kadınların daha ön planda olduğu, bazı belirtilerin uzun sürdüğü, bu bir saatten uzun süren belirtilerin arasında göz belirtileri, kulak-burun-boğaz belirtileri, genel belirtiler ve psikolojik belirtiler olarak ön planda olduğu, astım ve hipertansiyon atağı, nefes darlığı gibi ciddi belirtilerin de ortaya çıktığı görülmüştür. Gaza maruz kalma ile çok sayıda belirti ortaya çıkmıştır ve tanımlanan toplam belirti sayısı 84 bindir. Bu belirtilerin azımsanmayacak bir kısmı bir saatten daha uzun sürmüştür. Yanıtlardan hâlâ devam eden bazı yakınmalar olduğu anlaşılmaktadır” diyor TTB.
Bir ayrıntı daha var ki kabul edilir gibi değil. “Formu yanıtlayanlar arasında gaz fişeği nedeniyle yaralanma oranı yüzde 7” olarak belirlenmiş.
Tüm bu sağlık sorunları yaşanırken “dumansız hava sahası” iddiasının sahibi Sağlık Bakanlığı ortalarda görünmüyor. TTB bu noktada Sağlık Bakanlığının yapamadığını hayata geçirerek
“Gösteri Kontrol Ajanları Bilimsel Danışma Kurulu” oluşturdu.
Bu süreçte halka karşı kullanılan kimyasalların salt biber gazından ibaret olmadığı yönünde kaygılar oldukça yaygın. TTB’nin “elde edilen verilerin ön analizinde İçişleri Bakanlığı tarafından kullanıldığı ifade edilen gazların oluşturacağı etkilerin dışında belirtilerin de varlığı söz konusudur.
Bu verilerle Türk Tabipleri Birliğinin olası bir gazı işaret etmesi olanaklı olmamakla birlikte farklı gazların kullanılmış olabileceğine ilişkin kuşkuyu bertaraf etmemektedir.” tespiti hukuki boyutları da olabilecek bir sorun.
Bilindiği gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye “biber gazı” ve göz yaşartıcı gazlar nedeniyle yargılanmıştı. TTB’nin yeniden hatırlattığı bir ayrıntı da “Avrupa İşkencenin ve İnsanlıkdışı veya Onurkırıcı yeniden Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CPT), biber gazını potansiyel olarak tehlikeli bir madde olarak değerlendirmiş, açık alanlarda kullanımına ilişkin olarak da çekinceler dile getirmiş” olmasıdır. CPT “eğer istisnai biçimde kullanılması gerekirse, açıkça tanımlanmış emniyet tedbirleri bulunmalıdır. Örneğin, biber gazına maruz kalan kişilerin derhal doktora erişimi sağlanmalı ve bu kişilere gerekli ilaç verilmelidir” demektedir. Ya bizde durum nasıl? Hastanelerine biber gazı atılan bir ülkeden bahsediyoruz, öyle değil mi?
“İnsan sağlığı açısından sakıncalı, zararlı olduğu açık olan bu maddelerin kullanımı yasaklanmalıdır. Emek, meslek, insan hakları örgütlerini, siyasi partileri ve tüm yurttaşlarımızı TTB’nin bu çabalarına omuz vermeye davet ediyoruz” diyen hekim meslek örgütünün uyarılarını tüm kurumların ciddiye almakla kalmayıp, talebin öznesi olmaları gerekiyor.
Bilim mizahın fazla uzağına düşmesin diye gazlı yazılamalara yeniden göz atmaya ne dersiniz?
“Geleneksel gaz festivaline hoş geldiniz”
“Sizin biberiniz varsa bizim de UEFA kupamız var”
“Gazın bitecek memur abe”
“Bas gaza aşkım”
“Biber gazı sıkmana gerek yoktu bayım; biz zaten duygusal çocuklarız”
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29