Haydi hayırlısı!
İnsanoğlu yaşamı boyunca kendini güvende hissettiği ve gelecek kaygısı olmayan bir ortam ister, bunun için çabalar. Güven duygusunun olduğu her türlü ilişki de huzur, dayanışma, gelişme ve güç vardır. Zira güven, kuşku duymadan inanmak, paylaşmak ve kendini teslim etmektir. Görülmüş ve deneylenmiştir ki bu duygunun hasar gördüğü veya zedelendiği ne bir şirket, ne bir hükümet, ne bir lider ve ne de bir aşk yaşayabilmiştir. Bu nedenle bir ülkeyi yönetenler bunu başarabildikleri,yani halkına bu güveni verdikleri ölçüde meşru ve uzun ömürlü olurlar.
Son Gezi olaylarının ve ardından hâlâ devam eden gösterilerin halkın en azından bir bölümünün bu güven duygusunu yitirdiklerinin göstergesidir. Kuşkusuz bunda hükümetin son aylarda giderek otoriteleşen dili, yaptığı icraatlar ve geliştirmek istediği projelerin de etkisi büyüktür; 3. köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesi, içki satışlarının sınırlandırılması vb. söylemler ile Gezi Parkı’na yönelik proje halkın bu güven duygusunu törpülediği gibi kaygılarını da artırmıştır.
Kürt sorununda barış umutlarının arttığı bu geçen birkaç ayda maalesef hükümet kanadınan olumlu bir adım atılmamıştır. Hâlâ yüzlerce siyasi tutuklu KCK davasından tutuklu bulunmaktadır, Roboski dosyası yetkisizlik kararı verilerek Askeri Mahkemeye gönderilmiştir. En son olarak insana bu kadar da olmaz dedirten Bingöl’deki vahşet; tecavüz olayı ve tecavüzcü uzman çavuşların tutuksuz yargılanmaları kamu vicdanını yaralamıştır.
Hükümetin yapılan gösterileri eskiden beri alışagelmiş söylemlerle ve buyurgan bir dille yorumlamaya ve kamuoyuna açıklamaya çalışması, değişen dinamikleri ve toplumun yeniden şekillenmesini ya görmezden gelmek ya da anlamamak gibi bir probleminin olduğunun işaretidir. Son on yılda neoliberal ekonomiyle nefes alan ve belirli bir sermaye birikiminin oluşmasına sebep olan ekonomi politikası kuşkusuz beraberinde sınıfsal yeniden yapılanmaları da getirmiş, kent nüfusun artmasına sebep olmuş varoşlarda kümelenen yeni yığınların ekonomideki göreceli muhafazakar davranışlarını ve bunun seçmene yansımasını her şeyin süt-liman olduğu kanaatini uyandırmıştır. Gezi olaylarında işçilerin yeterli oranda görülmemeleri bu şekilde açıklanabilir kanısındayım. Hükümet bu gerçeği gördüğünden olmalıdır ki orta sınıf kentlileri, aydınları, öğrencileri ve seküler yaşamı savunanları… görememiş, anlayamamıştır. Oysa bilişsel çağın getirdiği değişim ve dönüşümü en erken bu halkalar yaşayıp, dönüşmekteler bunu sonucunda da bu değişime uygun yeni yaşam alanlarını oluşmasını istiyor ya da en azından mevcut yaşam alanlarının korunmasını,garanti altına alınmasını istiyorlar.
Bilişsel değişim ve dönüşümün getirdiği çalkantı ve yeniden konumlanmalar küresel boyuta hissedilmeye başlandı. Bu gün dünyanın bir çok yerinde bu türden eylemleri görmekteyiz. Brezilya, Yunanistan, İspanya… bütün bu ülkelerde görünüm de farklı istekler için görünse de temel de neoliberal ekonomilerin ve küresel sermayenin dayattığı yoksulluk, daha kötü yaşam koşullarına ve çevrenin korunmasına yönelik eylemlerdir. Bunların öncüleri de işçi sınıfı değil, belli bir gelir düzeyinde olan okumuş orta sınıf ile öğrencilerden oluşmaktadır. Hiç bir siyasi partiye bağlı değiller.
Bu ülkeler de farklı anlayış ve ideolojilerden hükümetler olsa da, bütün bu ülkele de göstericilere aynı sertlikle ve orantısız güç kullanıldı.
Brezilya da Taksim’e seslenen pankartlar; We Are All Taksim
Bütün bu gelişmeler ileride küresel çapta yeni gelişmelerin yaşanabileceğinin işaretleri gibi görünüyor.
Dünya bilişsel çağda yeniden konumlanmaya gidiyor, ezilenler, emekçiler, orta sınıflar da buna göre yeniden konumlanmalılar; örgütlenerek!
Hadi hayırlısı!
GÜNÜNYAZILARI






EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık
Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”
22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı
72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı
30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

Çocuk işçi olmak kolay, öğrenci olmak zorlaştı

Yeniden Trump, yeniden IMEC

Gazeteci Fehim Taştekin: Şam’ın Ankara’ya bağımlılığı azaldı

Evrensel'i Takip Et