28 Haziran 2013 10:45

Böyle bir politika bir kişinin kararı olarak görülemez

Böyle bir politika bir kişinin kararı olarak görülemez

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Anayasa çalışmaları, Kürt açılımı, Gezi olayları ve tüm bu benzeri gelişmelerde aynı yönde ısrarlı bir politika izlendiği görülüyor. Buna ilaveten, Türkiye’nin laiklik çizgisinden uzaklaşması, ülkede dinciliğin yaygınlaştırılması gibi gerici olayların giderek alan kazanması da tek kişinin iradesi ya da davranış biçimi olarak yorumlanamaz. Diyelim ki, başbakanın davranış stili böylesi gelişmelere yol açıyor. Peki ama şu sorulmaz mı? Danışmanlar, kabine üyeleri, hatta esameleri ne kadar okunur bilememekle beraber, parlamentodaki AKP milletvekillerinden niçin hiç bir ses çıkmamaktadır. Hal böyle olunca, duruma daha geniş bir açıdan bakmak gerekmektedir.
Son gelişmeler ertesinde Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin tavrını dikkate alarak bu konuya bir aydınlık getirebiliriz. Tabii bu bir tahminden öte geçemez. Ancak, politik meselelerde, gizli ilişki ve temaslar bilinemediğinden çoğu konu hakkında ancak bir tahmin yürütmek söz konusu olabilir. Burada da, gizliliklerin yanıltma payı saklı kalarak, kaba bir tahmin yapabiliriz.
Gezi Parkı patlamasının nedenlerini bir yana bırakarak, daha genel perspektifte hükümetin yürüyüş planını dikkate aldığımızda, meseleyi uluslararası boyutta görmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. O da şudur. ABD’nin, hegemonik gücü azalırken, Rusya’nın, özellikle de Çin’in yükselişe geçmesi Türkiye’nin stratejik konumunu öne çıkarırken, büyük yükleri de beraberinde getirmektedir. Rusya Ortadoğu’ya sızarken, Ortadoğu’da eskiye göre daha sağlam bir ABD kalesi oluşturmak ve İran’a karşı da güçlü bir cephe kurabilmek için Türkiye’nin bölünmeye savrulmadan, Ortadoğu ve Arap ülkelerine uzanabilecek yapıya kavuşturulması elzem görülmektedir.  
Ortadoğu ve Arap ülkelerine yakınlaşmanın çok önemli arteri de din ve kültürle kurulabilir. Türkiye bu açıdan önemli bir konumdadır. Hal böyle olunca, İslam dünyasından, özellikle de Arap dünyasından Türkiye’yi kopardığı düşünülen Atatürk zihniyetinin ufalanması ve bunun üzerine Osmanlı tipi yapısının serilmesi ABD’nin uluslararası, özellikle de Rusya’ya karşı Ortadoğu’da güç dengesi açısından olumlu görülmektedir.
Türkiye’de, belki de konuşmalarla edinilen görevler çerçevesinde yürütülen politikalar iç politikayı etkileyip dönüştürürken, ister istemez Avrupa ülkelerini rahatsız etmektedir. Sanırım, bundan dolayıdır ki, son olaylar karşısında, hükümetler düzeyinde Avrupa devletlerinin tavrı ABD’den oldukça farklı olmuştur.
Son olaylar karşısında başbakanın sert ve her zorluğun üstesinden gelebilir imajı veren yaklaşımını salt içeride olayları baskılayıcı tavır olarak görmemek gerekir. Bu tavır, uluslararası görev vericilere de, görevin hakkıyla yerine getirilebileceğinden kuşku duymayacak şekilde güven vermeye yöneliktir. Hatta bu tavır, despotizme alışık doğu kültürü halklarına da yönelik olarak görülebilir.
Bu politika İran’a karşı zorunlu görülüyor gibi. Ortadoğu’nun lider ülkesi yarışı Türkiye ve İran’ı, doğal olarak, karşı karşıya getirmiştir. Bu karşılıkta ABD’nin Türkiye’yi desteklemesi doğaldır. Bu destekten Türkiye yöneticilerinin vazife çıkarması ise, aynı şekilde doğal olmamakla beraber, misyonerlik anlayışı yanında, içinde bulunulan ekonomik sıkıntılar nedeniyle zorunlu da görülmüş olabilir. Giderek yükselen cari açık, enerji sorunu, krizlerle boğuşma ortamlarında yalnız kalmamaya çalışan Türkiye böyle bir yolda ilerlemeye çalışmaktadır. AB’nin, ilkin tepkilerine rağmen, ortaklık görüşmelerinde Türkiye’ye yeni bir başlık açmaya yeşil ışık yakmasını da bu bağlamda anlamanın gerekli olduğu düşünülebilir.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa