Büyük komplo
Fotoğraf: Envato
Şu isimleri herhalde bir yerlerden duymuşsunuzdur; Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Eliot Abrams, Bernard Lewis, Richard Perle, Douglas Feith…
Yabancısı olanlar için açıklayalım: Hemen hepsi ABD’nin önde gelen stratejistleri ve yine hemen hepsi eski başkan Bush’un ve Obama’nın danışmanı… Ortadoğu için “ılımlı İslam” modelini icat eden ve Recep Tayyip Erdoğan projesini yapan adamlar… İslamcı muhalefeti yumuşatarak İsrail-Amerikan planlarının bir parçası haline getirmek üzere AKP çatısı altında birleştirmeyi planlayan ve uygulayan ekibin babaları…
Fakat şimdi, “İstanbul İsyanı”nı örgütleyen adamlar olarak karşımıza çıkıyorlar. Çıkaran, Yeni Şafak gazetesi… Hükümetin en sadık ve en militan gazetesi… Gezi Parkı direnişini Amerikan-İsrail komplosu olarak gösterme gayretiyle bula bula bu isimleri bulmuşlar.
Komplo iddiası bir kere ortaya atıldı mı, zincirleme pek çok olay aynı kalıpla açıklanabilir. ABD’nin önde gelen bu neocon’ları bugünkü iktidarın en önemli dayanakları olarak bilinirken şimdi hükümeti yıkma girişimi içindeki ekip olarak tanıtılıyorsa, bu iş Erdoğan iktidarıyla sınırlı kalmaz, Obama’yı yıkma planına kadar uzanır!
Tersinden bakarsak, Gezi Parkı direnişi sırasında, dünyadaki pek çok basın kuruluşu gibi ABD gazeteleri ve televizyonları da bu büyük isyanı dünyaya duyurdular. Özellikle Suriye’de Esad’ın yaptıklarını “Hak ve özgürlük isteyen halkına karşı saldırı” olarak niteleyen Erdoğan’ın aynı duruma düşmesinin yarattığı çelişki üzerinde durdular. Olayları görmezden gelerek Erdoğan’ı destekleyen, Bosna, Malezya gibi ülkelerdeki birkaç küçük gösteri dışında, kimse yoktu. İktidara geldiğinde onu tantanayla koltuklayan bütün basın yayın organları, şimdi Gezi direnişine uygulanan vahşi saldırıyı öne çıkarıyordu. Eleştiriyi, nereden gelirse gelsin, düşmanca bir eylem olarak gören Erdoğan bu durum karşısında öfkelendi ve kendi şiddet politikalarını gözden geçirecek yerde, “başarılarını çekemeyenlerin” listesini çıkarmaya başladı. Özellikle ABD kaynaklı eleştirilere hiçbir anlam veremediği anlaşılıyor. Avrupa Birliğiyle zaten arası çok bozuk olan ve hiçbir düzelme ihtimali görmeyen hükümet, ABD’nin de en azından son olaylar çerçevesinde kendisine karşı olduğu mesajını alınca en geçersiz propaganda malzemelerine sarılıverdi. “Dış mihrakların komplosu” modeli, aslında yalnızca kendi çevresini kemikleştirmeye yarayabilir. Onlar dışında dünyada herkes güler geçer.
Yeni Şafak, dün de birinci sayfasında “İranlı ajanlar”ı öne çıkarmıştı. Hani şu, Uğur Mumcu’yu, Bahriye Üçok’u, Muammer Aksoy’u öldüren, nükleer kaçakçılık yapan, Humeyni Devrimini ihraç etmeye çalışan İranlı ajanlar! Bunları eskiden en çok “şeriat tehlikesi”ni durmadan gözümüze sokmak isteyen 28 Şubatçılar severdi. Şimdi Erdoğan da çok seviyor. İranlı ajanlar korkuluğuyla hem direnişi karalamayı deniyor, hem de Amerika’yı ve hatta İsrail’i yeniden yanına çekebileceğini sanıyor.
Yeni Şafak gazetesinin gerçekten çok birikimli ve geniş ufuklu köşe yazarlarından şimdilik ses çıkmıyor. Mesela İbrahim Karagül bu komplo şamatasına ne diyor acaba? O ki, uluslararası ilişkiler ve bu ilişkileri yönetme yöntemleri hakkında daima net analizler yapan bir yazardır ve gazetesinin “soğuk savaş” döneminden kalma usullerle sürdürdüğü bu komik yayınları hakkında her halde bir sözü vardır.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43