14 Haziran 2013 11:29

Görüşmenin samimiyeti

Görüşmenin samimiyeti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Özde demokratik olmayan, demokrasiyi salt bir araç olarak gören sahte demokratlar da amaçlarına ulaşmak için demokratik görüntülü bazı süreçleri ya da mekanizmaları araç olarak kullanmaktan geri durmazlar. Başbakanın 12 Haziran Perşembe günkü toplantısı böyle bir koku vermektedir. Hele de toplantıya katılan bir kişinin Emek Sineması yıkımını gerçekleştiren firma sahibi ile akrabalık ilişkisi içinde olması kuşkuları daha da derinleştirmektedir. Diğer gruplarla yapılan ya da yapılacak toplantılar, pek böyle bir görüntü vermemekle beraber, umarım bu kuşkuyu kaldırır.
AKP yönetiminde hakim zihniyet ve yönetim tarzında parti ile hükümet arasında bir fark gözetilmeyeceği açık olmakla beraber, Gezi Parkı olayının bir parti meselesi gibi ele alınması ve her aşamada hükümetin önüne geçilmesi vahim bir hatadır. Bu yaklaşımın tek izahı, parlamenter yönetim sürecini dışlamak ve tasarlanan yeni yönetim biçimine hazırlıktır. Ne var ki, bu zihniyet ve buna ilaveten parti mitingleri düzenlenmesi tipik bir diktatör parti yönetimini hatırlatarak ürküntü yaratmaktadır. Açılım sürecinde olduğu gibi, bu süreçte de AKP’nin, belki de salt başbakanın, parlamentoyu ve muhalefeti geri planda tutarak öne çıkması yönetiminin niteliği hakkında çok net bir görüntü oluşturmaktadır. Bu zihniyette, tüm süreçlerde sağlanacak herhangi bir başarı partiye mal edilirken, aslında, maalesef, aynı anda halkların kamplaşması da hızla gündeme gelmektedir. Eğer uygulanan politikalarla halklar bölünüyorsa, halk çoğunluğunun oylarına sahip olmak hiç bir şekilde meşruiyet temeli oluşturmaz.
Seçimlere kadar her siyasi parti çok doğal olarak diğerinden farklıdır, ancak seçimlerden sonra tüm partiler farklı bir boyaya bürünür; kimi ülkenin iktidar partisi, kimileri de muhalefet partileri niteliğinde tüm ülkenin ve halkların hizmetine girer. Bu durumda iktidar partisi başkanı da parti başkanı olarak değil, artık ülke başbakanı bilinci ile siyaset yapmak durumundadır. Son olaylar esnasında AKP dışındaki partilerin siyasi miting düzenlememeleri olgun siyaset anlayışını yansıtırken, AKP’nin ülke sathında siyasi mitingler düzenlemesi particilik ve ayrımcılık görüntüsü oluşturmaktadır. Bu görüntü ile, başbakanın sıkıştıkça ileri sürdüğü tüm halkların başbakanı olma söylemi inanırlığını yitirmektedir. Sorunlara salt parti bağlamında yaklaşıp çözmeye (daha doğrusu, bastırmaya!) çalışılması önlenemez başkanlık hırsının filizleridir. Halen yürürlükte olan parlamenter sistemi bu denli dışlayan bir zihniyetle başkanlık sistemine geçişin vahameti ya da Kürt açılımının selameti ciddiyetle düşünülmesi gereken konulardır.
Meseleleri çok açık yüreklilikle tartışmalıyız. Topçu Kışlası konusu salt bir bina meselesi midir, yoksa alanda ve toplumda cumhuriyet simgelerinin silinmesi ya da değiştirilmesi mi amaçlanmaktadır! Böyle bir konuda plebisite gitmek iki açıdan anlamlı değildir. Birincisi, konu kışla meselesini çoktan aşmış, despotik liderliğe karşı mücadeleye dönüşmüştür. İkincisi, Çanakkale zaferini, maalesef, çağ dışı hayallerle yorumlayabilenlerin çoğunlukta olduğu halklarla plebisitin toplumumuzu çağdaş düzeye taşıyabileceği oldukça kuşkuludur! Kaldı ki, sonuç ne olursa olsun, hiç bir karar yargı kararının önüne geçemez. İleri demokrasi söyleminde iddialı olanlar espri zekası yüksek çok sesliliği temsil eden  toplulukla çatışacağına, halkları tarikatların pençesinden kurtarıp, aydınlığa çıkarmalıdır, samimi amaç bu ise!
İki önemli kuralın unutulmaması siyasi aktörlerin eylemlerine güven açısından çok önemlidir. Birincisi, demokrasi bir amaç değil, her an ve koşulda çok sesliliğin devrede olduğu bir süreçtir. İkincisi, demokrasi araçlarının, gerçek demokrasiyi göstermelik manevralarla ikame etmek amacı ile kullanılması affedilemez siyasi gaftır.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa