Rakının kitabını yazmış adam!..

“Hükümet bu yasağı koymakla içki içmeyi engellemek şöyle dursun,herkesi içki içmek için kışkırttı... Bu yasaktan sonra içkiye rağbet yüz kat arttı. En pis, zararlı rakılar üç, dört yüze (fahiş fiyatla) satıldı… Hiç kullanmayanlara bile iştah geldi. Her yerde yeniden imbikler ısmarlandı..” diye anlatmış Hüseyin Rahmi Gürpınar yüz yıl önceki içki yasağının sonucunu. Erdir Zat’ ın yeni yapıtı “Rakı Kitabı”* nda okudum ben de ve giderek kullanımı kısıtlanan içki tümüyle yasaklanmadan; şimdilik günün her saatinde okunabilecek olan bu kitabı duyurayım  istedim. Bu yasak yağmurunda içmeden de olsa kafayı bulup, olanlara, olacaklara, biber gazına, toplu ölümlere, ırkçı, eşeyci, dinci ayrımcılığa, savaş çığırtkanlığına dayanırız belki. Ben içmesem, sen içmesen, o zaten ayran içiyor nasıl dayanılır onca şeye.
100’lük rakı boyutundaki kitap okunurken kafayı bulup görme zorluğu yaşanılacağı düşünülmüş olsa gerek ki yazı boyutu büyük tutulmuş. İyi de olmuş. Harflerin her kitapta rastlanmayacak büyüklükte olması kolay okunmasını; rakının da, kitabın da daha bir özümlenmesini sağlıyor. İyi zat Erdir Zat, renkli ve siyah beyaz çok sayıda fotoğrafla da desteklemiş kitabı. Hele de iki sayfa boyutundaki siyah beyaz fotoğrafta görünen o ünlü sesler ülkenin nereden nereye geldiğini gösteriyordu sanki. Ya da nereden gelip nereye gittiğini. O bile içmek için yeterli bir nedendir anlayana ve içmesini bilene.
206 sayfa tutan kitap Rakı Kültürü, Rakının Kökenleri, Meyhane, Çilingir Sofrası, Çağdaş Rakının Oluşumu başlıklı beş bölümden oluşmakta; başında Murat Belge’ nin ön sözü, sonunda da geniş bir kaynakça bulunmaktadır. Korkulacak bir yanı olmayan bilimsel nitelikli, rakı severlerden çok sevmeyenleri de aydınlatabilecek bir çalışma. O nedenle içen; özellikle de içmeyenlere iyi bir başlangıç için önerilebilecek bir kitap. Ayranla da içilebiliyormuş kitabın yazdığına göre. Ayran içip kafayı bulanlara duyurulur.
Ulusal içkinin tartışıldığı günlerde bu kitabın çıkması iyi bir rastlantı. Çünkü, rakının beş yüz yıldır yaşantımızdaki varlığını; dolayısıyla da ulusal sanını, içiyle dışıyla en hakeden içki olduğunu gösteriyor. O zamanlarda ayranın adı bile yokmuş üstelik. Kaldı ki ulusallık, ulusal ayaktopu takımına ilk kez çağrılan bir topçuya ayyıldızlı forma giydirir gibi şeyh-ül islam buyruğu ile verilecek bir san da değildir. Kazanılmış bir şeydir. Rakı Kitabı bunu kanıtlıyor işte.
Benim çocukluğumda, Kulüp, Yeni ve bir de Altınbaş rakısı vardı ki, üçüncüsüne ulaşmak bayağı bir zordu. Meğer ondan önce ne rakılar varmış memlekette. Şimdiki gibi. 1920  li yıllarda Keyif Rakısı, Üzüm Kızı Rakısı, Sefahat Rakısı, Sulh Rakısı, Şifa Rakısı ve Sefa Rakısı gibi türleri varmış. Ve rakı ile ilgili daha neler neler. Örneğin rakı üreten bir kurumun vergi rekortmeni olduğu yıllarda Üzüm Kızı Rakısı’ nı yapan hiciv şairi Hüseyin Rifat Bey de, rakılarını kendi şiirleriyle sunarmış. Tıpkı, ondan çok yıllar sonra Hayyam Garipoğlu’ nun ürettiği 1.5 litrelik rakı şişesinin üzerinde Hayyam’ dan dörtlükler olması gibi. Erdir Zat’ ın da sözünü ettiği damla sakızı rakısı da vardı yakın geçmişte. Ama şimdilerde ikisi de yok.
Çilingir sofrasının ne demek ve nasıl olduğunu, nereden geldiğini; rakı ile ilgili başka şeyleri, örneğin mezelerini, kadehlerini, şişelerini, sözün kısası geleceğini değil de geçmişini ve kendisini öğrenmek isteyenler Rakı Kitabı’ nın kapağını açsınlar, rakı şişesinde balık olurcasına okusunlar ve o dünya ne güzel bir dünyaymış görsünler.
Kitabı yazan Erdil Zat’ ın emeğine, bana armağan eden içmesi de, söyleşmesi de hoş Özlem Çopur’ un gönlüne sağlık.
Hadi bakalım, yarasın.    
Uyarı: Bu içki değil, bir kitap tanıtımıdır, başıma iş açacak anlamlar çıkarılmaya ve de onun için uğraşılmaya…
* Erdir, Zat. Rakı Kitabı. İstanbul; Overteam Yayınları, 2013. 206 s. 

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et