21 Haziran 2013

Haydi hayırlısı!

DİĞER YAZILARI
Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014
Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014
Şiire saygıyla 7 Haziran 2014
Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014
TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014
Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014
Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014
Dünyanın gülü Mayıs 3 Mayıs 2014
Ortak vicdan 26 Nisan 2014
O gün 19 Nisan 2014
YAZI ARŞİVİ

İnsanoğlu yaşamı boyunca kendini güvende hissettiği ve gelecek kaygısı olmayan bir ortam ister, bunun için çabalar. Güven duygusunun olduğu her türlü ilişki de huzur, dayanışma, gelişme ve güç vardır. Zira güven, kuşku duymadan inanmak, paylaşmak ve kendini teslim etmektir. Görülmüş ve deneylenmiştir ki bu duygunun hasar gördüğü veya zedelendiği ne bir şirket, ne bir hükümet, ne bir lider ve ne de bir aşk yaşayabilmiştir. Bu nedenle bir ülkeyi yönetenler bunu başarabildikleri,yani halkına bu güveni verdikleri ölçüde meşru ve uzun ömürlü olurlar.
Son Gezi olaylarının ve ardından hâlâ devam eden gösterilerin halkın en azından bir bölümünün bu güven duygusunu yitirdiklerinin göstergesidir. Kuşkusuz bunda hükümetin son aylarda giderek otoriteleşen dili, yaptığı icraatlar ve geliştirmek istediği projelerin de etkisi büyüktür; 3. köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesi, içki satışlarının sınırlandırılması vb. söylemler ile Gezi Parkı’na yönelik proje halkın bu güven duygusunu törpülediği gibi kaygılarını da artırmıştır.
Kürt sorununda barış umutlarının arttığı bu geçen birkaç ayda maalesef hükümet kanadınan olumlu bir adım atılmamıştır. Hâlâ yüzlerce siyasi tutuklu KCK davasından tutuklu bulunmaktadır, Roboski dosyası yetkisizlik kararı verilerek Askeri Mahkemeye gönderilmiştir. En son olarak insana bu kadar da olmaz dedirten Bingöl’deki vahşet; tecavüz olayı ve tecavüzcü uzman çavuşların tutuksuz yargılanmaları kamu vicdanını yaralamıştır.
Hükümetin yapılan gösterileri eskiden beri alışagelmiş söylemlerle ve buyurgan bir dille yorumlamaya ve kamuoyuna açıklamaya çalışması, değişen dinamikleri ve toplumun yeniden şekillenmesini ya görmezden gelmek ya da anlamamak gibi bir probleminin olduğunun işaretidir. Son on yılda neoliberal ekonomiyle nefes alan ve belirli bir sermaye birikiminin oluşmasına sebep olan ekonomi politikası kuşkusuz beraberinde sınıfsal yeniden yapılanmaları da getirmiş, kent nüfusun artmasına sebep olmuş  varoşlarda kümelenen yeni yığınların ekonomideki göreceli muhafazakar davranışlarını ve bunun seçmene yansımasını her şeyin süt-liman olduğu kanaatini uyandırmıştır. Gezi olaylarında işçilerin yeterli oranda görülmemeleri bu şekilde açıklanabilir kanısındayım. Hükümet bu gerçeği gördüğünden olmalıdır ki orta sınıf kentlileri, aydınları, öğrencileri ve seküler yaşamı savunanları… görememiş, anlayamamıştır. Oysa bilişsel çağın getirdiği değişim ve dönüşümü en erken bu halkalar yaşayıp, dönüşmekteler bunu sonucunda da bu değişime uygun yeni yaşam alanlarını oluşmasını istiyor ya da en azından mevcut yaşam alanlarının  korunmasını,garanti altına alınmasını istiyorlar.
Bilişsel değişim ve dönüşümün getirdiği çalkantı ve yeniden konumlanmalar küresel boyuta hissedilmeye başlandı. Bu gün dünyanın bir çok yerinde bu türden eylemleri görmekteyiz. Brezilya, Yunanistan, İspanya… bütün bu ülkelerde görünüm de farklı istekler için görünse de temel de neoliberal ekonomilerin ve küresel sermayenin dayattığı yoksulluk, daha kötü yaşam koşullarına ve  çevrenin korunmasına yönelik eylemlerdir. Bunların öncüleri de işçi sınıfı değil, belli bir gelir düzeyinde olan okumuş orta sınıf ile öğrencilerden oluşmaktadır. Hiç bir siyasi partiye bağlı değiller.
Bu ülkeler de farklı anlayış ve ideolojilerden hükümetler olsa da, bütün bu ülkele de göstericilere aynı sertlikle ve orantısız güç kullanıldı.
Brezilya da Taksim’e seslenen pankartlar; We Are All Taksim
Bütün bu gelişmeler ileride küresel çapta yeni gelişmelerin yaşanabileceğinin işaretleri gibi görünüyor.
Dünya bilişsel çağda yeniden konumlanmaya gidiyor, ezilenler, emekçiler, orta sınıflar da buna göre yeniden konumlanmalılar; örgütlenerek!
Hadi hayırlısı!

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et