Hayata tutunduğumuz kararlılıkla...
Twitter’i“baş belası”, doğruları yansıtan medyayı, yabancı güçlerin emrindeki gazeteciler, faiz lobisinin uzantısı,... olarak gösteren zihniyet, Hayat Televizyonu’nun yayınını kesme kararı verdi!
Hangi sahte nedenler öne sürülürse sürülsün, cümle alem bilmektedir ki, yasağın gerçek gerekçesi Hayat TV’nin Gezi Parkı etrafında ortaya çıkan büyük halk direnişinin taleplerini ve bu mücadeleyi doğru bir biçimde ekranına taşımasıdır. Hayat’ın halkın haber alma özgürlüğünü savunmada gösterdiği cesaret ve kararlılığın cezalandırılması isteniyor. Bu yüzden de RTÜK ve arkasındaki güçlerin, gerçeklerin üstünü örtme amaçlı “Lisansı yoktu”, “Eski ilaç tanıtım yayınları hakkındaki şikayetlerdir” gibi uydurma gerekçeleri kimseyi ikna etmemektedir.
Kaldı ki Hayat TV yıllardan beri yayınını TÜRKSAT üstünden sürdürmekte, “lisans” başvurusunun da tüm işlemleri tamamlanmış olarak RTÜK’ün önündedir. Ancak RTÜK’ün bir an önce kendi yapması gereken işlemleri tamamlamak yerine televizyonun yayınını kestirmeyi tercih etmesinin nedeni, Hayat TV, diğer gerçekleri açıklama gayretindeki TV’ler ve basın üstündeki baskıyı şiddetlendirmek ve onlara gözdağı vermektir. Türkiye’nin nasıl ve hangi zihniyette bir yönetimle yönetildiğini bilen herkes bunun böyle olduğunu bilmektedir.
Hayat bir mücadeledir ve Hayat Televizyonu da bu mücadelenin içinde doğmuştur. Dolayısıyla, ülkenin gerçeklere ihtiyacı olduğunu bilen herkes şimdi düne göre daha bir duyarlılıkla, hayata sarıldıkları kararlılıkla Hayat Televizyonu’nun arkasında durmalıdır; duracaktır. Gezi Parkı mücadelesini doğru bir biçimde veren birkaç TV’den biri olan Hayat TV’yi bu mücadele sırasında milyonlar izlemiş, pek çok insan da onu bu mücadele sürecinde tanımıştır. Bu yüzden de Gezi Parkı mücadelesi şimdi; basın ifade özgürlüğü ve halkın haber alma özgürlüklerinin mücadelesi olarak, işçilerin, emekçilerin ve onların her türden örgütlerinin sesi, soluğu olan Hayat TV’nin şahsında sürecek bir özgürlük mücadelesine evrilmektedir.
Ve bir kez daha, altı yıl önce olduğu gibi, Hayat TV’ye dokunanların neye dokunduğunu, halk şimdi daha yakından hissedecek, görecektir.
Gezi Parkı’nda ülkeyi yönetenler ellerinde sallayıp durdukları baltayı ağaçlara vurmuşlardır; ama boylarının ölçüsünü almışlar, halk onların dediği gibi koyun sürüsü olmadığını, içlerine dalan kurt sürülerini nasıl enterne ettiklerini göstermiştir. (Gezi Parkı mücadelesinin nasıl biteceğinden bağımsız olarak böyledir)
Ülkeyi yönetin zihniyet, Hayat TV’ye saldırarak da bu sefer “baltayı taşa vurmuş”tur. Ve bu halk, o baltayı bir daha kullanılamaz hale getirebilir.
Büyük Ozan Fazıl Hüsnü Dağlarca, sanki bugünler için söylemiş;
Kimse anlamadan yükselir dağlar/Yoksul ahı yerde kalmaz öç olur/Doğruyu güzelce söylerse insan/Doğru güzel olur güzel suç olur!
Hayat TV doğruyu güzelce söylediği için suçlanmakta, cezalandırılmak istenmektedir. Ama biliyoruz ki hayatın güzel olması için doğrunun korkmadan, eğilip bükülmeden, “güzelce” söylenmeye devam edilmesi gerekir.
Ve işçisiyle, emekçisiyle, bilim ve sanat insanlarıyla, aydınlarıyla, sendikasıyla, emek örgütleriyle, Kürt’üyle, Türk’üyle, Alevisi’yle Sünni’siyle, kadınıyla erkeğiyle genciyle ve erişkiniyle Hayat’ı var edenler, onun ışığının söndürülmesine izin vermeyecektir.
Biz Evrensel çalışanları da tüm diğer Hayat’a ihtiyacı olanlar gibi her şeyimizle Hayat’ın yanında olmaya devam edeceğiz.
*Bu yazı yazıldığında RTÜK, Hayat TV’nin yayınını kesme kararını geri almamıştı.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’
Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.
Evrensel'i Takip Et