Çoğunluk ve çoğulculuk meselesi
Sandık ve demokrasi meselesi son günlerde oldukça popüler bir tartışma konusu olmaya başladı. Özellikle siyasi iktidar kendisine yönelik eleştirileri, içeriği ne olursa olsun demokrasi düşmanlığıyla eş tutan bir tavırla karşılamaktadır. Dahası kendisini Mısır’da darbeyle devrilen Muhammed Mursi iktidarı ile eşleştirerek, Muhammed Mursi iktidarına karşı yapılan eleştirileri de kendi üzerine almakta, ona yapılan eleştiri kendisine yapılıyormuş gibi alınganlık göstermektedir. Elinden gelse kendisine ve Mursi iktidarına karşı yapılan eleştirileri yargı kararıyla yasaklayıp, eleştiri sahiplerinin demokrasi düşmanlığıyla mahkum edecek bir görünüm sergilemektedir. Onlara göre ya darbecisin ya da Mursi’ci. Üçüncü bir seçenek yoktur. Yani hem Mursi’nin iktidardayken yaptığı yanlışları ifade etmek hem de darbeyi eleştirmek mümkün değil. Aynı şekilde siyasi iktidarın hatalarını ifade edip, Gezi Parkı’nda yaşananları anlamaya çalışmak darbeci olmak veya darbe istemekle eşitlenmek istenmektedir. AKP çoğunluğundan dolayı, ya AKP’lisin ya da demokrasi düşmanı. Mutlak bir tarafın haklılığı ve onun taraftarlığı üzerinde yaklaşmak dışında bir seçenek yoktur! Diğer bir deyişle, sandıktaki çoğunluğu bir kez ele geçirmişsen yaptığın veya yapacaklarının mutlak doğruluğunun kabullenilmesinin dayanılmaz hafifliği. Sandık çoğunluğun varsa bir sonraki sandık dönemine kadar sandık dışındakilerin evlerine çekilmesi sokağa dahi çıkmasının istenmemesi. Onlara göre sokakta hak talep etmek demokrasi düşmanlarının işi olabilir!
Halbuki herkes sandığın demokrasinin en önemli ayağı olduğunu bilir. Demokrasilerde kimin memleketi yöneteceğinin yegane belirleyicisinin sandık olduğu nasıl bir gerçek ise bir başka gerçek, insanlık aleminin damıtarak yıllar içinde geliştirip oluşturduğu değerler, insani hak ve özgürlüklerdir ve bunlara değer biçilmesi ve tartışılmaz değerler olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu değerler devredilemez değerlerdir. Çoğunluk, yönetim erkini elinde bulundurur ama bu erkin kullanılması elbette sınırsız değildir. Muhalefetin sandığa rağmen azınlıkla ülke yönetimini ele geçirmeye çalışması veya silah kullanarak ele geçirmesi kuşkusuzdur ki, darbedir. Ancak, çoğulculuğu ıskalamak, yerine çoğunlukçuluğu ikame etmekte bir başka darbe çeşidi olarak kabul edilmelidir. Demokrasi, iktidar dışındaki azınlık gruplarının haklarının garanti altına alındığı bir yönetim tarzı olduğu gerekçesiyle arzulanan bir sistemdir.
Demokrasi ve çoğulculuk konusunda günümüz siyasi iktidarına haksızlık etmeden, Türkiye’de öteden beri gelmiş geçmiş tüm siyasi iktidarlar daima fetihçi bir anlayışla kendi dışındakileri hep dışlamış ve yok saymıştır. Ya bendensiniz ya düşman anlayışı Türkiye’de maalesef hep hakim bir siyaset tarzı olmuştur. Geçmiş iktidarlar Kemalist, Türk milliyetçisi bir gençlik yaratmaktan bahsederken günümüz siyasi iktidarı da dindar bir gençlik yaratmayı hedefe aldığını defaatle ifade etmiştir. Her ikisinin bakış açısı özde tersten birbirinin aynısıdır. Oda, çoğulculuğu farklılığı ortadan kaldırarak her şeyi tekleştirme ve bunun üzerinden çoğunluklarını yaratmaktır. Halbuki Türkiye’nin çok etnisiteli, çok dinli, çok dilli, çok kültürlü yapısı düşünüldüğünde bu farklılıkları tekleştirmeye çalışmanın kendisi etnik, kültürel, dilsel ve dinsel bir kırımdır.
Özgürlükçü olduğu iddiasındaki siyasi iktidarın bu çoğunluk sevdasından bir an önce vazgeçerek çoğulculuğu esas alması bir zorunluluktur. Değil yüzde elli, yüzde yetmiş de alsanız eğer çoğulcu bir siyaset izlemediğinizde yönettiğiniz ülkede huzuru ve güveni tesis edemezsiniz. Tersi de doğrudur eğer çoğulculuğu esas alır, yani herkesi kendisi olduğu gibi kabul eder ve ihtiyaçlarını karşılar iseniz huzur ve güveni tesis edebilirsiniz. Kendiniz için ne istiyorsanız, kendi dışınızdakiler içinde istediğiniz zaman Kürt meselesinden Alevi meselesine, oradan azınlıklara kadar, bu ülkede çözülemeyecek mesele kalmayacaktır. Bu ülkede herkesin kendi diliyle, mezhebiyle, kültürüyle kendisini bölgesinde yönetmesi beraber ve mutlu yaşamasının da garantisidir. 12 yıldır siyasi iktidarsın artık yakınmadan adım at. Bu son barış sürecini heba edersen, bu milletin iki elinin de yakanda olacağını unutmamalısın.
Evrensel'i Takip Et