15 Temmuz 2013 09:56

Bu faiz lobisi çapulcuyu vurur!

Bu faiz lobisi çapulcuyu vurur!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta piyasalar yanmaya devam etti.
Merkez Bankası, yangın sönsün diye su niyetine ha bire piyasa döviz püskürttü.  Ama çok etkili olamadı.
Ama yine de Merkez Bankası, ‘faiz lobisi bizi yaktı’ demedi. ‘Elimizdeki dövizimizi kahrolası lobi eritti’ diye haykırmadı.   
Oysa tahvil faizi de, aylık konut faizleri de tırmandı.
Ama yine de kimse lobiden bahsetmedi.
Çünkü…
Hükümet de bal gibi biliyor ki… Bugün biçilenler (Dövizin kurunun yükselmesi, faizin tırmanması vs) dün ekilenlerin bir sonucu.
Çünkü geride bırakılan 10 yılda ekonomi yılda 60-70 milyar dolar döviz açığı verdi.
Tasarruf edilmedi (Emekçilerde tasarruf edecek hal bırakılmadı. Zengini de dışarıdan gelen ucuz dövize alıştırıldı).
Tasarrufumuz yoktu ama bolca bankaya borçlandık, ev aldık, araba aldık.
Banklar da bize verdikleri bu parayı yabancıdan aldı.
Şirketler de bankalar gibi yaptı. Dışarıdan borçlandıkça borçlandı.
Devlet bile ihaleleri döviz üzerinden yaptı. Tüm büyük ihaleleri alanlar (Tüpraş’ı alan da 3. Köprü, 3. Havaalanı yapacak olan da kaynağın çoğunu dışarıdan buldu).
Bol bol gelen para, duble yol oldu, kredi oldu, köprü oldu. Hükümet bundan övündekçe övündü.
Aynı para kendini, Türkiye’den daha güvenli limana atınca… Kazancı açısından daha cazip bir ülkeye gidince birden adi bir lobi oldu.
Eh buna hükümet de inanmıyordu ya! O yüzden vazgeçti lobi lakırdısı etmekten.

‘ŞÜKÜR’ MÜ DİYECEĞİZ?

Şimdi hükümet lobi demiyor, sokağa çıkanları lobilerin oyuncağı olmakla suçlamıyor diye çapulcular şükür mü etmeli.
Kesinlikle hayır.
Çünkü bugün yaşanan gelişmeler çapulcuları vurur.
Şöyle ki…
Türkiye’den döviz çıkışı oluyor. Bu da kurun yükselmesine neden oluyor?
Kur artışı öncelikle enflasyonu yükseltir. Çünkü Türkiye ithal eden bir ekonomiye sahip… Türkiye’nin ithalatı ihracatından 100 milyar lira daha fazla.
İthal fiyatları yükselirse içerde enflasyon yükselir. Kur yüzde 20 oranında artarsa, enflasyon 3-4 puan artar. Yükselen enflasyonun kimi vuracağı çok açık değil mi?
“IMF’ye borç bitti” diye borçsuz bir ülkeymişiz gibi estirilen rüzgar koca bir yalan sonuçta. Devletin borcu 140 milyar. Şirketlerin ve bankaların da 200 milyar lira borcu bulunuyor.
Şimdi döviz yükseldikçe, ‘daha düşük maliyetli’ deyip dışarıdan borçlanan şirketler sallanıyor.
Şirketlerin zararı kimden çıkacak dersiniz?
Tabi ki çalışanlardan!
Borçlu şirketleri vuracak bu süreç bazı şirketleri de batırır. Şirket batışlarının da en çok işsiz kalacakları vuracağını bilmem söylemeye gerek var mı?

DİKKAT DİKAT!

