15 Temmuz 2013

Ağzımda kimliğim benim

DİĞER YAZILARI
Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014
Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014
Şiire saygıyla 7 Haziran 2014
Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014
TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014
Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014
Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014
Dünyanın gülü Mayıs 3 Mayıs 2014
Ortak vicdan 26 Nisan 2014
O gün 19 Nisan 2014
YAZI ARŞİVİ

“Kimliğim benim ağzımda
Annemin babamın verdiği dilim”

Bu satırlar modern Kürtçe şiirin öncülerinden Rojen Barnas’a ait. Rojen Barnas’ın Nûbihar yayınlarınca tüm eserlerinin bir araya getirilerek Kadiz (samanyolu) adıyla yayınladığı divana ait. Rojen Barnas diğer adıyla Mehmet Gemici 1979’da yayınlanan Tîrêj dergisi ve Tirêj (Türkiye de yayınlanan ilk iki lehçeli Kürtçe dergi) kuşağı diye anılan Kürtçe şiirin en tanınan isimlerinden biri. 12 Eylül askeri darbesinden sonra yurt dışına giden Rojen Barnas halen orada yaşamaktadır. İlk kitabını “Libandeva Spêdê-Şafağın Doruğunda” 1979 yılında yayınlayan Rojen Barnas ilk kitabıyla önemli bir çıkış yaptı. Bu aynı zamanda cumhuriyet tarihinde yayınlanan ilk Kürtçe şiir kitabıdır da. Şiirleri coşku ve sevinçle karşılandı. O yıllarda yapılan mitinglerin çoğunda şiirleri kitleleri coşturmak için okunurdu. Daha sonraları bestesi de yapılacak olan şiirlerinden “Minnavêxwe kola li bircên diyarbekir-Adımı kazıdım diyarbakır’ın burçlarına” halen dillerden düşmüyor.
Şiir, insani ilişkilerin diyalektik toplamıdır. Bu çerçevede değerlendirilince şairin yaratım süreci ve alanının bir sınırının sonucu olduğu sonucuna varırız. Yani şair, yaşayıp gördüğü ve daha önce kendisine başka şairlerce miras bırakılmışların yanında halkının kültürel geleneğini de his, hayal ve düşünce dünyasıyla harmanlayarak yaşamı yeniden yaratır. Rojen Barnas’ın şiirlerini ve şiir yaşamını incelediğimizde bu gerçekliği açık seçik görmekteyiz. O, kendi özgün sesini ve şiirsel yurdunu kurarken şiirin olmazsa olmazlarını -poetika, imge, dil, biçem vb- göz ardı etmez. Öncelikle şiirlerinde kendinden önceki şairlerin sesini duyumsatmaktan çekinmez, onların anlatım olanaklarını kullanmaktan kendini alıkoymaz. Bu etkilenim ve harmanlama şiirlerine farklı bir tat ve renk katmakta, okuyucuyla daha içten bir ilişki geliştirmesine yol açmaktadır.
Dile ve onun şiirsel kullanımına imgeyi de ekleyerek kendinden önceki şiirden ayrılan Barnas, halkın günlük yaşamda kullandığı geleneksel dili ve sözlü edebiyatın formlarını da eklemleyip daha coşkulu bir söyleyişe imkan sağlamıştır. Dilin bu şekilde kullanımı sözcükleri kırarak/yer değiştirerek, ikileyerek kendi çağdaşları olan komşu şairlerin şiir deneyimlerinden de faydalanmıştır. Şiirlerinde bu etkilenimin açık izleri şiirini ve gücünü kırmak yerine yüceltmiştir. Zira bu etkilenim Rojen Barnas’ın şiir yaşantısının belli bir şiir bilgisi ve kültürel birikiminin üzerinde geliştiğini bize göstermektedir.
Türkçe şiirin uç beyi olarak anılan İlhan Berk’in “Ulusunun konuştuğu, yazdığı dilden çıkmayan imgeler yaşama olanaklarını bulamazlar. Bu dünyayla ilgi kuramadıkları, bu dünyadaki nesneleri paylaşamadıkları için ölü doğmuşlardır. Özgünlüğünü yaşanan dilin içinden almadıkça hiçbir çağrışıma anlama açık olamazlar.” sözleri her şiir yazışımda ya da başka bir şairi okuduğumda yanı başımda bir uyarıcı gibi durmaktadırlar. Kuşkusuz Rojen Barnas’ın şiirlerini okurken hep bunları düşündüm. Kullandığı dili, sözcükleri, deyimleri gördüm ki hepsi bu toprağın içinden türemiş ve belli bir tat, ses, renk ve kokuya sahipler; menekşe, dağ, şafak, akarsu, nehir, vadi, ufuk, yağmur… ama deniz yok, yerine rüzgar kullanılmış. Barnas’ın bir diğer özelliği konularının çeşitliliği; aşk, ayrılık, ölüm, yalnızlık, yurt aşkı ve özlemi, direnmek, yoksulluk, felsefe, enternasyonalizm, zulüm, tarih…
Bütün bu konuları şiirleştirirken bazen fütürist, mizahi, eleştirel, öyküsel, romantizm, toplumcu gerçekçi vb. değişik akım ve anlatım olanaklarını kullanır. İlk şiirlerinde sosyalist düşünce akımı ve onun toplumcu gerçekçi söyleyişi görülürken son şiirlerinde daha çok bireysel ruh hallerinin izlekleri görülmektedir. Özellikle “Rüzgar Gemisi” bunun en güzel örneğidir: “Ben neyi bekliyorum bu kıyıda? ki çoktandır rüzgar gemisi/umudun ufkuna doğru gitti/acaba demir attı mı bir uzak limanda? ya da bir fırtınayla alabora mı oldu/ki dönmedi bana o günden beri/ne bir dalganın izi göründü/ne de bir haber arkasından… eyvah… ben neyi bekliyorum bu kıyı da? istek ve arzularım hepsi birden/rüzgar gemisiyle yok oldu gitti.”
RojenBarnas şiiri Kürt’ün ve coğrafyasının en yetkin ve insani anlatımıdır, dilerim bir an evvel Türkçe okura ulaştırılır.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et