Dünya hekimleri: Yalnız değilsiniz
Fotoğraf: Envato
Dünya Tabipler Birliğinin gözü kulağı yine Türkiye’de. Yakın tarihe dönüp bakıldığında bunun insan hakları, demokrasi ve mesleki bağımsızlığın risk altında olduğu dönemlere denk geldiği görülecektir.
Bir dönem işkence karşısında tutum alan iyi hekimlik ve adli tıp faaliyetiydi hedef tahtasına konan. Misal doksanlı yıllarda nice hekim yargılanmış, gözaltına alınmıştı. Hatırlayacak olursak Eda Güven Aydın İncirliova’da, Cumhur Akpınar Ankara’da yargılanmışlardı.
Eda Güven adli rapor düzenlediği gözaltı olgularına işkencecilerinden şikayetçi olmalarını söylediği için yargılanmıştı. Bu cüret işkencecilere devletin bahşettiği bir algı idi. Beraat ettiği mahkemenin önüne iliştirilmiş organize kalabalık işkenceciler için “Türkiye sizinle gurur duyuyor” sloganını huşu içinde haykırıyordu.
O tarihlerde bir başka dava Ankara’daydı. Tutuklu adli hekime yöneltilen suçlama bir avukatın ajandasında telefon numarası olması idi. Farklı şehirlerden dayanışma için gelen sağlık çalışanlarının çoğu adliye binasına yakınlaştırılmamıştı. Ama dönemin Dünya Tabipler Birliği Başkanı ve TTB Başkanı Füsun Sayek birlikte mahkeme salonundaydılar.
Geçen ay Yapılan TTB Genel Kurulunda ise bu kez Dünya Tabipler Birliği Genel Sekreteri Dr. Otmar Kloiber “mesleki özerklik” başlıklı bir konuşma yapmıştı. Onun hemen öncesinde ise Başkan Cecil Wilson Başbakan Erdoğan’a bir mektup yazmıştı. “Barışçıl protestolara yönelik şiddet, orantısız güç kullanımı, göz yaşartıcı gaz, basınçlı su kullanımını ve insan hakları ihlallerini durdurun” diyordu mektubunda.
Dün işkence karşısında hekim meslek örgütünün tutum almasından rahatsız olan iktidar bugün ‘yaşadıkları suya, toprağa, parka sahip çıkan halkın’ yanında / içinde olmasından rahatsız. On yıllar boyunca “Bu ülkede işkencenin varlığını kanıtlamak” ve önlemek adına çaba harcayan sağlık meslek örgütleri bugün aynı hassasiyeti halka yöneltilmiş şiddet sarmalında görev olarak benimsediler.
TTB, TİHV ve diğer sağlık meslek örgütlenmeleri, gönüllü revirler olmasaydı şiddetin dozu ve dokümantasyonu eksik kalmış olacaktı. Hükümetin ve kolluk kuvvetlerinin asabiyeti ondandır.
Bu asabiyet dün itibarı ile “Halka açık bir parkı halka yeniden açmaktan” bahseden bir yönetim anlayışı ile yeniden karşımızdaydı. Ne yazık ki İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu dahil olmak üzere onlarca demokratik kitle örgüt yöneticisi gözaltına alındılar. Yazı kaleme alındığı saatte henüz bir değişiklik olmamıştı. İşte bu nedenle TTB “Sözün bittiği, aklın durduğu yerdeyiz” diyordu.
Ali Çerkezoğlu iyi hekimlik değerleri, mesleki özerklik, insan hakları ve hukuka saygılı bir ülke olmak adına emeğini akıtan bir kurumun, İstanbul Tabip Odasının Genel Sekreteridir. Gözaltına alınan şahsı nezdinde “iyi hekimlik” değerleridir.
Tarih “Mısır’ın meydanlarına tahliye gemi ve helikopterleri göndermekten” dem vuran, beri yandan kendi meydanlarındaki resmi şiddetin mağdurlarına sağlık hizmeti organize etmekten imtina eden bir sağlık bakanının olduğu ülkemizde hekim meslek örgütüne pervasızca yönelen fiili durumu elbet mahkum edecektir.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29