Gezi Parkı'nda uygun adım çark
Fotoğraf: Envato
Taksim Gezi Parkı ne olacak? İleri adım mı atılıyor, geri adım mı? Bu işin evveliyatı ne, sonu ne olacak. Sonunu kestirmek zor, ama ilginç gelişmeleri Taksim Gezi Parkı direnişinin tarihine not düşmek gerekiyor.
En ilginç gelişme referandum konusunun gündeme getirilmesi oldu. Konuyu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyu önüne getirmesi, kana bulanan, ölümlere neden olan Taksim olaylarında köşeye sıkışması düşünülürse, bunun da “gündem değiştirme” taktiklerinden biri olduğu söylenebilir. İşin bu tarafı bir yana, biz elbette şu bizim medyatik medyanın tavrı üzerinde duracağız.
Bir de “merkez medya” tanımı ortaya çıktı. Ana akım medyanın yerini merkez medya aldı. Bu tanımdan herkesin muradı farklı, ama çoğunlukla İstanbul’un holding medyasının kastedildiği anlaşılıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın söz konusu açıklamasının ertesi günü (13 Haziran) gazeteler manşeti çekti:
“Referandum”
“Referanduma gidiliyor”
Ve iktidar yanlısı (Yandaş demiyoruz, alınıyorlar) gazetelerde hep benzeri manşetler. Bir bayram havası esiyor. Avrupa Birliğine başvurunun (AB) müzakeresine başlanması kabul edildiği zaman, aynı bayram havası içinde “AB’ye girdik” havasının basılması gibi…
“Yiğidi öldür, ama hakkını yeme” diyen halk deyişi gereğince, en doğru yaklaşımı Zaman gazetesinin yaptığını belirtmeliyiz. İktidarcıların çoğu, referandum kabul edilmiş gibi haberi verirken, Zaman: “Referandum Önerdi” manşetini attı. Ayrıntılar için, manşetin spotunu da aktarmalıyız:
“Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı’na yapılması düşünülen Topçu Kışlası için kararı halka bırakabileceklerini söyledi. Erdoğan, bu teklifi olaylarla ilgili olarak buluştuğu 11 kişilik heyete yaptı. Başbakanın ayrıca İçişleri Bakanına talimat vererek ‘Eylemlerin 24 saat içine bitirilmesini’ istediği öğrenildi.”
Olayların 24 saat içinde bitirilemeyişi bir yana, polisin bitirmek için biber gazlı orantısız güç kullanarak yaptığı saldırı nedeniyle, yaralamalara ve bir ölüme neden olan “Taksim Meydan Savaşı” yaşandı. Bunlar bir yana, biz şu referandum konusuna bakalım.
REFERANDUM NE OLA Kİ?
Referandum manşetlerinin ertesi günü anlaşıldı ki, Tayyip Erdoğan da, o manşeti çeken gazetelerin çoğu da referandumun ne olduğundan habersiz. Hadi, Erdoğan’ın bu konudaki bilgi düzeyi kabul edilebilir, ama anlı şanlı koskoca gazetelere ne demeli?
Neyin ne olduğunu, bir öğreti olarak, Onursal Yargıtay Başkanı ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu’ya kulak verelim:
“Bilim, kültür, çevre sorunları, insan temel hak ve özgürlükleri referandum konusu olamaz. Kaldı ki, anayasa sadece, anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulabileceğini öngörmektedir. Belediyelerin kamuoyu araştırması dışında eğilim saptaması olanağı da yoktur. Anayasal, yasal mevzuat ve Yüksek Seçim Kurulunun konu hakkındaki kararları ve genelgeleri karşısında, İstanbul Gezi Parkı düzenlemelerinin referanduma götürülmesi girişimi, kamuoyunu oyalayıcı, yanıltıcı ve hatta giderek aldatıcı niteliktedir.”
Kanadoğlu’nun bu sözleri, hukuk tanımaz Erdoğan’a yine vız gelecektir, ama umarız ki, yanlışa düşen meslektaşlarımızın kulağına küpe olacaktır. Haberi verirken, biraz araştırma yapmak gerekiyor.
