14 Haziran 2013 11:28

Halkın ve hayatın sesi

Halkın ve hayatın sesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Taksim’de günlerdir direnişte olanları, onları desteklemek için ülkenin dört yanında alanlara çıkıp eylem yapan yüz binleri halktan saymıyor. Sürekli yinelediği bir şey var: Birkaç çapulcu. Onu dinlerken düşünüyorum. Başbakanın bu tavrı yeni değil ki… İşbaşına geldiği ilk günlerden başlayarak demokratik eğitim için; harçlara, YÖK’e karşı eylem yapan üniversite öğrencilerini halktan saymadı. Hakları için onca polis şiddetine karşın Ankara’nın ayazında direnen TEKEL işçilerini halktan saymadı. Fındık, pancar, buğday taban fiyatlarını protesto eden, tarımdaki emperyalist müdahaleye karşı çıkan çiftçileri, kırsal kesim emekçilerini halktan saymadı. Eğitim sistemindeki gerici ve antidemokratik uygulamalara, paralı eğitime karşı çıkan eğitimcileri halktan saymadı. Sağlık sisteminin ticarileşmesine, ilaç tekellerinin halkın sağlığıyla oynamasına karşı çıkan hekimleri, sağlık çalışanlarını, eczacıları halktan saymadı. Hukuktaki gerici uygulamalara karşı yürüyen avukat, savcı ve hakimleri halktan saymadı. Bin yıllardır uğradığı şiddet ve ayrımcılığın son on yılda iyice artmasına karşı yürüyen başörtülü, başörtüsüz kadınları halktan saymadı. Dilinin kültürünün üstündeki yasaklara, devletin uyguladığı şiddet politikalarına karşı yürüyen Kürtleri halktan saymadı. Bu topraklarda ekmeği, suyu, savaşların acılarını bölüştüğümüz kadim halkların kültürünü sanatını korumak için yürüyen kültür sanat insanlarını halktan saymadı. Halkın sesi olmak, halka gerçekleri anlatmak için basın, düşünce ve ifade özgürlüğü talebiyle yürüyen basın emekçilerini, şairleri, yazarları ve her alandan sanatçıları halktan saymadı. Farklı politik düşüncelerine karşın, bir gecede okullarının imam hatip okuluna dönüştürülmesine karşı çıkan öğrenci velilerini halktan saymadı. Akdeniz’den Karadeniz’e, Ege’den Doğu Anadolu’ya ülkemizin yer altı yer üstü değerlerine sahip çıkan; nükleer santrallere, HESlere karşı topraklarını, ormanlarını, sularını savunmak için yürüyen kırdan, kentten insanları halktan saymadı. Silah tekellerinin çıkarları doğrultusunda sürdürülen savaşlara karşı çıkan, ülkemizde ve dünyada barışı savunmak için yürüyen insanları halktan saymadı… Belleğimizi biraz zorlayacak olursak bu listenin uzayıp gittiğini görürüz; hava yollarında, demir yollarında, sanayi sitelerindeki atölye ve fabrikalardaki emek sömürüsüne karşı çıkan işçiler, emekçiler, emekliler, kadınlar, çocuklar, gençler… Bu listeye ve Başbakanın tavrına bakınca insan şu soruyu sormadan edemiyor: Bu ülkede yaşayan, üzerine saldırtılan polisin, sıkılan gazın parası ödediği vergilerden karşılanan, buna karşın yaşama sahip çıkan bu insanlar halk değilse, sizin halkınız kim? Hepimiz biliyoruz ki, Başbakanın sesini duymak istemediği, görmezden geldiği bütün bu insanlar HALKIN ta kendisi… Yine hepimiz biliyoruz ki, görsel işitsel ve yazılı kitle iletişim araçları, sermayeyle çıkar ilişkileri ya da üzerlerindeki baskı ve yasaklar nedeniyle HALKIN sesini, sorunlarını, mücadelesini duyurmuyor… HAYAT TELEVİZYONU, işte bu gereksinimden doğdu. 6 yıldan bu yana da Başbakanın halktan saymadığı milyonlarca insana ses oldu… HAYAT, ekranlarında ezilen, sömürülen, ötekileştirilen, baskı ve şiddete uğrayanlar ve onların daha güzel bir dünya için verdikleri mücadeleleri gösterdi. Sesi sese katmak, umudu çoğaltmak için. Taksim Gezi Parkı’ndaki direnişin ilk gününden bu yana da hükümetin, demokratik taleplere şiddetle yanıt vermesine, polis saldırılarına bilinçle direnen gençlerin, ülkemizin her yanından HALKIN sesini duyurdu bizlere. RTÜK’ün HAYAT TELEVİZYONU’nu kapatmak istemesi bundandır. Yaptıklarının eleştirilmek yerine, hep alkışlanmasını isteyen Başbakanın dikensiz gül bahçesi özlemindendir. Ne var ki, HALKIN  ve HAYAT’ın sesini susturmak o kadar da kolay değildir. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Bizlerse, 5.5 yıl önce olduğu gibi, HAYAT’ın karartılmasına HALK  olarak birlikte karşı çıkacağız. Şimdi, umut ve mücadeleyi çoğaltmak için Pablo Neruda’nın Buğdayın Türküsü şiirine bir kez daha kulak verelim:”Halkım ben, parmakla sayılmayan Sesimde pırıl pırıl bir güç varKaranlıkta boy atmaya Sessizliği aşmaya yarayan Ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa Tohuma dururlar yeniden Ve halk toprağa gömülü Tohuma durur bir yerde Buğday nasıl filizini sürer de Çıkarsa toprağın üstüne Güzelim kırmızı elleriyle Sessizliği burgu gibi deler de Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.”

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa