26 Haziran 2013 12:45

UEFA'nın çelişkileri

UEFA'nın çelişkileri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

3 Temmuzda başlayan sürecin artık son düzlüğüne girildi. Bu yazı kaleme alındığı sırada UEFA’nın açıkladığı kararlara göre, Beşiktaş kulübü 1 yıl Avrupa kupalarından men cezası alırken Serdar Adalı ve Tayfur Havutçu için müfettişlerden ek rapor istendi. Aynı şekilde Fenerbahçe kulübü için 2+1 yıl Avrupa kupalarından men cezası verilirken, içlerinde Aziz Yıldırım, Şekip Mosturoğlu ve İlhan Ekşioğlu’nun da bulunduğu 5 yönetici için ek rapor istenmesine karar verildi.
Gerekçeli karar şu an yayınlanmadığı için doğrudan yorum yapmak zor, ancak gerekçe ne olursa olsun kararlarda göze çarpan önemli çelişkiler var. Hemen bütün hukukçuların altını çizdiği gibi kişiler hakkında eldeki verilerle karar veremeyen ve ek rapora ihtiyaç duyan disiplin kurulunun kupa kura tarihinin yaklaşmasının baskısı altında, kulüpler hakkında alelacele karar almasını hukuki olarak açıklamak kolay değildir.
Daha da önemlisi gelen bilgilere göre kararlar alınırken disiplin kurulunda 5 üye bulunuyordu. Bu üyelerden 2 tanesi Türkiye’de temyiz sürecinin beklenmesi gerektiğini söylerken diğer 3 üye sportif yargılamanın adli yargılamayı beklemesine gerek olmadığı yönünde görüş bildirmişlerdi. Yani cezalar oy birliği ile değil oy çokluğu ile verilmişti. Burada da çok önemli bir çelişkiyle karşı karşıyayız: UEFA müfettişinin disiplin kuruluna sunduğu rapor, özel yetkili mahkeme savcısının iddianamesi ve mütalaasından kes-yapıştır yöntemiyle oluşturulmuş durumda. Yani disiplin kurulunun elinde konuyla ilgili bağımsız deliller yok. Adli yargılama sürecinin özel yetkili savcısının iddiaları var. Adli yargılama savcısının iddialarından rapor oluşturarak, kulüplere ceza veren üyelerin, adli yargılamanın sonucunu, yani temyizi beklemeye gerek yoktur gerekçesini sunması, bu üyeleri hem savcı-hem hakim konumuna sokmaktadır ki, spor hukuku uzmanları sanırım bu konuyu da önümüzdeki günlerde ciddi biçimde değerlendirecektir.
Beşiktaş ve Fenerbahçe ile birlikte disiplin kuruluna sevk edilen Steau Bükreş kulübü hakkında da aynı gün karar açıklandı. 2007-2008 sezonunda oynanan Universitatea Cluj-CFR Cluj maçına Steau Bükreş başkanı Becali’nin etki edildiği tespit edilmişti. Disiplin kurulunun elinde bu olaya ilişkin, diğerlerinden farklı olarak video görüntüleri olmasına rağmen, Steau Bükreş’e herhangi bir men cezası verilmemesi, sadece 5 yıl süreyle mali hesaplarının incelenmesine karar verilmesi UEFA disiplin kurulunun standartlarını neye göre oluşturduğunun da tartışılmasını sağlayacaktır elbet.
Beşiktaş ve Fenerbahçe şimdi hafta sonuna kadar karara itiraz edecekler ve tahkime gidecekler. Gerekçeli kararın açıklanmasıyla birlikte, her iki kulübü de yoğun bir hukuki çalışma bekliyor. Daha önceki benzer olaylara ve disiplin kurulunun çelişkilerinden hareketle, her iki kulübün de CAS’a gerek kalmadan tahkimde olayı sonlandırmaları mümkün. Yoksa son olarak uluslararası spor mahkemesi yani CAS adımı kalıyor. 3 Temmuz sürecinde açılan CAS davasını geri çekenler, gelinen noktada ne yaptıklarını, nasıl bir yol açtıklarını fark etmişlerdir herhalde.
Süreç nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın tek temennim, Gezi Parkı direnişi sürecinde taraftarlar arasında kurulan kardeşlik bağının zedelenmemesi.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa