05 Temmuz 2013 10:23

ABD sanal dünyaya hükümran olabilir mi?

ABD sanal dünyaya hükümran olabilir mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD Ulusal Güvenlik Örgütünün (NSA), Prism programı sayesinde dünyayı dinlediği artık biliniyor. Bu bilgiyi ortaya çıkarak Eski Ajan Edwar Snowden “İstenmeyen adam” ilan edilerek Moskova’daki havaalanının transit bölümünde beklemeye devam ediyor.
Latin Amerika’daki halkçı rejimlerin olduğu ülkelerin dışında hiç kimse kapısını açmaya yanaşmıyor. Açtığı taktirde başına büyük bir bela alacağını biliyor. Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’in uçağının zorunlu olarak Avusturya’ya indirilmesi de bunu gösteriyor.
Halbuki; Snowden’in kapısını kapatan ülkelere paha biçilmez bir iyiliği oldu.
Çünkü, verdiği belgelerle ABD’nin kendisini “sanal dünya”nın hükümranı ilan ettiği, kaydettiği görüşmelerle bütün ülkeler üzerinde baskı kurduğu görüldü. Bu açıdan Snowden’in verdiği bilgiler yeni bir durumu ifade ediyor.
Bunun özeti, ABD istihbaratının gözü kulağı herkesin özel yaşamında. Bu nedenle artık hiç bir ülke ya da birey için “özel” ya da “sır” diye bir durum yoktur. Her şey NSA’nın bilgisayarlarında kayıtlı. ABD’nin mevcut teknolojik olanakları kullanarak böylesine korkunç bir sistem kurması iki önemli şeyi gösteriyor.
Birincisi: ABD artık bir ‘güvenlik paranoyağı’dır. ABD yöneticileri her an bir saldırının olabileceğini ileri sürerek paranoyaklık düzeyine çoktan ulaşmıştır. En sıradan telekomünikasyon görüşmelerinin kaydedilmesi bunun ifadesi. Bu paranoyaklık durumu daha pek çok felakete yol açacaktır.
İkincisi: ABD bütün evrene sahip olma, denetim altında tutuma hayaline “sanal dünya”da olsa bir adım yaklaşmıştır.  Buradan baktığımızda ABD, “sanal dünya”yı avucunun içerisine almayı başarmıştır.
Snowden’in açığa çıkardığı yeni durum sadece bireylerin değil, devletlerin de dinlendiğini gösteriyor. Bu nedenle ABD’nin elinde her devleti zorda bırakacak yeteri kadar bilgi bulunuyor. Ve muhtemelen; bu bilgileri kendisiyle rekabet halinde olan ülkelere ve yöneticilerine karşı önümüzdeki dönem güçlü bir şekilde kullanacaktır.
Bütün bunlara rağmen, NSA’nın dinlediği ülkeler şu sıralar isyan edeceklerine suspus. Büyük bir gerilim ve kriz nedeni olması gereken ABD’nin bu ahlaksız tutumu karşısında diğer ülkeler, Snowden’e sahip çıkıp ABD’nin maskesini düşürme, uygulamadan vazgeçirme yerine, skandalı kapalı kapılar arkasında yapılacak pazarlıklara geçiştirme yoluna başvuruyor.
Bu haftaki Der Spiegel’de yer alan habere göre NSA, “2. dereceden müttefik” saydığı İngiltere, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda dışındaki bütün ülkelerin telefon ve İnternet görüşmelerini kaydetmiş. Avrupa’da en çok Almanya’da dinleme kayıtları yapılmış. Örneğin geçtiğimiz aralık ayında 15 milyon telefon görüşmesi ve 10 milyon İnternet haberleşmesi kaydedilmiş. Hıristiyanların kutsal gecesi olan Noel’de bu kayıtların sayısı rekor düzeye ulaşmış (13 milyon).
Ve ABD’nin ocak ayında kaydettiği telekomünikasyon görüşmesi sayısı yarım milyarı bulmuş.
Korkunç bir rakam.
Bu korkunç durum karşısında Almanya’nın takındığı tutum bir kaç sözde açıklama yapmaktan öteye geçmedi. Snowden’e iltica hakkı tanıma ise gündeme dahi alınmadı. Öyle görünüyor ki, az sayıdaki ülkenin dışındakiler ABD’yi karşısına alacak durumda değil ve mevcut dinlemeye karşı fazla bir şey yapmayacaklar. ABD’nin topladığı bilgiler de yanına kâr kalacak.
En önemlisi de artık imkanı olan bütün ülkeler aynı yönteme başvuracak. İngiltere ve Fransa’nın da bu yönde çalıştığı basında yer aldı.
Her ülkenin kulağı bundan sonra diğer ülkelerin vatandaşlarında olacak. Ve bu durum zamanla bilim-kurgu filmlerini de aratmayacak şekilde ilerleyecek.
Olup bitenler, emperyalistlerin çıkarları ve egemenlikleri için en temel insan haklarını hiçe saydığını bir kez daha gösteriyor. Bu nedenle iletişim alanındaki güvenlik, özel yaşama müdahale şimdiden insanlığın en önemli sorunlarından biri halinde gelmiştir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa