Kapana kıstırılmış demokrasi
Düşünceyi ifade özgürlüğünü, kamuoyunun doğru ve yansız bilgilenme hakkını, temel insan haklarına saygıyı yok sayan bir sistemde gazetecilerin, yazarçizerlerin, muhalif aydınların, sanatçıların susturulmasından daha doğal ne olabilir. Eyleme dönüşmeyen her söylemden, yazıdan, kitaptan terör bağlantısı yaratabilen bir adalet mekanizmamız, insanları hedef tahtasına koyan, nefret söylemini dillerinden düşürmeyen medyatörlerimiz var.
Çağdaş demokrasilerde yeri olmayan ceza, ceza muhakemeleri usulü ve terörle mücadele yasalarımız da bu insan öğütücü mekanizmanın çarklarını oluşturuyor. Ülke giderek büyüyen bir cezaevine dönüşüyor. İçişleri bakanı güvenliği, temel insan hak ve özgürlüklerinin önünde tutuyor. Başbakan da, gazetecinin, yazarın, sanatçının kapıkulu olanını seviyor. Ve iktidar çevrelerinin kurguladıkları ileri demokraside(!) halen 61 gazetecinin nicedir parmaklıklar arkasında çile doldurduğu bir görüntü çıkıyor ortaya. Anayasada yurttaşların toplantı ve gösteri haklarını izin almaksızın kullanabilecekleri yazsa da kimin umurunda. Valiler, kolluk güçleri kamu düzeni bozuluyor diye güvence altındaki bu özgürlüğün çanına ot tıkıyorlar. Gezi Parkı olaylarını anımsayın. Doğa kıyımlarına duyarlı, büyüklerin yaşantılarına dayatmalarından bunalmış gencecik insanlara, polis güçlerinin biber gazıyla, basınçlı su sıkan post modern araçlarıyla, plastik mermileriyle, düşman birliklerine hücum edercesine, orantısız bir güç ve o ölçüde acımasız şiddetle nasıl saldırıldığını bir kez daha düşünün. Gerekçe aralarında marjinallerin olmasıymış. Merak bu ya! Kime deniyor marjinal. Bir bilen açıklasa da öğrensek. Yasalarla kurulmuş sol partiler mi? Destek veren sivil toplum kuruluşları mı? Doktorlar mı? Kamuoyuna bilgi akışı sağlama uğraşı içindeki gazete muhabirleri, kameramanlar, foto muhabirleri mi? Gencecik çocukların arasına saldığınız sivil polisler mi? Gençlerin forumlarını basan eli palalı, sopalı, bıçaklı haydutlar mı? Yoksa iktidar partisinin zihniyetiyle bağdaşmayan tüm yurttaşlar mı? Sahi kim bu marjinaller? Sonuçta kolluk güçlerinin ve kendilerine vatanı koruma rolü biçmiş palalı, sopalı, bıçaklı saldırganların neden olduğu olaylarda ülkenin çeşitli illerinde yaşları 18 ile 26 arasında altı gencimiz öldü. Aralarında yabancı foto muhabiri, kameraman ve muhabirlerin de yer aldığı çok sayıda da yaralı… Dövülen, gözaltına alınan ve ülkelerine döndüklerinde Taksim Gezi parkında yaşadıkları şiddeti anlatan, yazıya döken batılı gazetecileri saymıyoruz bile. Biz saymıyoruz ama batı kültürü insanın insana reva gördüğü o zulmü sert biçimde kınıyor. Siz yine de varın dış mihraklar demeyi sürdürün. Yasaklarla bezeli demokrasiniz, ne söylerseniz söyleyin, çağdaş demokratik toplumlar nezdinde krediniz hızla inişe geçmiştir. Şimdi merakla yetkililerin açtıklarını söyledikleri soruşturmaların sonuçlarını beklemekteyiz. Gerçekten de ölümlere neden olan sorumlular ortaya çıkarılıp kamuoyuyla paylaşılacak mı? Sorumlular hakkında, eli sopalı saldırganlar hakkında bir kovuşturma yapılarak suçlular ortaya çıkarılabilecek mi? Yoksa toplum belleğinin unutma alışkanlığına ve bir bölüm medyanın yardımına güvenerek olayların üstüne bir sis bulutu örtülmeye mi çalışılacak. Bekleyip göreceğiz. Devleti yönetmeye soyunan etkili ve yetkililer, suçluları bulun toplumla paylaşın da bir kez olsun şaşırtın bizi. Ülkeyi ayıptan, utançtan kurtarın. Ölen gençlerin ailelerinin yürek acılarını bir parça olsun dindirin. Aslında dostlar, anamal düzeninin küreselleşen dünyasında haksızlık, zulüm ve eşitsizlik arttıkça medya, sermaye, siyaset sarmalında sesini duyurma olanağı bulamayanlar özelde de gençler sosyal ağlara yöneliyor. Onu dev bir güç haline getiriyor. Vicdansızlıklara, baskıya adaletsizliklere karşı durmanın denenmemiş yollarını arıyor ve buluyorlar. Demokrasiyi kendi anlayışlarına göre dizayn etmeye çalışan totaliter yönetimler şimdi bu uluslararası gençliği şaşkınlıkla izlemekteler.
Usta yazar Galeano " Güvenliği adalete tercih eden bir dünyada, adaletin, güvenliğin sunaklarında kurban edilmesini her gün daha çok insan alkışlıyor." der bir yazısında. Bana göreyse Türkiye'de de sayıları azımsanmayacak kadar çok olan benmerkezci, paylaşmadan sevgiden nasibini almamış, umursamaz, iktidarlara yamanmanın getirdiği çıkarla sarhoş kitlelerin adaletin kurban edildiğinin ayırdına varmaları uzun sürmeyecek. Görmek istemediklerine gözlerini kapayan, hak adalet çığlıklarına kulaklarını tıkayan iktidar alkışçılarının da suratlarının kızaracağı yepyeni bir dönem hızla yaklaşmıyor mu sizce de…
Evrensel'i Takip Et