07 Temmuz 2013 10:58

AKP, 'Karakol' yapmakta çok haklı

AKP, 'Karakol' yapmakta çok haklı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kürt illerinde ‘karakol yapılmasın’ diye insanlar sokakta.
Başbakan ise savunmada…
‘Karakol yapılmasın’ talebiyle Diyarbakır Lice’de sokağa çıkanların üzerine askerler kurşun yağdırıp bir genci katlediyor… Başbakan uyuşturucu lobisinden bahsediyor.
“Karakol değil, eğitim, sağlık istiyoruz” diyor halk!
 Bundan meşru, bundan doğru bir talep olabilir mi? Hele bir de ‘çözüm sürecinden’ bahsediliyorsa!
Ama bu meşru talep karşında Başbakan halka karşı yine savunmada: Nereye karakol yapacağımı sana mı soracağım!
Ortada cevap verilmesi gereken bir soru var.
Neden bu kadar çok karakol?
Sadece Lice’de değil Diyarbakır bütününde 8 karakol yapımı sürüyor.
Sadece Diyarbakır’da da değil, tüm bölgede (Bingöl’den Ağrı’ya) jandarma için 70 karakol inşaatı sürdürülüyor.
Bu kadar çok karakol gerekliliğe birkaç sosyoekonomik gerekçe sıralayalım.

BİR: BEKLEME ODASINDA TUTAMAYACAKSINIZ   

Evet, sayın Başbakan!
İç ve dış birçok etkenin sonucu olarak bir çözüm süreci başlatmak zorunda kaldınız.
İster seçim ister başkaca siyasi hesaplar… Sebebi ne olursa olsun kesin olan bir şey var ki ağırdan alıyorsunuz.
Geçmişte de “Hakları iade ettik, özgürlük alanını genişlettik” dediniz ama Kürtler yetinmedi. Siz bireysel haklar verdikçe onlar kolektif haklarında… Analarının ak sütü gibi helal olan kimlik taleplerinde direttiler.  
‘Yetinmiyorlar biz verdikçe çıtayı yükseltiyorlar’ diye sızlandınız.
Topyekûn bir savaş başlattınız. Ama vazgeçmediler!
Adım atmak zorunda kaldınız.
Karşılığında silahları mücadele dönemini sonlandırdıklarını ilan ettiler.
Silahı bıraktılar ama kimlik taleplerinden vazgeçmediler. Silah kullanmazlar belki ama bütün sokakları zaptedebilirler.
Mücadelenin başlangıç sabahında vereceğiniz birkaç kırıntı hak çok kıymetli olabilirdi. Ama şimdi…
Biliyorsunuz ki, akşamın gereksinimi ile sabahın gereksinimi aynı değil.
Kürtleri sürecin bekleme odasında fazla tutamayacağınızı çok iyi biliyorsunuz.
Sabırsızlanıp bekleme odasından çıkacaklar için karakol olmazsa olmaz değil mi sayın Başbakan?

İKİ: KÖLELER İSYAN EDECEK!   

Patronlara, “Doğu’ya, Güneydoğu’ya gelin yatım yapın” diyorsunuz.
Peki, Bölgede KİT’leri kim yok etti? Makine seslerini kim kesti?
Bölgenin hayvancılık, tarım potansiyelini kim heba etti?
Hayvancılığın geliştirilmesi için oluşturulan Et-Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Zirai Donatım Kurumu ne oldu?
TEKEL’in sigara fabrikalarının satılmasının sonuçlarını biliyor musunuz?
Yem fabrikaları niçin satıldı, kapatıldı?   
Çimento, Hekimhan Madenleri, bakır işletmesi, Ferrokrom… Doğu Linyit, Güneydoğu Anadolu Asfalt ve Linyit işletmesi niçin kilitlendi?
Neden artık bölgede kamuya ait kömür ocağı bulunmuyor?
Köy Hizmetleri bütün birimleri neden kapalı?
Hayvancılık ve tarım yapan köylüyü, işini yapamaz, malını satamaz hale getirdiniz. Kamu işçisini bitirme noktasına getirdiniz.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde resmi işsizlik her zaman Türkiye ortalamasının 5 puan üstünde seyrediyor. Tescilli yoksul insan sayısı artmış…
Şimdi bunu fırsata çevirip sermayedarlara teşvik veriyorsunuz. Emek yoğun sektörlere yatırım yapsınlar diye!
En ucuz işçiliğin, en uzun çalışma saatlerinin, en sağlıksız çalışma koşullarının olduğu emek yoğun sektörlere teşvik niçin?
Çin’le, Hindistan’la rekabet edebilmek için. Peki, nasıl bir rekabet? Kölece çalışarak!
Bu kölelerin isyan edeceği çok açık… Hele kimlik talepleri karşılandıkça daha çok sınıf savaşı verecekleri de…
Çok karakol lazım çok! Öyle değil mi sayın Başbakan!

ÜÇ: MAHO AĞAYA KARŞI…

Bölgenin Cumhuriyet tarihiyle yaşıt bir sorunu var. Toprak reformu sorunu!
Toprak reformu hallolmamış bir sorun olarak orta yerde duruyor. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne çözülmemiş toprak reformu konusu GAP’la birlikte daha yakıcı bir hal aldı.
GAP’la birlikte ağalar nemalanırken, GAP yerli yabancı tekellerin iştahını kabartırken bölge insanı gelişmelere uzaktan bakıyor. Zap suyuna bakar gibi...
Önümüzdeki dönem yeni bir kavgaya gebe!  
Diyarbakır Sinan köylülerinin topraklarını gasp eden ağalara karşı mücadelesinde görüldüğü gibi…
Aşiret ve toprak ağalarıyla, devletin toprak politikasına karşı bir mücadele sahne alacak.
E tabi jandarmaya da haliyle daha çok karakol lazım olacak.

DÖRT: ÇEVRE VE YAŞAM İÇİN

Haberler çoğaldı! “Süren savaş nedeniyle yıllardır değerlendirilemeyen maden yatakları ve yeraltı zenginlikler çözüm süreciyle yeniden ekonominin gündemine girdi” vb.
Bölgede HES olacak, onlarca termik santral yapılacak. Siyanürle altın çıkarılacak.
Doğal SİT olan Mardin’in gümüş yönünden zenginliği değerlendirilecek! Valla tüm bunların nasıl çevre ve yaşam kirliği yaratacağını diğer illerde yaşananlardan… Hatta diğer ülke deneyimlerinden biliyoruz.
Tabi çevre ve yaşam savunucularının mücadelelerini de. “Size barış verdik şimdi çevrenizi ve yaşam alanlarınızı istiyoruz” denecek. Kürtler de “Emriniz olur mu?​” diyecek.
Hiç sanmam. Her ihtimale karşı karakol yapmak lazım değil mi sayın Başbakan?
Tabi ki yaparken bize sormayacaksınız.
Tıpkı Taksim’e Topçu Kışlası projesini sormadığınız gibi…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa