Takma kafana bir şey...
Akdeniz Oyunları dediler, yirmi yaş altı dünya ayaktopu karşılaşmaları dediler; olmadı hangi takımın başına hangi çalıştırıcı geçse daha iyi oluru tartıştılar, yani herkese her yolu gösterdiler de bir türlü şu çalçene spor izlencelerine ara verip kendilerine dinlence yolunu açamadılar sıcak paraya kıyıp. Konuştular da konuştular yazın şu sıcağında. Evet, şu yazın o sıcağında bile konuştular da kafalarındaki şapkaları ve ne olduğu, ne işe yaradığı bir türlü anlaşılamayan o şeyleri bir türlü çıkaramadılar. Kafalarının içini (!) döktüler de gözler önüne, dışını göstermekten özenle kaçındılar, oralarda ne varsa artık. Ağızdan çıkanlara bakınca da bildikleri (!) her neyse, ne içindedir kafanın; ne de büsbütün dışında, tümüyle uzağındadırlar.
Bir biçim yaratma tutkusu olarak düşünülse de o örtünme, havanın ısısı ne olursa olsun kapalı yerde tutkuyu da aşıp gitmektedir artık nereye götürürse kullanıcısını. Yazı geçtim, o stüdyonun sıcağında kışın bile usu baştan alır, ötelere taşır. Korkarım, o biçim yaratma tutkusunun asıl nedeni yitirilmekte olan özbiçimselliği örtme, gizleme dürtüsü değildir. Hani, cevher olan yerde ot bitmez gibi sözel avuntuları gerektiren kıl yitimine bağlı gereksiz ve gülünç sancılar değildir böylesine örtünmenin altında yatan neden. O nedenle örtülenmeye çalışılan bu yerlerin 2B kapsamına alınarak yapılaşmaya açılacak olmasından korkulduğu düşüncesine kapılıyorum kimi zaman. Dolayısıyla da böylesine sorun edilmesi bana asıl sorunmuş gibi geliyor. Yadırgıyorum yani.
Kuşkusuz kendi özel yaşamlarındaki davranışlarından değil, toplum önünde takındıkları duruştan söz ediyorum. Benim gibi ya da meclis başkanvekili milletvekili gibi akderice (vitiligo) sayrılığına yakalanıp ten renklerinde giderek genişleyen bölgesel nitelikte aklaşmalar olsaydı ne yaparlardı diye düşünmekten kendimi alamıyor, çarşafa girecek olmalarından korku duyuyorum açıkcası. Belki de yine ve yeni bir biçimsellik uğruna her yıl başka bir renge boyanıp çıkarlardı akcama, cüzdanlarının tadı kaçmasın diye. Sonra da her boyayı boyadık bir tek fıstık yeşili kaldı diyerek kendi renklerine dönerlerdi belki bilmeden.
Toplumun genel kuralları içinde, kadınlara tanınan ve adına da pozitif denilen ayrımcılık dışında insanların kapalı yerlerde şapka takmaları hoş karşılanmaz. Hele de o kapalı alan görüntülü yayınlanacak bir izlencenin yapıldığı bir yer ise… Yani, kendinde önce izleyenin göz beğenisinin göz önünde tutulması gereken bir yer ise… Bir zorunluluk olmalıdır şapkayı baştan çıkarmak, çünkü önemli olan, izleyiciyi baştan çıkaracak bir izlence yapabilmektir. İzlencenin varlığı izlenebilir; dolayısıyla da izleyeninin olmasına bağlıdır. İzleyene gereksiz gelebilecek saplantılar, takılar, takıştırmalar onu rahatsız edecek, başka yerlere ve başka şeylere odaklanmasını sağlayacaktır hiç kuşku yok ki!
Hele biri var ki biri… Onu gördüğümde duran adam olup çıkıyorum. Başına bir şey ve sanki hep aynı şeyi geçiriyor sürekli. Bere desem bere değil, çünkü üstü açık. Bant desem , olamayacak denli kalın. Bandana desem, bağlama işinde kullanılacak araç, gereç ve sağlantılardan yoksun bir şey. Üstelik, yapılaşmaya açılma olasılığı olan o alanı da örtüleyemiyor. Kamera, görevi gereği çevresel bir gezintiye çıktığında gezi parkı gibi küçücük bir alanın açık olduğu; ama hükümetin yayalaştırma çalışması gibi açılmanın büyüme eğiliminde olduğu; ancak yakın çevrenin de bayağı bir varlıklı olduğu gerçeği ortya çıkıveriyor. İşte o zaman bu örtünme daha bir anlamsız görünüyor gözüme. Madem bir işe yaramıyor… Yani, orman özelliğinin yitirilmesiyle bir ilintisi bulunmuyor o bağ, örtü, üstü açık bere ya da bağsız, bağcıksız bandana her neyse işte o, o zaman ne işi var orada.
Kulakların yarısını da içine alıp sarıp sarmalayınca o şey, orada bir başka güzellik yaratmaya çalışıldığını düşündürüyor. Bunlar düşünülürken de söylenenlere odaklanamıyor izleyen. Gerçi dişe dokunur bir şey olsa durup dururken 2B kapsamına giren orman niteliğini yitirmiş alanların yapılaşmaya açılmasıyla ilgilenmez insan. Bu durumda da sonsuz bir gürültü kirliliği ve de kocaman bir görüntü kirliliği beliriveriyor akcamda.
Herkes ne takıyor, ben ne takıyorum kafama.
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et