21 Haziran 2013

Sait Maden'i uğurlarken

Cağaloğlu’ya adım attığım ilk günlerden bu yana, onunla hep karşılaşırdık. Yokuşu inerken ya da çıkarken. Ak saçlarının çevrelediği ince yüzünde hep bir gülümseme olurdu selamlaşırken. Kısaca hal hatır sorduktan sonra yolumuza devam ederdik. Onca yapıta, bilinen bir ad olmasına karşın hiç değişmeyen bu incelikli, alçakgönüllü tutumu beni hep etkilerdi. Tıpkı A. Kadir’in şiirinde söylediği gibi, yüzünden eksilmeyen gülümsemesiyle bir iner bir çıkardı bu yokuşu; çocuklarına ekmek parası kazanmak için. Tıpkı kendisine benzeyen pek çok yazın emekçisi gibi…
Cağaloğlu’daki yayınevlerinde çalışmaya başladıktan sonra onunla daha sık karşılaşmaya başlamıştık. Yokuştan vilayete çıkarken sol taraftaki bir iş hanında kendi kurduğu Çekirdek Yayınlarına gelip gidiyordu her gün; onca yaşına karşın. İki bina ötesindeki Morpa Kültür Yayınlarında editör olarak çalıştığım dönemde karşılıklı işyeri ziyaretleri yaptık birkaç kez. Özellikle, Kadınlar İçin Söylenmiştir adlı araştırma ve antoloji çalışmam sırasında sık sık kapısını çaldım. Çünkü onun “Gılgamış Ölümüz Yaşamın İzinde” ve “Yeryüzü Şiiri İnsanoğlunun Beş Bin Yıllık Şiir Serüveni 1-2” adlı kitapları bu çalışma sürecinde başvuru kitaplarımın arasındaydı. Yapıtlardan yararlanmak için izin istemek üzere, çekine çekine kapısını çaldığımda, inanılmaz bir nezaket ve sevecenlikle karşılamıştı beni. Şair, çevirmen, grafiker olarak duyduğum saygının yanı sıra insan yönüne duyduğum saygı daha da artmıştı. Kitap yayınlanınca ona götürdüğümde, o da bana logo tasarımlarının yer aldığı “Simgeler” adlı yapıtını armağan etmişti.
Onun yaşam öyküsünü okuyunca bu çalışkanlık ve üretkenliğinin kaynaklarını daha yakından tanıdım. Dünyası, 1932 yılında gözlerini açtığı Orta Anadolu kenti Çorum’la sınırlı kalmamıştı. 13 yaşındayken şiir yazmaya, 18 yaşındayken Fransızca’dan çeviriler yapmaya başlamıştı. Şiir ve resme olan tutkusu nedeniyle yolu, İstanbul’da, bir başka Şair-Ressam olan Bedri Rahmi Eyüboğlu ile kesişmişti. 1955 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim bölümündeki Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesinden mezun oldu. Resim, grafik ve şiirle örülü bir yaşam sürdü. Federico Garcia Lorca’yı kendi dilinden çevirebilmek için İspanyolca öğrenmesi onun azim ve çalışkanlığının örneklerinden biridir. Bu emek ve çalışkanlığı ödüller kazandırdı ona. Baudelaire çevirisiyle Varlık dergisinin yarışmasında kazandığı birincilik ödülünü başka ödül ve değerlendirmeler izledi. En son, 2011’de Uluslararası PEN Türkiye Merkezinin Şiir Ödülü’nü aldı.
Yüz yüze karşılaşmadan önce, okuduğum kitapların kapaklarındaki desenlerle, yayınevi amblemleriyle, şiir çevirileriyle ve şiirleriyle tanıdım onu. Edebiyata bir okur ilgisiyle sarıldığım günlerden başlayarak Federico Garcia Lorca, Pablo Neruda, Louis Aragon, Octavio Paz, Vladimir Mayakovki, Paul Eluard’ın şiirlerini onun çevirilerinden okudum. Tıpkı birçok kuşaktan okur gibi…
Şiirin yanı sıra 8 bin 500 civarında logo, kitap - dergi kapağı, afiş, broşür vb. ürün tasarlayıp çizdi. Yaşamını çizdikleriyle, yazdıklarıyla ve çevirileriyle sürdüren bir sanat emekçisi olan Sait Maden’i de yitirdik. Artık haftada bir gittiğim Cağaloğlu’da yokuşu inerken ve çıkarken karşılaşamayacağım onunla. Kalemini, fırçasını ilk günlerden başlayarak emekten, halktan ve devrimden yana güzel bir dünya özlemiyle kullanan Sait Maden’in ak saçlarının çevrelediği aydınlık yüzünü, sevgiyle bakan ışıltılı gözlerini hep özleyeceğim. Onu uğurlarken “Söz Dışarı Çıkma Saati” şiirinden birkaç dizeyi paylaşmak istiyorum sizinle:
“Söz dışarı çıkma saati. Giyin üstünü.

Söz! Giyin üstünü. Koy cebine
çıplak çeliğini hıncının.
Çiğne eski biçimleri bir bir ökçenle.
Resmini duvardan al aşağı tanrının. İndir
çağdaş yalvaçları çivilerinden. At
başını bir yana, gövdesini bir yana
bütün edebiyatın. Saat
dışarı çıkma saati. Fırla öfkenle
ölü yüzlerinden yapılma serin çarşaflar
üzerinde geviş getiren kente!”

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et