5 Temmuz 2013

Arap Baharı, Mısır, tek reklam

DİĞER YAZILARI
Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014
Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014
Şiire saygıyla 7 Haziran 2014
Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014
TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014
Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014
Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014
Dünyanın gülü Mayıs 3 Mayıs 2014
Ortak vicdan 26 Nisan 2014
O gün 19 Nisan 2014
YAZI ARŞİVİ

Bundan iki yıl önce Mısırda Tahrir Meydanı’nda toplanan yüz binler günlerce direnerek bir diktatörü alaşağı etmekle kalmamış aynı zaman da ‘Arap Baharı’ adlı bir metaforu da insanlığın demokrasi literatürüne armağan etmişti.
Aynı “Tahrir Meydanı”, yine yüz binler, ama bu kez demokrasi yerine askeri darbeyi savunuyor, orduyu göreve çağırıyorlar.
Bir ülkenin tarihinde bir zerre gibi kabul edilen iki yıl gibi bir zaman diliminde bu şekildeki bir değişimi, dönüşümü algılamak için epey kafa yormak gerekir sanırım.
Bir yıl önce aynı meydan da hiç koruma gereği duymayan Mursi Cumhurbaşkanı olarak halka seslenirken halk onu çılgınca alkışlıyordu. Aynı halk aynı yer de onu istifaya davet ediyor, kendisini görevden alan orduya da iki gündür havai fişeklerle kutlama yapıyor.
Mısır neden bu hale geldi? Halk bu kadar kısa sürede nasıl bu denli yön değiştirebildi? Bütün bu gelişmelerin sebebi nedir, Mısır nereye gidiyor gibi sorular daha uzunca bir süre siyasilerden tutun da sıradan vatandaşların da gündeminde kalacak.
İki darbeyi yaşamış ve mağduru olmuş biri olarak, darbeyi savunmak şöyle dursun o sözcüğün yazıma girmesinden bile iğreniyorum. Ama bütün bunlardan Mursi’nin başarılı bir devlet adamı olduğu sonucu da çıkarılamaz. Seçildiği günden alındığı saate kadar Mursi vaat ettiklerinin neredeyse hiç birini yerine getirmediği gibi, iktidarını oturtmak amacıyla yetkilerini artıran yasalar çıkarmaktan geri kalmamış, gelir adaletsizliği ve yoksullaşmayı engelleyememiştir. Dini azınlıkları önemsememe, kadın haklarındaki kısıtlamalar, sanat ve kültüre olan farklı bakış, toplumda genel bir ürküntüye sebep olmuştur.
Kendi ideolojik iktidarını kurarken farklı düşünce ve inanışları baypas etmekle batının güvenini kaybetmiş, ılımlı islami demokrasilerin bölgede istikrarı sağlayabilir inançlarını sarsmıştır. Bu yüzdendir ki batı Mursi’yi görevden alan darbecilere ‘darbe’ denemez söylemine itmiştir.
Mısır, demokrasi geleneği daha emeklemekte olan bir ülke olsa da bölgenin hatırı sayılır önemli ülkelerinden biri. Kuşkusuz bu değişim bütün bölgeyi derinden etkileyecek gelişmeleri beraberinde getirecektir. Zira Mısırdaki gelişmeleri hele hele sokakları dolduran yüz binleri doğru okumak gerektiği kanısındayım. Darbeyi yapanlar bile yanlarına toplumun her yelpazesinden temsilcileri de alarak Tahrir’dekilere en kısa zamanda seçimlere gidileceği sözünü vermeleri aslında halkın darbeyi değil demokrasiyi istediklerini biliyorlar.
Darbelerin hiçbir zaman sorunların çözümüne yardımcı olmadıkları -tersine kangrenleştirdikleri- en çok bu coğrafyada ispatlanmıştır. 12 Eylülün bu coğrafyada yaşayan halklardan götürdükleri ve aldıklarıyla ünlüdür. Hesabı daha sorulmamışsa da kimsenin artık bir darbeye kalkışacak cesareti kendine bulamayacak olgunluğa da gelmiş bu toplum.
Bu gün dünyanın bir çok yerinde Mısır’dakine benzer toplumsal gösteriler yaşanmaktadır, yaşanan bu gelişmelerin bize öğrettiği birkaç hayati gerçek var;
Çağımız özgürlükler çağıdır. Kimse özgürlüklerinden ödün vermeye davet edilemez. Kimse halkın üzerinde vesayet kuramaz. Bu uğurda toplum her zamankinden daha çok bedeller ödemeye hazırdır. Artık demokrasi çoğunluğun yönetimi değil, tek tek bütün bireylerin ve toplumun tüm kesimlerinin her türlü kültürel, ekonomik ve özgürlük değerlerinin güvence altına alındığı bir sistemin adıdır. Böylece demokrasi kavramının içi doldurulmakta, içi boş, hoş bir söylemden öte, her ülkenin koşullarına göre yeniden şekillenmekte ve giderek küresel boyutta bir genel talebe bürünmektedir.
Ben Mısır’da yaşanan bu olumsuz gelişmenin kısa bir sürede dünyadaki genel değişime eklemleneceğini umuyorum.
Dilerim Mısır’da darbecilerin ömrü  bir dizinin arasındaki tek reklam kadar olur.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et