Tüm bunların yanı sıra yılın ilk 6 ayına ilişkin sanayi verileri de dikkate değer sinyaller veriyor. Sanayi üretiminde geçen yıla kıyasla yüzde 2’nin biraz üzerinde bir artış olsa da... Sanayi geçen yıl ki yüzde 3’ün üzerindeki büyüme performansından uzakta.
Son 5 yıllık büyüme performansının sonuçları ortada: Yoksulların sayısı arttı. Borçlu ve borcunu ödeyemeyen insanların sayısı arttı. İş kazasında ölenlerin sayısı katlandı. Geçici işçilerin sayısı sürekli artış gösterdi…
Şimdi son 5 yıldaki büyüme ortalamasının altında, daha düşük tempolu bir büyüme kim bilir ne gibi sonuçlar doğurur?
Tahminimizi söyleyelim: Çift rakamlı işsizlik (En az yüzde10), daha ağır yoksulluk!
Öyleyse sanayi sitelerindeki, işyerlerindeki çapulcuların sokaktaki çapulcularla birleşmesinin vaktidir.
Büyümenin kaymağını yiyenlerin şimdi de ceremesini ödemesi için.
Aksi takdirde ekonomi büyürken pay alamayanlar bugün de ağır bedeller ödemeye mahkum olurlar.
Unutmayalım ki, faiz lobisi denen de, para babası olan da iktidarın kankasıdır. Çapulcuların ise düşmanı!
Çapulcuları, kendi kankasının oyuncuğa olmakla suçlayanların insafına sığınarak kurtuluş gerçekleşir mi ki?


DEMOKRASİ, SANDIK VE DARBE İKİYÜZLÜLÜĞÜ!

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Bingöl Havalimanı’nın açılışında Mısır’da yaşanan darbeye de değindi.
Dedi ki…  
“Kardeş ülke Mısır’da, Mısırlı kardeşlerimiz dik durarak darbeye karşı çıkıyor. Mübarek Ramazan ayında provokasyonlara aldırmadan kendilerine yönelik darbeye itiraz ediyorlar. Bu bölgenin, bu coğrafyanın insanını özellikle koyun zannedenler şimdi büyük şaşkınlık yaşıyorlar, büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. ‘Mısır’da darbeyi yapar işimize bakarız’ dediler. Mısır halkı bu senaryoyu yırttı, attı. Benzer bir senaryoyu Türkiye’de uyguladılar. Ağaç, çevre diyerek insanları sokağa döktüler.”
Vay be sokağa çıkanlar darbeci oldu!
Dün faiz lobisinin oyuncağı olanlar şimdi de darbecilerin maşası ilan edildi.
Bu da en az ‘faiz lobisi’ kadar boş ve kof bir iddia. Gereken cevaplar da birçok köşe yazarı tarafından verildi zaten.   
Biz hükümetin ikiyüzlü tavrını hatırlatacak dış politika üzerinden birkaç soru yöneltmekle yetinelim.
Birinci demokrasi üzerine olsun!
Suriye’de özgür seçimlerin önünü açacak güçlü bir uluslararası baskı yaratmak, demokratik bir sıkıştırma yapmak yerine muhalefeti silahlandırmayı tercih ederken demokrasi sever mi olduğunuzu düşünüyordunuz?
İkincisi darbe üzerine olsun!
Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tutuklama kararı çıkarılmış, savaş ve insanlık suçu işlemekle mahkum edilmiş… Sudan’da askeri bir darbe ile yönetime gelmiş
Ömer El Beşir… Türkiye’yi suyolu yapmış bir kankanızken darbe karşıtlığında samimi olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Üçüncüsü sandık üzerine olsun!
Ahmedi Nejad’ın İran’da seçimi kazanmasının ardından, seçimlerde hile olduğuna dair yapılan sokak eylemlerine, aylarca sürmesine rağmen, kulak tıkarken sandık seviciliğiniz neredeydi acaba?
Yoksa tüm bunlara, “halkı koyun zannetmenin rahatlığıyla” hiç kafa yormadınız mı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa