Kaide emirlikleri ve Kürtlerin özerkliği
Ceylanpınar sınırındaki Serêkaniyê’de denetimin tamamen PYD’nin eline geçmesinin ardından Ankara’da adeta bir ‘savaş hali’ var. Sınır karakolu el Kaidecilerin elindeyken asayiş berkemaldi! Ama bu karakol “Türkiye ile çatışmaya girmeyiz” diyen PYD’nin eline geçince sınırımız büyük bir tehdidin altına girdi. Bölgeye askeri birlikler sevk edildi. Başbakan’ın Başdanışman’ı Yalçın Akdoğan’a göre PYD ateşle oynuyor! Dışişleri Bakanı Davutoğlu da “PKK bir köyde bile hakim olursa bunu risk unsuru olarak görürüz. Sınırımızda bir terör yapılanmasına izin vermeyiz” buyurmuş. Dayattıkları “şeriat” kurallarına uymayan Müslümanları ve gayrımüslimleri vahşice katleden el Kaideci örgütler terör örgütü değilmiş ki Davutoğlu, bugüne kadar risk unsuru görmemiş!
“Barış süreci”ndeyiz ya, Kürtler elini kaldırsa, AKP cephesi “provokasyon” diye bas bas bağırmaya başlıyor. Suriye’de Kürtlerin zaten bir yıldır denetimi ellerinde bulunan Rojava’da (Suriye Kürdistanı) geçici bir yönetim ilan edeceklerini ilan etmesi de “barış sürecine karşı yapılmış bir provokasyon”muş. PYD, denetim büyük oranda elinde olmasına rağmen diğer Kürt partileri ve Kürt olmayan diğer azınlıkların temsilcileriyle ortak bir geçici yönetim oluşturmak için görüşmeler yapıyor. Ama “olmaz”, “bu bir dayatmadır” diyor Akdoğan.
AKP’yle ne kadar övünsek az; çünkü onun sayesinde artık bütün dünyaya demokrasi ihraç ediyoruz! Sudan’da darbeyle başa gelen ve Savaş Suçları Mahkemesi tarafından 300 bin kişinin öldürülmesinden ve 2 milyon 700 bin insanın yerleşim yerlerini terk etmek zorunda bırakılmasından sorumlu tutulan diktatör el Beşir’e kucak açan AKP, Mısır’daki darbeye karşı bütün dünyaya demokrasi dersi verdi! Erdoğan, milyonlarca Mısırlının günlerce ayakta olmasına kulaklarını-gözlerini kapatan Mursi’yi bir “demokrasi kahramanı” ilan etti. Oysa aynı Erdoğan, 2011’de Mısır diktatörü Mübarek’e “halkın sesine kulak ver” dememiş miydi? Aynı Erdoğan’dan öğrenmedik mi; gençleri döverek, kurşunlayarak öldüren polisler “kahraman”, ülkenin 60 kentinde bir ayı aşkın bir süre demokrasi ve özgürlükler için eylemler yapan milyonlar darbe tertipçisiymiş!
İşte aynı demokrasi destanı, Suriye’de devam ediyor. “Kendi bölgemizde kendimizi yönetmek istiyoruz” diyen Kürtler, dayatmacıymış. Acaba sınırın öte tarafında bile Kürt’ün kendini yönetmesini kendine karşı tehdit olarak görenler, kendi ülkelerinde Kürtlerle nasıl barış yapacaklar? İnsan, bu dört dörtlük demokratlara soramadan edemiyor: el Kaideci Nusra Cephesi ve Irak ve Levant İslam Devleti (ILİD), Carablus, Rakka vd. yerlerde İslam emirlikleri ilan ederken neredeydiniz? AKP’lilerden bu “emirlik”lerin ilan edilmesine karşı tek bir söz duyan var mı? Ama bunlar demokrasi için tehdit oluşturmuyor değil mi? Ne de olsa bütün halkların barış ve demokrasi içinde yaşayacakları bir yönetim istemiyorlar. Kendileri gibi olmayan herkesi vahşice katlediyorlar!
Peki, Kürtlere demokrasi dersi verenler, Serêkaniyê’de (Rasulayn) el Kaideci gruplar Kürtlerle çatışırken ne yaptı biliyor musunuz? Ceylanpınar’da bir gencin ölümüne yol açan saldırı el Kaidecilerin mevzilerinden gerçekleşirken, Türk ordusu YPG (Halk Savunma Birlikleri) mevzilerine ateş açtı. Yetmedi, çatışmalarda yaralanan el Kaideciler Türkiye’de tedavi altına alındı. Ama dilin kemiği yok, Yalçın Akdoğan konuşuyor: “Türkiye Suriye’deki tüm grupların (Kürtler de dahil olmak üzere) hakkını ve hukukunu savunmuştur. Diğer grupları yok sayan ve onlar üzerinde tasallut kurmaya çalışan hareketler bu hak-hukuk zeminini sıkıntıya sokarlar.”
Kürtleri ne kadar zor bir sürecin beklediği ortada. Çünkü bu kafayla barış yapmaya çalışmak, deveye hendek atlatmaktan çok daha zor!
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ölümünden 142 yıl sonra Marksizm hâlâ güncel

Limon zarar edince mandalina ekildi; onda da kriz kapıda

Rüyanız hayrolsun veya bir Yeniköylünün hatıra defteri

Evrensel'i Takip Et