07 Temmuz 2013 10:58

Kimsenin askeri olmamak...

Kimsenin askeri olmamak...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Anlamak işlerine gelmiyor. Bir de halk olduğunu itiraf etmek meşreplerinde yok. Var, ama, sadece sandığın içine sığdığında.. Eline pusulayı alıp kendilerine oy atığında var. “Teba”.. “Ayak”.. Sadece gösterilen yönde oy atmaya yarar. “Ayak” taban olmak için “yaratılmıştır”. Zaten değil mi ki “yaratılanı yaratandan ötürü sever”ler, halkı falan sevdikleri yoktur. Bir tek kendilerini severler. “Ayakların baş olması”na gelemediklerinden. Bunu gönüllerine sığdıramadıklarından.
Mısır’a baktıklarında bir Mursi’yi ve Ihvan’ı görüyorlar.. Bir de başında onun Savunma Bakanı Sisi’yle orduyu. Tabii dizinin dibindeki tümü üst tabakadan destekçilerini de. El Ezher Şeyhini.. Kıpti Başpiskoposunu.. Zaten “baş”lardan olan, ama en az 2,5 yıldır başın “başı” olması için halka dayatılan Amerikancı El Baraday. Ve Suudilerle Selefiler.
O fotoğrafta hiç halktan kimse yoktur ve halkın o fotoğraf karesine sığması olanaksızdır. Ama hakkında tevatür çıkarılır. Birilerin “kuyruğu”na bağlanmaya çalışılır ya da bağlanmış gösterilir! İşe bu gelir. Görmezden gelinmesini kanıtlamak üzere, darbe destekçisi olduğu söylenir. Düzen yandaşı üst tabaka yalakası gazeteler, sermaye basını, “Mursi karşıtları”nın askerin apoletini öptüğü, saçlarını okşadığını yazdılar. Halk başka bir şey olamaz bu zevata göre, ancak üst tabakalardan birilerinin destekçisi olur. Ya Mursi’nin.. Ya Sisi ve ordusunun!
Yani halka ancak “asker” olmak.. Yani birilerinin emrine girmek düşer. Kendisi olamaz.. Baş hiç olamaz. Kendi çıkarları yoktur! Ya şu partiye ya bu partiye oy atacak.. Mursi ile darbecilerin çatışması türünden kritik dönemeçlerde birinden birini destekleyecektir!
Bizde de öğünerek slogan atılmıyor mu: Şunun ya da bunun “askerleriyiz” diye! “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” Ya da “Erdoğan’ın askerleriyiz”! Veya “vur de vuralım, öl de ölelim!” Yani? Halk “kendisinin askeri” olamaz. Kendi kendisini, kendi çıkarlarını savunamaz. İlle üst tabakadan “baş”ların bir hedef göstermesi gerekir ki, o hedef için vursun ve ölsün! “Halk egemenliği” lafı güzaftır. “Halk egemendir” denir, ama, sadece üst tabakadan şunun ya da bunun “baş” olduğunu onaylayarak meşrulaştırmak için sandığa yollanması kastedilir. Sonra bağırılır: Meşru Mursi! “Meşruiyet”. “Demokrasiye darbe vuruldu!” Geçin efendim. Sizin demokrasiyle ne ilginiz var. Siz halkın varlığını bile kabullenmiyorsunuz. Ne halkı, ne halkın demokratik hak ve özgürlükleri tanıyorsunuz. Halkı Gezi Parkı’na bile sokmuyor, Taksim’de toplanmasına bile “izin” vermiyorsunuz! “Halka açılacak” parka halk giremiyor, palalı saldırıya uğruyor.
M. Kemal’i sever ya da sevmezsiniz. Ama en fazla seversiniz. Onun askeri olmak nereden çıktı? Neden halkı başka birisinin “askeri” olmaya çağırıp, ille asker olmak gerekiyorsa, kendi çıkar ve amaçları için “kendi kendisinin askeri” olarak askerlik yapamayacağını ileri sürerek aşağılıyorsunuz? Halkın kaderi sadece üst tabakadan birilerinin askeri olmak mıdır? Öyle düşünüyorsunuz ve Mısır halkı “makus talihi”ni yenmek üzere atağa kalktığında “dur” diyorsunuz, “darbecilik yapma”!
Oysa Mısır halkı, Mübarek’ten sonra Mursiyi devirerek, bal gibi devrim yapıyor. Üst tabaka teslim olmuyor tabii, “son kozu” ordusunu piyasaya sürüp, halkın iradesinin yerine ikame etmeye çalıştığı kendi sömürgen iradesini dayatıyor. Bir “ucundan” tuttuğu iktidarı, şimdilik “sen bilmezsin” ve “ayaklar baş olmaz” propagandasının etkisi altında ve örgütsüzlükten gönüllüce üst tabakaya terk eden halkın, önümüzdeki süreçte, ordu şefleri dahil tüm üst tabakayla hesaplaşmaya yöneleceği tartışmasızdır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa