Barış sürecinde iki aşama: Kaygılar da artıyor
Bilindiği gibi ülkenin yüzyıllık Kürt meselesi için başlatılan barış süreci, üç aşamalı olarak tarif edilmişti. Bu aşamalar hatırlanırsa; birincisi silahlı güçlerin sınır dışına çıkması, ikincisi demokratikleşme ve üçüncüsü ise normalleşme olarak ifade edilmişti. Bu aşamalardan ilkinin neredeyse tamamlandığı; silahlı güçlerin önemli bir kısmının sınır dışına çıktığı, kalan az bir kısmın ise dönüş yolunda olduğu hem hükümet hem de Kürt tarafının yetkililerince ifade edilmektedir. İlk aşama ağırlıklı olarak silahlı güçlerin yapacakları olarak ifade ediyordu. Ancak ikinci aşama daha çok devlet ve hükümetin yapacaklarını ifade etmektedir.
Bugüne kadar, ikinci aşamanın hazırlığı olarak ifade edilecek hükümetin tek bir adımının emaresi maalesef görülmedi. Birinci aşama yaşanırken meydana gelen Gezi Parkı olaylarına karşı hükümetin ve özellikle Başbakanın geliştirdiği reaksiyon, ikinci aşamanın geleceğine yönelik kaygıların büyümesine neden oldu. Çünkü sürecin ikinci aşaması hükümet ve Başbakanın reformlarla demokratik siyasetin önünü açarak Kürt meselesinin demokratik yöntemlerle çözümüne fırsat sağlamasını gerektiren bir süreçtir. Ancak Gezi Parkı olayları Başbakan ve Hükümetinin demokratik tepkilere karşı tahammül etme marjının ne kadar düşük olduğunu da göstermiş oldu. Her kesimde, demokratik taleplere tahammül edemeyen bir hükümetin nasıl olup da demokrasiyle memleketin yüzyıllık meselesini çözeceği konusunda kaygılar oldukça derinleşti. Ayrıca Başbakanın bu meselenin aktörlerine her fırsatta müdahale eden, ona ‘Gözünün üstünde kaşın var’ diyen, herkese ‘Ben de seni görüşmelerde akredite etmiyorum’ diyen tavrı, her şeyi kişiselleştiren tutumu, özellikle Kürt kamuoyunda ‘Bu iş böyle gitmez’ şeklinde süreçte yara açan bir kuşku ve kaygıya sebebiyet veriyor. Başbakan süreçte geri dönüşün koşullarını zorluyor gibi görünmektedir. Pazartesi günü İmralı’ya giden heyette yine Sayın Kışanak ve Sırrı Süreyya Önder’in listeden çıkarılması neredeyse bir krize neden olmak üzereyken her seferinde olduğu gibi yine bu krizi aşmak Öcalan’ın müdahalesiyle mümkün oldu.
Süreçte hakim olan tüm sıkıntılara rağmen adaya giden BDP heyetinin salı günü yaptığı açıklamada Öcalan, ikinci aşamaya geçildiğini ve bu süreç için önerilerini devlete sunduklarını, bu önerileri dikkate alıp, değerlendirmelerini beklediklerini ifade etmiştir. Öcalan, “Mesele yüzyıllık bir meseledir ve meselenin tarihi ve maddi olgulara dayanan gerçekleri vardır. Herkes ciddiyetle yaklaşsın. Bizim sunduğumuz öneriler Türkiye’nin yüzde 90’ının çıkarınadır. Bazı güçlerin engellemelerine rağmen süreci ilerletmekte kararlıyım ve başarılı olacağımıza inanıyorum. İkinci aşamanın tartışmaları bundan sonra başlamıştır ve artık bu tartışmalara herkesin katkıda bulunması gerekir” diye görüşlerini ifade etmiştir.
Kürt kamuoyunun; Öcalan’ın önerileri arasında olduğunu düşündüğü ve hükümetin bir an önce atması gerektiğini düşündüğü adımlar; düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması; hasta ve çocuk tutsaklardan başlayarak KCK adı altında tutuklanan binlerle ifade edilen Kürt siyasetçisinin serbest bırakılması, TMK’nin kaldırılması, Siyasi Partiler Kanunu’nda değişiklik ve seçim barajının düşürülmesi, ana dilinde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Alevilerin beklediği zorunlu din derslerinin kaldırılması ve başörtüsü meselesinin kalıcı olarak çözülmesi ve artık mağduriyet aracı olmaktan çıkarılması gibi meselelerin çözümüne dair bir yol haritasının oluşturularak adım adım hayata geçirilmesiyle toplumda güven oluşturulması şeklinde özetlenebilir.
Ancak, hükümet ve Başbakanın şu ana kadar somut bir adım atması bir yana güvenlikçi konsepti daha da ilerletmesi, 9 Temmuzda Meclisin tatile gireceği düşünüldüğünde ve Bülent Arınç’ın hazırlanacak paket için ekim ayını işaret etmesi, sürece dair güvensizliğe neden olmaktadır. Gözle görünür bir iyi niyet ve samimiyet göstergesine acil ihtiyaç vardır. Bunun sonbahara kadar gözlenememesi durumunda sürecin kendisini sokaklara dayatacağı kaygısını ifade etmek hepimizin işaret etmesi gereken bir görevidir.
Evrensel'i Takip Et