Bundan vazgeçtik; NTV televizyonunun BBC’nin haberini sansürlemesi olayıyla sarsıldık, ama şaşırmadık. Her türlü sansüre “Hayır!” diyoruz.
DEĞİŞİK YORUMLAR...
Bu köşede, Taksim Gezi Parkı direnişi diye başlayan ve ülkenin hemen hemen tümüne yayılarak, asıl niteliği olan Türkiye’deki toplumsal ve kültürel değişimi ortaya koyan olayları kaç haftadır ve bundan sonra kaç hafta daha tarihe not bırakmak üzere aktarmayı sürdüreceğiz. Köşemizin bir bölümünde soldan sağa görüşleri aktarmıştık. İyice netleşiyor ki bu, mesele sadece sol-sağ meselesi değil. Bu nedenle yorumları, değerlendirmeleri “karma” şekilde sürdüreceğiz.
* Sabah’tan Hıncal Uluç’un “Gezi’den ‘demokrasi’ doğar mı?” başlıklı yazısından (13 Haziran):
“Bu ülkeye demokrasinin tüm koşullarıyla yerleşmesi için önce, seçim kazanma şansı olan, muhaliflere o umudu, iktidara da kaybetme korkusu veren bir muhalefet partisi olması şart. O zaman insanlar evlerinde oturur, ilk seçimi beklerler. ‘Sandıktan çıkar, Taksim’deki çakma kışlayı yıkar, yeniden park yaparız’ derler ve sokağa dökülme gereği duymazlar.”
* Milli gazeteden Zeki Ceyhan’ın “Tablo ilginç!” başlıklı yazısından (12 Haziran):
“Yani tablo giderek ilginçleşiyor! Bir yanda ilk gün söylediklerinden bir hayli taviz vererek ‘Hiç olmazsa Topçu Kışlası’nı yaparak, açıkladığımız sözde durduğumuzu kanıtlayalım’ diyenler var! Bir yanda ise ‘illa da park’ diye tutturanlar var!”
* Vatan’dan Güngör Mengi , Siyaset Bilimci Prof. Hasan Yılmaz’ın şu değerlendirmesini aktarıyor (12 Haziran):
“Bu olaylar sebebiyle Türkiye’nin imajı çok zarar görüyor deniyor. Ben tam aksini düşünüyorum; Türkiye’nin gençlerinin ne kadar Batılı, modern, aydın oldukları görüldü. İnanılmaz bir itibar kazandı Türkiye. Avrupa Birliğine girişi kolaylaştı.”
BİR ŞİİR
Perulu Javier Heraud’nun (1947-1963) “Gerilla Sözü” şiirini paylaşalım. Heraud, Peru Ulusal Bağımsızlık Ordusu saflarında çarpışırken vurularak öldürüldü.
“Yurdum güzeldir/ havaya savrulan bir kılıç gibi/ daha yücedir/ daha da güzel/ Canımla savunuyorum onu./ Ne söylerse söylesin/ satılmışlar/ çelik yaşlarla kapadık yolu./ Gökyüzü bizim şimdi/ Ekmek bizim/ Ektik toprağı/ ekini kaldırdık/ eken ve toprak bizim/ ve hep bizim olacak/sonsuza kadar/ deniz/ dağlar/ ve kuşlar.”
- Çarşı çarşafa karşı 03 Ekim 2013 11:06
- Gazetecilik zor zanaat 25 Eylül 2013 17:00
- Sel gider kum kalır 18 Eylül 2013 17:03
- Sağ olasın olimpiyat 11 Eylül 2013 17:17
- Tatminsiz Başbakan Tayyip Erdoğan 04 Eylül 2013 22:20
- Olmayan adalete timsah gözyaşları 21 Ağustos 2013 17:59
- Anadolu basınında gezi direnişi 31 Temmuz 2013 18:14
- Gezi'nin öğrettikleri 24 Temmuz 2013 18:37
- Evcilik oynar gibi 17 Temmuz 2013 17:18
- Kendini yiyen karizma 10 Temmuz 2013 12:11
- Öfkeli Tayyip 03 Temmuz 2013 13:28
- Gezi'den çıkan seçim kampanyası 19 Haziran 2013 11:23