Bu kez polis yüzünü Lice’de gösterdi. Diyarbakır’da. Aynı polis.
Denecek ki, o asker. Evet, jandarma var. Ve özel harekatçı polis. Jandarma, Gezi’de de vardı sonuna doğru. Mecidiyeköy ve Taksim’de. “Gerektiğinde” getiriliyor. Farkı ne? Var mı? Var. Uzmanı, özel harekatçısıyla jandarmayı da özelleştirip para karşılığı silah taşıyan ve kullanan lejyonere dönüştürmeye ve “paralı asker”leştirmeye başlasalar da.. Henüz jandarma da içinde, asker, halk çocuğu ve askere zorunluluktan gidiyor. Ne için? “Vatanı korumak” için. Öyleyse Lice’de halka ateş ederken işi ne? Neden Lice’de ateş açıyor? Vatan, sınırlarda mı korunur, ülkenin içinde, Lice’de, Taksim’de mi? Gündoğdu’da, Kuğulu Park’la Kennedy caddesinde mi?
Üstelik, tamam polis para alıyor ateş etmek için. Profesyonel ateş edici yani. Gaz sıkıcı.. Cop vurucu.. Plastik ve gerçek mermi atıcı. Ama jandarma içinde asker de, tümü para karşılığı olmasa bile, “vatan” denerek ateş etmeye gönderilmiyor mu? Yani? Polisin de elinde silah.. Jandarmanın da. Ve sıkıyorlar. Herkesin elinde silah yok. Silah yalnızca “özel” ellerde. “Para karşılığı” ya da değil. Ama eller “özel”. Tıpkı “Özel yetkili mahkemeler” gibi. “Özel yetkili savcılar” gibi. Ya da “özel okullar”.. “Özel hastaneler”. Yani? Özel hasteneler nasıl halkın değildir, kapısını çalan halktan yurttaşlara karşılıksız bakmazsa, öyle... Asker, jandarma da, “halkındır”, “vatanı savunur” denir, tıpkı özel hastanenin de “sağlık” sorunumuzu çözdüğü iddia edildiği gibi.. Öyle midir? Öyleyse, neden özel harekatçı polisle birlikte ateş açar halka ve Medeni Yıldırım’ı öldürür? Neden? Tıpkı Ankara’da Ethem Sarısülük’ü öldürüp İstanbul Sarıgazi’de burnunu, alnını ve elmacık kemiğini kırıp gözünü oyduğu Hakan Yaman’ı anasından doğduğuna pişman eden polisin yaptığını yapar? Ya da Hatay’da Abdullah Cömert gibi öldürür? Neden gençlerimiz öldürülür? “Vatan” için mi? Gezi göstericileri “vatan haini” miydi yani? Ve neden jandarma, polis vardır? Neden bunca karakol? Halkı korumak için mi öldürmek için mi?
“Özel ellerdeki silah”la halk korunamaz. Eğer silah belirli “özel” ellere ve hele para karşılığı verilmişse, biliniz ki, özel nedenleri vardır. Ya silah herkesin elindedir, o durumda halk kendi kendisini koruyabilir. Ya da silah taşınması “özel eller”e özgü kılınıp sınırlanmışsa, sınırı kim koymuşsa, biliniz ki, onun genel olanla, yani halkla bir problemi vardır ve sıkıştığında, Gezi ve Lice’de olduğu gibi, problemi “çözmek” üzere, silahı halka doğrulturacaktır. Özetle, polis halkın olamaz. Emniyet “halkındır” diye ne kadar çok slogan yazarsa, o kadar yalan olur! Halkın olacaksa, silah halkın kendisinde, kendi ellerinde olmalıdır. Yani? Halkın polise ihtiyacı yoktur. Üstelik halkın polisle başı derttedir. Polise ihtiyacı olan, ona, silahını halka doğrulturandır.
Ve önemli olan şu ki, Lice, Gezi, Kuğulu, Gündoğdu fark etmemektedir. Polis polisliğini, halk halklığını yapmaktadır. Sorunun bu özünü bilip suni ayrımlara son vermek boyunların borcudur. İzmirli çoğunluğun inandırıldığı “Kürttür, memleketi bölecektir” ya da belki çoğu deneyinden öyle görerek kızgın Kürdün inandığı “Türktür, zorbadır” önyargılarını bir yana bırakmak zamanıdır. İşte gerçek deneyler. Halkın kendi yaşamından deneyler: Lice’yle İzmir-Gündoğdu ve Gezi’yle Kuğulu kadar Türkle Kürt de dert ortağıdır. Alevi ve Sünni de. Aynı dertten muzdaribiz. Eşitlik gerek bize. Kendi kendimizi, kendi istediğimiz gibi yönetmeliyiz. Ve yiyecek ekmeğimiz, bir işimiz ve özgürlüklerimiz olmalıdır. Gereken, “ayakların baş olması”dır, halk egemenliğidir!

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et