20 Haziran 2013 09:20

Mücadeleyle gelişmek...

Mücadeleyle gelişmek...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Direnirken, bir yandan da öğreniyor, gelişiyor, değişiyor, mücadelenin insana yaptığı katkıyı iliklerimize kadar hissediyoruz. Artık hayata, doğaya, insana ve çevreye daha başka bir gözle bakıyoruz.
Direniş sürecinde atılan sloganların evrimi, gelişim ve değişimin somut bir göstergesi sayılabilir. İlk günlerde, “Şerefine Tayyip” gibi kişisel göndermeler ya da küfür içeren ve genellikle stadyumlarda rastlanan tezahüratlar sıkça duyulurken, sonraki günlerde eyleme, “Her yer Taksim her yer direniş”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam, “ “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” gibi dayanışmanın önemini ve hedeflere ulaşma kararlılığını vurgulayan sloganlar damgasını vurdu.
Hakların, özgürlüklerin, onurun hoyratça ayaklar altına alınmasına karşı başlatılan bir isyan ancak böylesi sloganlarla diriliğini ve sürekliliğini koruyabilirdi zaten.
Evet bu direniş sayesinde nasıl ki insana, hayata, dünyaya bakışımız değiştiyse, spora bakışımız da değişecek elbette... Olgunluğumuzu ve bilincimizi geliştiren bu deneyimle, saygı ve kardeşlik temeli üzerinde yükselen yepyeni bir spor kültürü yaratabiliriz.
Böylesi müthiş bir dayanışmanın, hayranlık uyandıracak düzeydeki saygı ortamının ardından eski taraftar profiline dönüp farklı takımların taraftarlarına nefretle bakmak, onları düşman bellemek bize yakışmaz... Tuttuğumuz takımı hayatımızın merkezine koyup alacağı sonucu ölüm-kalım meselesi haline getirmek de... Ve tabii tribünlerin vazgeçilmezi olan, “... biricik sevgilim, söyle senden başka kimim var benim” gibi şarkılı tezahüratlar da. Gördük ki yalnız değiliz. Yalnızlık ne kelime, aynı yazgıyı paylaştığımız milyonlarca yoldaşımız var. Üstelik sadece ülke içinde de değil. Yaşanan her gelişmeyi anında dünyanın her köşesine ulaştıracak kadar hızlanan iletişim teknolojisi sayesinde küresel ölçekte bizimle dayanışmaya giren insanların sayısı hızla artıyor. Aynı şekilde biz de gezegenimizin her köşesinde hakları, özgürlükleri, onurları için isyan eden insanlara her zaman yanlarında olduğumuzu haykırıyoruz. Karşılıklı etkileşimle olan biteni sorguluyor, farkındalık düzeyimizi yükseltiyor, duyarlılığımızı zenginleştiriyoruz...
Dünyanın neresinde olursa olsun, paranın borusunun öttüğü her düzende rant için insan ve doğa hakları, en temel özgürlükler hiçe sayılıyor, gözden çıkarılıyor...
Mesela Brezilya gibi hem ilgi hem de başarı anlamında futbolun dünyadaki en önde gelen temsilcilerinden birisi olan ve adeta futbolla özdeşleşmiş bir ülkede halkın, kamu kaynaklarının Olimpiyat Oyunları ya da Dünya Kupası organizasyonu için değil, insanların sağlık, eğitim, barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını giderme yönünde harcanması talebiyle başlattığı isyana kayıtsız kalmıyoruz. Tıpkı onların bizim isyanımıza kayıtsız kalmadığı gibi.
Ortak hedefler doğrultusunda mücadele etmek; ezilenleri, dışlananları, ötekileştirilenleri, aşağılananları, zulme uğrayanları, baskı altına alınmak istenenleri birbirlerine yakınlaştırıyor ve işte o zaman mücadele, küresel boyuta ulaşıyor. Ne kadar çok olduğumuzu ve dayanışmanın bizi ne kadar güçlü kıldığını fark ettikçe, özgüvenimiz artıyor, özgür ve onurlu bir dünya kurma yolunda daha kararlı, daha umutlu, daha coşkulu adımlar atıyoruz.
İnsani değerlerin yüceltilmesi ve hakim kılınması için verilen mücadele sürecinin ardından artık tuttuğumuz takımın galibiyetiyle dünyanın en mutlu, yenilgisiyle ise dünyanın en üzgün insanı olmanın anlamı kaldı mı?.. Mücadele geliştirdikçe, öncelikler değişiyor. Hayatın merkezine tutulan takımlar değil, insan ve doğayla ilgili duyarlılıklar yerleştiriliyor. Ve genelde spor, özelde futbol; insanları yabancılaştırmanın, halkları oyalamanın ve uyutmanın bir aracı olmaktan çıkıyor...

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa