Diyanet'ten Küba'ya destek
Bugünlerde birçok kamu kuruluşunda, Diyanet Vakfının “Yedi kıtada insanlığın hizmetinde” başlıklı afişi sergileniyor. Afişte 24 ülkenin adı var. Hemen her adın üzerine bir veya iki çocuk fotoğrafı konulmuş. Bir tek Kazakistan dışında. Filistin ve Endonezya için kullanılan fotoğraflarda türbanlı bir kız çocuk var.
Başlığın altında şunlar yazılı: “38 yılda hem Türkiye’de hem de 96 ülkede, kardeşlerimizin eğitimlerine, sağlık ve kültürlerine katkıda bulunduk. 200 binin üzerinde öğrenciye burs ve eğitim imkanı sunduk. Camiler, Kur’an kursları, eğitim merkezleri ve yurtlar inşa ettik. Felaketzede ve ihtiyaç sahiplerinin yanında olduk. Diğer aylarda olduğu gibi ramazanda da Türkiye Diyanet Vakfı olarak yedi kıtada insanlığın hizmetinde çalışmaya devam edeceğiz.”
Belli ki, vakfa artık Türkiye yetmiyor. Vakıf küreselleşiyor. Küreselleşmenin belkemiği para olduğu için, afişte şunlar da var: “BAĞIŞ” YAZIP 5601’E MESAJ GÖNDERİN. SİZ DE DESTEK OLUN. (Tüm GSM Operatörlerinde geçerlidir. Her bir mesaj bedeli 5 TL’dir.)
Tahmin edilebileceği üzere afişin altında Diyanet İşleri Başkanlığının da adı var. Diyanet İşleri Başkanı aynı zamanda Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı. Vakıf, Diyanet işlerinin bir kolu.
***
Afiş birçok soru uyandırıyor. Acaba Diyanet Vakfı çocuk fotoğrafları ile nasıl bir oyun oynuyor? Acaba afişte adı geçen dördüncü ülke neden Küba? Acaba Diyanet, ABD’nin bitmek bilmeyen baskısı ve ambargosuna rağmen ayakta kalmayı başarabilen Küba Cumhuriyeti’nin yardımına mı koşuyor? Yoksa Diyanet sosyalizme destek mi olmak istiyor?
Diyanet İşleri Başkanlığının derdi elbette ki, sosyalizme destek olmak değil. Diyanet Vakfı web sitesindeki bilgilere bakılırsa, Diyanet sıkı bir misyonerlik çalışması yürütüyor.
Meğer “Küba İslam Birliği üyesi” gençler Diyanet Vakfının davetlisi olarak Türkiye’ye getirilmiş. Bu gençler Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile görüşmüşler. Başkan gençlere çok sıcak davranmış ve gençlerin “Müslüman olma hikayelerini” dinlemiş. Gençler, Küba’da yalnızca 450 kadar Müslüman bulunduğunu, din eğitimi almak istediklerini, eğitim aldıktan sonra ülkelerine döneceklerini ve diğer Müslümanlara eğitim vereceklerini söylemişler.
Diyanet İşleri Başkanı Kübalı gençlerin nasıl anlayacakları belli olmasa da, “İslam’ın fıtrat dini olduğunu” söylemiş ve “İslam’la tanışmanın kişinin sorumluluklarını artırdığına” dikkat çekmiş. Konuşmasını kardeşliğin İslam’la geleceği nakaratı ile bitirmiş.
“Bugün Müslümanların en büyük sorunu, kendi dinlerini iyi bilmiyor olmalarıdır. İmanın iki boyutu vardır: Taklidî iman ve tahkikî iman. Taklidî imana ulaşmak için görmek ve duymak yeterlidir. Bu aşamada yanlış şeyler duyabilir, yanlış şeyler görebilirsiniz. Çünkü Müslümanlar, zaman zaman kendi kültürlerini İslam’la karıştırıyor. Burada mühim olan, ikinci aşamaya geçebilmektir. Biz buna, ‘Tahkikî iman’ diyoruz. Bu aşamada bizzat okumak, anlamak, Kur’an-ı Kerim`i ve sünneti çok iyi öğrenmek gerekiyor. Kur’an ışığında kainatı, sünnet ışığında da bireysel ve toplumsal hayatı çok iyi okumak; tahkikî imana ulaştıktan sonra da örnek olmak, öğrendiklerimizi hayatımıza ve çevremize aktarmak gerekiyor. Burada olduğunuz süre içerisinde size uygulanacak eğitim programıyla bizzat ilgileneceğim. Ülkemize hoş geldiniz. Siz, burada bizim en kıymetli misafirlerimizsiniz. O yüzden kendinizi evinizde imiş gibi hissedin. Biz sizinle, kaybettiğimiz kardeşliğimizi yeniden buluyoruz.”
***
Kübalı gençler Diyanet Vakfı yardımıyla Konya’da din eğitimi görmüşler ve Diyanet İşleri Başkanı ile bir kez daha bir araya gelmişler. Başkan kendisini ziyaret eden yedi öğrencinin Umre ziyaretinden sonra, “Hz. İbrahim’in Urfa’da başlayan tebliğ görevini” takip eder gibi, Urfa’ya gitmelerini salık vermiş.
Vakıf Genel Müdürü İsmail Palakoğlu Kübalı öğrencilere gösterilen büyük ilginin bir başlangıç olduğunu vurgulamış ve “Kübalı Müslümanlar için de Türkiye Diyanet Vakfı’nın imkanları ölçüsünde gerekli yardımda bulunacağını” söylemiş. Meğer Vakfın bir de, “Latin Amerika Hizmet İçi Eğitim Programı” varmış. Bu program kapsamında, Haiti’den 15 din adamı Türkiye’ye getirilmiş ve “eğitime tabii” tutulmuş.
***
Diyanet Vakfının Haber Bülteni’nde (Sayı 110), “13 Mart 1975 tarihinde kurulan Vakfımız; siz değerli vatandaşlarımızın istek ve arzuları istikametinde, Allah rızası gözetilerek yapılan halisane ve hasbi çalışmalar sonucunda hizmette 38. yılına girmiştir.” ibaresi var. Meğer Vakıf vatandaşların isteklerine göre hareket ediyormuş. Vakfın küresel İslam peşinde koşması, misyonerlik yapması hangi vatandaşın “istek ve arzusu” veya hangi hukuki zemine dayandırılıyor, Diyanet açıklayabilir mi acaba?
EVRENSEL'İNMANŞETİ

“Aşı kampanyaları yapılmalı”

8 Mart’tan notlar: Mücadele yılının başlangıcı

30 yıl sonra Gazi’den Suriye’ye... | "O gün katliamı teşvik edenler bugün meşrulaştırıyor"

Evrensel'i Takip Et