28 Haziran 2013

Hewler, değişim, müzakere

DİĞER YAZILARI
Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014
Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014
Şiire saygıyla 7 Haziran 2014
Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014
TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014
Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014
Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014
Dünyanın gülü Mayıs 3 Mayıs 2014
Ortak vicdan 26 Nisan 2014
O gün 19 Nisan 2014
YAZI ARŞİVİ

İlk gençliğimden bu yana benim gördüğüm ve anladığım kadarıyla Türkiye de köklü değişimlerin ve dönüşümlerin yaşanma şansının çok zor olduğudur. Gerçi her yerde bu gerçeklik az çok benzemektedir. Ama bizde biraz daha bu belirgindir. Değişimi kabullenemiyor, hatta bu kavramı pek sevmiyor, çoğu kez bunu “döneklik” gibi algılıyoruz. Oysa “Değişmeyen tek şey değişimdir” demiş Herakleitos zamanında.
Üç günlük, Federal Kürt Bölgesi gezisinden bu sabah döndüm. Orada yaşanan değişim ve dönüşümü-toplumsal, kültürel ve yasal, çevreyi gördükten sonra ister istemez yukarıda sözünü ettiğim bizdeki yavaş ilerleyen değişimi düşündüm.
Federal Kürt Bölgesine her gidişinizde heyecanlanmamanız elde değil. Bölgenin modern bir yaşam alanı olma yolunda dev adımlarla hızla ilerlediğini gördükçe ve bu dönüşümde Türkiye’nin payının azımsanmayacak derecede olduğuna tanık oldukça bizdeki yavaş ilerlemeye anlam veremiyorsunuz. Dev alışveriş merkezleri, parklar, kültürel değerlerin restorasyonu ve çevre düzenlemeleri ilk başta göze çarpan değişim öncüleri. Elbette bu değişim beraberinde farklı kültürlere hoşgörüyle bakışı ve beraber yaşama arzusunu da geliştirmiş. Bu modern yaşam alanlarında her inanç ve düşünceye uygun giyim tarzına rastlamak mümkün. Özellikle Hewlêr’de (Erbil)  kentin değişen yeni yüzünü görmek mümkün. Bir daireye benzeyen Hewlêr şehri dairesel üç ana yolla sarmalanmış bu çevre yollar 30-60 ve 100 metre olarak yapılmış. İçerden yani eski şehir merkezinden dışa doğru ilerledikçe geniş yollar boyunca dizilmiş modern binalar ve bu binalarda reklam şirketlerinden tutun da sigorta şirketlerinden güzellik merkezlerine rastlamak mümkün. Eğitimde de çok ilerlemişler. Okullaşma oranı çok yüksek. Ana sınıfları her yere ulaştırılmış. Bu sınıflar da modern teknoloji araçları kullanılıyor. Keza İngilizce öğretiliyor. Yaşları otuza kadar yani federal yapının ilanından sonra eğitime başlayanların hemen hemen hepsi İngilizceyi ana dilleri gibi biliyor. Doğrusu bu gerçeği gördükçe içim burkuldu. Birlikte gittiğimiz doktor ve öğretmen arkadaşımız bu gençleri gördükçe hayret ediyorlardı. Çünkü bizdeki İngilizce öğretmenleri bile bu kadar rahat İngilizce konuşamıyorlardı.
Büyük acılarını, Enfal’i, Halepçe’yi yüreğine gömmüş Federal Kürt Bölgesi sanki, bu gerçeği haykırır gibi yaşama sımsıkı sarılmış. Kentin en büyük parkı olan Sami Ebdurrahman Parkı-25 bin metre kare-akşam saatlerinde zılgıt, türkü ve halaydan geçilmiyor. Yeni gelinler damat ve yakınlarıyla buraya geliyorlar, önce parkın içinde zılgıt ve alkışlarla bir tur atıyorlar, sonra bir köşede kümelenip geç saatlere kadar halay çekip eğleniyorlar.
Türkiye’ye büyük bir hayranlık var burada, Türkçe müzik her yerde karşınıza çıkıyor. Ahmet Kaya, İbrahim Tatlıses, Sibel Can en çok dinlenenler arasında. Onlarca TV ve Radyonun yayın yaptığı Hewlêr, Süleymaniye, Duhok’ta Türkçe müzik hep var. İstanbul ve Antalya en çok sevilen ve görülmesi istenilen şehirler. Hemen hemen tüm işyerlerinde Türkçe bilen bir çalışana rastlamak mümkün.
Basın-Yayın organlarında Türkiye özel bir yer tutuyor. Türkiye ile ilgili haberler ilk sıradalar. Gezi Parkı direnişi ilgiyle takip ediliyor ve yorumlar yapılıyor. Dünkü Evro gazetesinde Dilşa Yusif kendi köşesinde “Türkiye Nereye Doğru?​”başlıklı makalesinde son günlerde yaşanan gelişmeler ve olası değişimlerle ilgili yazısında Yeni Şafak ve Zaman gazetesi yazarlarından da alıntılarla bir senteze varmak istiyor. Kim ne derse desin Sayın Başbakan Recep Tayip Erdoğan burada seviliyor ve Başbakanın gezi parkı direnişindeki çok sert tavrı da eleştiriliyor.
Çok önemli bir nokta da barış ve müzakere süreci. Burada herkes bu sürecin mutlaka barışçıl bir şekilde sekteye uğramadan sonuca gitmesinden yana. Çünkü tersi bir gelişmenin ne Türkiye’nin ne de Kürtlerin yararına olmadığına inanılıyor.
Bu sabah haberlerde Sayın Başbakanın Akil İnsanlarla yapılan toplantıda söyledikleri doğrusu beni kaygılandırdı. Dilerim barış sürecinin ikinci aşaması geciktirilmez, sekteye uğramaz, bölgedeki gıptayla bakılan konumumuzu koruruz,

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et