18 Haziran 2013 11:26

Akıl tutulmasına rağmen başka bir hayat mümkün

Akıl tutulmasına rağmen başka bir hayat mümkün

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta “Toplumsal Barışı Yeniden Kurmak” adlı yazımı gazeteye gönderdikten sonra olanlar ve bugün itibariyle, Gezi Parkı’nın, tarihini yapanlardan mahrum bırakılması, birilerinin benim gibi düşünmediğinin, Gezi Parkı direnişinin toplumsal barış boyutunu umursamadığının bir göstergesi. Toplumsal hafızanın, kazımaya çalışsan bile silinemeyecek şekilde bir parçası olan Gezi Parkı direnişi, akıllara durgunluk veren düzeyde acımasız bir polis müdahalesi sonucunda toplumun geleceğine de kazındı. Herhangi bir şiddet girişiminde bulunmayan bütün insanlara, hayvanlara, bunun yanında otel, hastane, ev gibi çeşitli kapalı mekanlara, cenazeye, mezarlığa, çocuğa, engelliye, yaşlıya, yaralıya, hastaya geçen haftaki yazımda tarif ettiğim türden bir nefretle saldıran bir güç, akıl tutulmasından başka bir şey yaşamıyordu.
Bütün direnişin bir provokasyon sonucu gerçekleştiğinden ya da dış güç kaynaklı olarak meydana geldiğinden söz eden siyasi iktidar ve bürokrasi, yönettikleri insanların aklı olduğunun farkında bile değil. “Gezi Parkı’ndakiler de benim vatandaşım” söylemindeki “Benim vatandaşım” ifadesi, halkı aklı olmayan ya da aklını kullanması men edilmiş kullar gibi gören örtük bir anlayışın ürünü. Oysaki Gezi Parkı direnişi ortak bir duyguya sahip ve kendiliğinden oluşan bir akıl hareketi… Provokasyon ifadesi kullanıldığında bir belirsizlik hakim olur havaya. Bu belirsizlikle, hareket değersizleştirilmeye çalışılır. İktidar, korkusundan yapar bunu.
Gezi Parkı direnişinin en önemli mesajı ortak sorunlar karşısında birbirine kırdırılmaya çalışılan toplum kesimlerinin bunun farkına varması sonucunda dayanışma ve paylaşma davranışına girmesidir. Bu dayanışma ve paylaşım da tabii ki en çok sermayenin işine yaramaz. Nitekim Türkiye tarihine bakıldığında görülecek olan, Terzi Fikri zamanındaki Fatsa deneyimi de bu tür bir deneyimdir. Sermayenin kullanımındaki devlet otoritesi tarafından sona erdirilmiştir. Sonrasında da 12 Eylül darbesi yaşanmıştır. Tarihte hatırı sayılır miktarda örneği vardır bu durumun. Paris Komünü de bunun örneklerindendir.
Durum şudur:Dayanışma ve paylaşım yoluyla, para-mal-mülk edinme hırsı olmadan yaşamanın mümkün olabileceğini insanlara düşündürtmemek gerekir. Toplum, bunun mümkün olabileceğini düşündüğü ve de bunu geniş çaplı olarak hayata geçirdiği zaman kapitalist sistem çöker. Bu tehlikeyi bertaraf etmek için de sistem elindeki polisi ve hatta gerektiğinde askeri kullanır.
Şimdi, Gezi Parkı direnişinin deneyimini bütün topluluklara, toplumsal ve siyasi örgütlere, eğitim de dahil olmak üzere her tür mekana, kısacası her tür yaşam alanına taşımak zamanıdır. Bu deneyimden öğrenilen değerler, deneyimin kendine özgü etiği ve kültürü, insanlara, bugüne kadarki çaresizliklerinin üstesinden gelmeyi öğretme potansiyeline sahiptir. Bu yüzden her yer Taksim…

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa