15 Temmuz 2013

İnsan ve vicdan meselesi

DİĞER YAZILARI
Yüzümüzün karası 16 Ağustos 2014
İnsan sevmek 12 Temmuz 2014
Kavel\'de miyiz hâlâ? 28 Haziran 2014
Camın sırrı 21 Haziran 2014
Yasak bölge 14 Haziran 2014
Organik O.C 31 Mayıs 2014
Bir nefes... 24 Mayıs 2014
Soma\'nın iyi insanı 15 Mayıs 2014
YAZI ARŞİVİ

“Bir bayan, hele ki bu toplumda ismi olan birisinin çok yakınıysa, böyle bir şeyi söylüyorsa bu hakikaten dikkate almaya değer bir şeydir.”
İşte Vali Mutlu’nun dikkate alma ölçütleri... Kabataş vakasında tutum bu. Ya polis aracında, gözaltında taciz edilen kadınların ifadelerini ne yapacağız?
“Toplumda ismi olan” ne demek? Tanınmış, meşhur, ünlü... “Hamili kart yakinimdir”gillerden biri?
Toplumda ismi olan ne çok insan var artık... Ne çok tanıyoruz, ne çok seviyoruz birbirimizi... Kırmızılı siyahlı kadınları, Vildan teyzeleri, hepsini... 62 yaşında gözaltına açıkça eziyet edilen Mücella Yapıcı’nın “toplumda ismi olan bir yakını” var mı acaba? Bu yüzden mi ciddiye alınmıyor, savcılıkta, mahkemede söyledikleri? “Gözümün önünde kızımı taciz ettiler” çığlığı neden duyulmuyor?
“Bir bayan gelse bana dese ki, Vali Bey ben senin memurun, personelin olarak böyle bir şeyle karşı karşıyayım, ben vallahi o bayana öncelikle inanırım. İftira atıyor bir başkasına demem” diyor Vali Mutlu... Eee, n’apacaksınız sayın Vali? Hatta, ne yaptınız?
Toplum, halk, millet... Herkesin keyfine göre kullandığı günlerden geçiyoruz. Çoğu kez bizi kastetmiyorlar, orası kesin. İktidar, toplumu ortasından ikiye bölerek ayakta kalabilme hülyasına düşmüş. Debeleniyor.
Binlerce insan yaralanmış, onlarcası gözünü kaybetmiş, 5 canımız gitmiş aramızdan... İnsan dövülmüş, küfre, hakarete, tacize maruz kalmış, her biri büyük bir cesaretle anlatıyorlar. Devlet erkanı “PR” faaliyetinde. Yemezler.
Kırılan canlara değil, kırılan camlara, “canım canım saksı”lara ağıt yakanların ülkesi burası. Neyinize güveneceğiz?
Evet Gezi Parkı açık birkaç gündür. Ama, halk cenazesini kaldıramıyor Antakya’da. “Başından gaz fişeği ile ağır yaralanan” gençlere yenileri eklendi dün gece.
Kim verecek hesabını?
“Toplumda ismi olan biri” değiliz belki, ama o toplumun kendisiyiz biz. Ve yakınlarımızı kaybettik; ciğerimizin parçalarını... Gencecik kardeşlerimizi...
Var mı tarifi evlada dökülen gözyaşının?
Bu kadar nutuk, bu kadar canlı yayın içinde, bir tek cümle duymadık 5 gencin kıyımına dair. Tek bir cümle, bir özür, bir üzüntü emaresi... Tek bir “Allah rahmet eylesin” sözü... “Sorumluları bulacağız ve cezalandıracağız” hakgetire!
Hayır değil; “Bunlar...” diye başlayan ithamların sahibinin ülkesi değil burası. İnsanlara, hele de koca bir halka “Bunlar” diye seslenmeyi en azından “ayıp” sayanların ülkesi... Tezer Özlü’nün “Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin yurdu” umutsuzluğunda değiliz artık. Bu toprak, gencecik bedenleri sarıp sarmaladı. O gencecik bedenlerin; Ali İsmail Korkmaz’ın; Medeni Yıldırım’ın, Mehmet Ayvalıtaş’ın, Abdullah Cömert’in, Ethem Sarısülük’ün toprağıdır, yurdudur bu ülke. Yoğun bakımlarda yaşam savaşı veren çocukların, gençlerin ülkesi... Bir gözünü kaybedip, “gözüm üzerinizde” diye sokağa dönenlerin yurdu.
Zincirleri çözülüp sokağa salınan eli sopalıların, satırlıların, bıçaklıların değil. 19 yaşında gencin ölümüne zil takıp oynayanların hiç değil.
Önce insanlığı öğreneceksiniz. En baştan... “İnsan nasıl insan oldu?​” diye sorarak kendinize. “Ağlama anne evlatların seninle” diye haykıran gençler kadar akıl ve vicdan sahibi olacaksınız. Ölenin, öldürülenin mezhebini, inancını sormamayı öğreneceksiniz. Ayağa kalkan halkın, “ilaç sıkılarak yok edilecek haşerat” olmadığını anlayacaksınız. İsterseniz “yaradandan ötürü” deyin, insanı sevmeyi öğreneceksiniz. Ağacı, börtü böceği sevmeyi öğreneceksiniz. Üzülmeyi de, ağlamayı da öğreneceksiniz ki; gülmeyi hak edin...
Yoksa, ölen gençlerini bağrına basan bu toprak da kabul etmez sizi.
Kusar.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et