Diyanet, Kitabullah ve Recep Tayyip
Diyanet’e bağlı Diyanet Vakfı, “Güncel Dini Meseleler” başlıklı bir kitap yayınlamış. Kitabın yazarları uyku ilacı ile düşünceyi yanyana koymuşlar ve ikisinin de fazlasının insanı intihara götüreceğini söylemişler. “Başkalarını etkilemeyen düşüncenin sorun olmayacağını, fertleri rencide edecek, toplumda huzursuzluğa sebep olabilecek şeylerde kalem oynatılmaması gerektiği”ni belirtmişler. Ne mutlu “Ot”lara, çünkü onların düşünceleri başkalarını etkilemez.
Diyanetçiler kusura bakmasın ama ben, onlar gibi düşünmüyorum. Çünkü önümde kapı gibi bir örnek var: AKP’lilerin Başbakanı R.T. Erdoğan. O, her şeyi bildiğini, hiç yanılmadığını sandığından olacak, düşündüklerini topluma söylemektedir. Bunun için de sık sık Allah’a, Kitabullah’a (yani Kuran’a) başvurmakta, İslamiyet’ten dem vurmakta, her yeri, hatta İslami mekanları bile düşüncelerini yayma yeri olarak kullanmaktadır. Eminim bunları başkalarını etkilemek için yapmaktadır. İşte ben de, onun rahatlıkla tüm düşüncelerini söylemesinden yola çıkarak kendi düşündüklerimi yazmaya karar verdim.
Önce Kitabullah’ı koydum, masamın üzerine. Bazı ayetlere baktım. Sanırım uyku ilacıyla karşılaştırmaz, Diyanetçiler. Örneğin İsra Suresi, 37. ayette şöyle deniliyor: “Yeryüzünde kibirlenerek yürüme. Çünkü ne yeri delebilirsin, ne de boyun dağlara erişebilir.” Kibirlenenlerin, böbürlenenlerin sonlarının nasıl olacağını anlatan birçok ayet var. A’raf Suresi/146.ayet, Nahl Suresi/23.ayet, Kasas Suresi/75.ayet, Lokman Suresi/18.-19.ayetler, Zümer Suresi/60.ayet, Mü’min Suresi/75.-76.ayetler, Hadid Suresi/23.ayet v.b….
Hep “Ben, Ben, Ben” diyerek kendini yücelten, karşısındakileri, muhaliflerini aşağılayan AKP’lilerin Başbakanı, İmam Hatip mezunu olduğu için sanırım bu ayetleri bilir. Ne diyor kendisi: “Aç gözlerini bak, Allah kelamı olan Kuran, ayet ayet edeptir…”
Ne diyor Kitabullah: “Birbirinizi kınamayın. Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın.” (Hucurat Suresi, II.ayetten) Kitabullah’a inandığını söyleyen AKP’lilerin Başbakanı, bu ayete karşın şöyle diyor: “Malum Kılıçdaroğlu da Alevi kültürünün mensubu ama Hacı Bektaş-ı Veli’yi iyi anlamamış. ‘Eline, diline, beline hâkim ol’ diyor. Burada affedersiniz beline hâkim olamayanları gördük.” Bir başka konuşmasında da şöyle diyor Kılıçdaroğlu’na: “Baykal’ı aday gösterdin, peki o hanımı niye göstermedin?” MHP’lilerin kaset olayı üzerine de şunları söylüyor: “Yahu kendi eşiyle mi bir şey oluyor. Özel değil, genel, genel.”
Yakışır mı Kitabullah’a (yani Kuran’a) inandığını söyleyen bir kişiye bu şekilde konuşmak?
Bay R.T. Erdoğan, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel için de şöyle diyor: “80 yaşında ve zor yürüyen bir siyasetçi.” Şimdi bu da yakıştı mı? Kendisi o yaşlara gelirse, acaba nasıl yürüyecek?
Ama yine de AKP’lilerin Başbakanı R.T.Erdoğan, ANAP’ın anlı-şanlı günlerinde Sağlık Bakanı ve Turizm Bakanı olan Bülent Akarcalı’dan daha kibar konuşmuş. Bay Bülent Akarcalı, DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel ve SHP Genel Başkanı Erdal İnönü için şöyle demişti: “Yaşlı oldukları için çişlerini tutamazlar. Onlara tavsiyem, yanlarında ördek taşısınlar.” Akarcalı “Çişini tutamaz” diyor Süleyman Demirel için, Erdoğan da “Zor yürüyor” diyor. Alın işte, bizim İslamcı politikacılarımız…
Fazla düşünmemizi istemiyor Diyanetçilerimiz. Keşke bu düzeyde olmasaydı da politikacılarımız, biz de yazacak başka şeyler bulsaydık…
Muhteşem Büyüğümüz: Abdullah Gül
- Dünyayı gezme konusunda AKP’lilerin Başbakanı R.T.Erdoğan’la büyük bir yarış içinde olan AKP’lilerin C.Başkanı Abdullah Gül, son Avusturya gezisinde Der Standart gazetesine “Basın Özgürlüğü” konusunda şunları söylemiş: “Türkiye’deki gazetecilerden söz edecek olursak yasal anlamda gazeteciler için mümkün olan en geniş çalışma alanı mevcut. Eğer düşüncenin özgürce ifade edilmesi söz konusuysa, o özgürlüğün sınırlanmadığı görülür. Buradan yola çıkarak basın özgürlüğünün hiçbir açıdan engellenmediği anlaşılmaktadır. Ama elbette ki bazı gazetecilerle ilgili sorunlar var. Çünkü onlar hakkında mesleki değil, başka yasadışı fiillerinden dolayı dava açılmıştır…” (Cumhuriyet, 30.4.2011)
- Türkiye’deki “Özgür Basın”la ilgili bir takım rakamlar:
- “Bugün 3 Mayıs. Dünya Basın Özgürlüğü günü. 167 meslektaşımız ülkenin çeşitli cezaevlerinde çile dolduruyor.” (Turgay Olcayto, Evrensel, 3.5.2011)
- Sosyalist basından 23, Kürt basınından 24 gazeteci ve yazar tutukludur…
- Çok sayıda gazeteci ve medya kuruluşu hakkında açılan 2 binden fazla dava mahkemelerde görülüyor…
- Gazeteciler hakkında açılmış 4 binden fazla soruşturma devam ediyor…
- Ne diyordu AKP’lilerin C.Başkanı Abdullah Gül: “Eğer düşüncenin özgürce ifade edilmesi söz konusuysa, o özgürlüğün sınırlanmadığı görülür…”
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Baykar İsrail’e silah satan Leonardo’ya ortak oldu

Kadınlar güvencesiz, esnek ve düşük ücrete çalışıyor

Gensoru oylanacak, sokaklar boş kalmayacak

Evrensel'i Takip Et