Darbeye karşı olmak
Mısır’da göstere göstere gelen bir askeri müdahalenin ardından Türkiye’de darbe karşıtlığının ne kadar güçlü olduğunu gördük. Meğer memleketimizde herkes demokrasi aşığıymış da bizim haberimiz yokmuş.
Es kaza Tahrir’de toplanan halkın taleplerini, itirazlarını hatırlatan bir cümle kursanız, siz de darbecilerle cehennemde birlikte haşrolacağınıza dair mesajlar alıyorsunuz. Mısır’da iktidarda olanların peşinen cennete gideceğine kanaat getiren Türkiye muhafazakarları, onlara karşı muhalefet edenlerin de cehenneme gideceğine hükmetmekten çekinmiyorlar.
İktidarı savunmak ile demokrasiyi savunmanın aynı şey olmadığını, askeri yönetimle sivil siyaset arasındaki farkın üniformadan ibaret olamayacağını bırakın anlamaya, dinlemeye niyeti olmayan bir tavırla karşı karşıya bulunmaktayız.
Kendi ülkesinde seçilmiş belediye başkanları elleri kelepçeli tutuklanırken hiçbir tepki göstermeyen muhafazakar demokratlarımız, Mısır’da aynı manzaraya şahit olunca tüyleri diken diken olmuş, insanlıklarından utanmışlar.
Sandıkta elde edilmiş güç ve çoğunluktan başka güç tanımayan bu neodemokrat arkadaşlarımız, düne kadar da sandığa gitmenin, oy vermenin insanı dinden çıkaracağına dair fetvalar vermekte gayet cesur davranıyorlardı.
Demokrasinin arkasına sığınacaksanız, demokrasi aynı zamanda, muhalefete tahammül, ülkeyi birlikte yönetmeyi bilme kültürüdür. Yok İslam siyaset felsefesini önemsiyorsanız, adil olmayan yönetime itaat etmemenin mümkünse isyan etmenin sadece bir hak değil görev olduğunu biliyor olmalısınız. Demokrasiyi, bir oy fazla alanın istediğini yapma hakkı olarak algılayanlar, İslam siyaset düşüncesini de, kendileri gibi düşünmeyenleri Allah’a isyan etmiş zındıklar sayma yetkisi üzerinden kurguluyorlar.
Türkiye muhafazakarlarının birkaç grubunu istisna tutarsanız, 12 Martta muhtıraya, 12 Eylülde darbeye alkış tutan makaleler kaleme aldıklarını, dergilerinde, orduya övgü dolu kapaklar, gazetelerinde, muhaliflerin başının görüldüğü yerde ezilmesi gerektiğine dair manşetler atmışlardır.
Tüm bu tutarsızlıklara rağmen ifade etmeliyim ki kendi iktidarınızı korumak için bile olsa, reel siyasette darbeye karşı olmak darbeleri önlemeye yetmez. Darbe sürecinin son aşamasında karşısında pozisyon almaktan daha anlamlı olan darbeye götüren koşullara fırsat vermeyecek yaklaşımlar geliştirmektir.
İslami muhalefet hareketlerinin yıllarca iktidarın dışında tutulması ve bulduğu ilk fırsatta son derece deneyimsiz olduğu bir zemine balıklama dalması ortaya bugünkü tabloyu çıkarmıştır. Yılların biriktirdiği sorunları çözmeye güç yetiremedikleri taktirde, sistemin kokuşmuşluğunun tüm faturasının İslamcı siyasi akımlara kesileceğini bilmeliyiz.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası
AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!
317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri
204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'
0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

Özel yetkilendirilmiş TBMM komisyonu gündemde

'Ömrümüzü verdik, emekli bile olamadık'

Ukraynalı Gazeteci Guz: Ukrayna, ABD desteğini korumak için çıtasını düşürecek

Evrensel'i Takip Et