26 Haziran 2013 13:05

Gezi ve sendikalar

Gezi ve sendikalar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gezi eylemleri olarak ifade edilen kitlesel eylem ve gösteriler, ağırlıklı olarak örgütsüz kitlelerin kendiliğinden tepkisi şeklinde gelişmiş olsa da, kısa süre içinde, daha örgütlü bir hareket olması gerektiği yönündeki ihtiyaç kendisini açıkça hissettirdi.
Eylemlerin 20. gününden itibaren parklarda yapılmaya başlanan forumlarda yürütülen tartışmaların içeriğine bakıldığında, ilerisi için daha örgütlü bir hareket yaratmak gerektiği konusunda bir ortaklaşma yaşandığı görülüyor.
4-5 Haziranda yapılan grevlerin, gezi eylemlerinin doğrudan etkisiyle, beklenenden daha yoğun bir katılımla gerçekleşmesi, gezi parkına yönelik saldırıya tepki olarak beş örgüt tarafından 17 Haziranda grev kararı alınması sendikal hareketin, eylem sürecine yönelik en görünür müdahalesi oldu.
17 Haziran grev kararı, katılımın düşüklüğünden bağımsız olarak, sendikaların sadece üyelerinin ekonomik çıkarlarını savunmakla yetinmeyip, aynı zamanda geniş halk kesimlerine yönelik saldırılar karşısında tutum almasının önemini bir kez daha gösterdi. Bu önemi hükümet de anlamış olacak ki, greve katılanların kimlik bilgilerini toplayarak, ülke çapında olduğu gibi, kamu emekçileri içinde de resmen bir “cadı avı” başlatarak, gezi direnişine katılanlara gözdağı vermek istedi.  
Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler mücadelesinde her yönüyle tarihsel anlar yaşanırken, emek örgütlerinin yaşananlar karşısındaki tutumların da tarihsel bir karakter taşıması kaçınılmaz. Sendikal hareketin toplumsal alana yönelik müdahalesinin karakteri, büyük ölçüde yükselen halk hareketi ile nasıl bir ilişki kurulduğuna, yaşananlara nasıl müdahale edildiğine ve bütün yaşananlardan nasıl dersler çıkardığına bağlı olarak değişebilir.
Bugüne kadar yaşanan deneyimler, sendikaların sınıf mücadelesinin somut birer parçası olan ve çeşitli alanlarda yürütülen hak mücadeleleri, eşitlik, özgürlük ve barış taleplerini sahiplendiği ölçüde gelişip güçlenebileceğini, bu alanlardan uzak durup kendi kabuğuna çekildiğinde ise zayıflayıp etkisini kaybetmesinin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.  
Sendikaların bugüne kadar, kitleleri sendikal ve siyasal gelişmeler konusunda yeterince ve doğru bilgilendiren, onları ortak çıkarlar temelinde birleşik bir mücadeleye sevk eden içerikte ve kapsamda bir mücadele tarzı ortaya koyduklarını söylemek elbette mümkün değil. Başta iş kolları olmak üzere, farklı alanlarda yaşanan sorunlara zamanında müdahale etme konusunda yaşanan  zaaflar, ani yaşanan gelişmeler karşısında (Gezi Parkı eylemleri sürecinde olduğu gibi) zamanında inisiyatif alınamaması gibi etkenler mevcut sendikal yapıların önemli bir eksikliği olarak ortaya çıktı.
Sendikal hareketin uzunca bir süredir içine girdiği durgunluk, bu durumun kaçınılmaz sonucu olarak giderek güçlenen bürokratik yönetim tarzı, gezi parkı eylemleri gibi hızlı bir şekilde gelişen ve yaygınlaşan olaylar karşısında sendikaların her gün şu ya da bu şekilde sokağa çıkarak hükümete tepkisini gösteren üyelerinin bile gerisine düşmesinin nedenleri mutlaka sorgulanacaktır.
Somut talepler üzerinden mücadele edilmeden, emekçilerin sendikalardan beklentileri ve talepleri sahiplenilmeden olumlu sonuç alındığı bugüne kadar hiç görülmedi. Bu nedenle, büyük bir öfke patlaması yaşayan emekçileri sadece işyerlerinde değil, her türlü yaşam alanlarında birleştirecek ve harekete geçirecek adımlar atmak gerektiği bugün daha net görülüyor.
Gezi eylemleri, toplumun pek çok kesimine olduğu gibi, sendikalara da net mesajlar verdi. Bütün bu yaşananların ardından sendikaları eskiden olduğu gibi “yukarıdan” yönetilebileceklerini sananlar, nasıl büyük bir yanılgı içine düştüklerini önümüzdeki dönemde net bir şekilde görecekler. 

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa