21 Temmuz 2013 16:57

Kuzey Suriye'ye Rojava diyebilecek miyiz?

Kuzey Suriye'ye Rojava diyebilecek miyiz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’nin Barzani ile içtiği su ayrı gitmiyor. Hatta Maliki ve merkezi Irak hükümetini de karşısına alarak.. Yani.. Kafasında Kürt bölgesinde çıkan petrolün hesapları, Irak’ı bölmeye girişerek, Barzani ile ayrı bir ilişki tutturuyor. “Dış politikadır”, “çıkarlara dayalıdır” denecektir. Tamam, ama bir sonuç da çıkıyor: Demek ki “bölücülük” sorun değilmiş! Çıkarlar uğruna yapılabilirmiş.
Ama başında Barzani, Irak Kürt Federe Devleti’nin adı hala “Kuzey Irak”tır! Gerçi bir ülke “Kuzey-Güney” olarak da bölünebilir. Ancak dünya alemin “Kürt Federe Devleti” olarak tanıdığı bir “bölge”ye, üstelik “merkez”e karşı onu destekliyorsanız, hala “Kuzey” demenin bir anlamı da kalmamış olsa gerektir.
Hesap vardır, ama hala hazmedilemeyen şeyler kalmaktadır. Türkçülük damarlara işlemiştir. AKP Türk-İslam sentezini rehber edinmiştir.
AKP sözde Kürt sorununu çözecektir. “Çözüm süreci” demektedir. “Kürt kardeşim” diye konuşmaktadır. Ama hala Kürt’ü kendisine taktığı adla çağırmayı sindirememekte,  kendi bildiği, Türklüğüne uygun düştüğünü düşündüğü biçimde seslenmektedir. Barzani tamamdır, arkadaş, hatta “kardeş” olunmuştur, ancak, henüz Kürt Kürt değildir; “Kuzey Irak”tır!
Suriye’de de Rojava değil, “Kuzey Suriye”dir! Oysa Rojava’nın kötü bir yanı da yoktur, Kürtçe “batı” demektir: “Kürdistan’ın batısı”.
Çok uğraşılmıştır. “Olmaz” denmiştir. “Asla”.. “Kırmızı çizgimiz” denmiştir. Suriye Kürtlerinin üzerlerine el-Kaideci çeteler salınmıştır. Düpedüz finanse edilip beslenmiş, tanklar ve zırhlı araçlarla desteklenmiş, eğitilip saldırtılmıştır. Ama ne yapılsa olmamıştır. Suriye’nin Kürt halkı, öyle “üç-beş baldırı çıplak” değil, “çeteler” hiç değil, üzerlerine saldırtılan çetelerin de üstesinden gelerek.. Sadece çeteler karşısında kendilerini korumayı değil.. Kendilerini yönetmeyi de öğrenmeye başlamışlardır. Artık koca bir bölüm Suriye sınırında yeni komşumuz onlardır.
Korku dağları tutmuştur! Oysa değil mi ki AKP hükümeti “Kürt sorununu çözeceğim” “çözüyorum” demektedir. İşte Suriye’de bir ucundan çözülmektedir; sevinmesi gerek değil midir? Tersine, Kürt’ün üzerine el-Kaideci Nusra cephesi çetelerini süren AKP hiç hoşnut değildir. Kürt sorununu, Kürt’ün eşitlik taleplerini karşılayarak değil, Kaide çetelerinin zorbalığıyla “çözme” peşinde olduğu açıkça görünmektedir.
AKP’nin “Kürt çözümü”, Kürt’ü haklarıyla birlikte insan varsayan bir “çözüm” değildir. Ona göre Kürt; Türkle, Arapla eşit değildir! Kendisini yönetmeyi becerecek yeteneğe de sahip değildir, hakka da.. Ancak yönetilmeyi, adına kararlar verilmeyi hak etmektedir.. Köle doğmuştur, köle olarak kalacaktır! Irkçı, şoven, milliyetçi, Türkçü gericilik böyledir!
Ama bir de Türk’ün Türklüğüyle gurur duyabilmesi vardır. Bu da olanaklıdır: Kürt’ü ya da bir başka milleti zorla baskı altında tutmayarak, ona kendini dayatmayıp insanca ve eşitçe davranmayı içine sindirebilmek. Herkesin söz hakkını kabullenmek.
Ya AKP gibi, Kürt sorununu zorla, örneğin el Kaide zorbalığıyla çözme tutumu.. Ya eşitlik.. İnsanlık.. Herkesin söz ve kendini yönetme hakkını kabullenme.
Gezi’deki gibi. Ya kendini ve kendi çıkarlarını dayatmak üzere polisle, gazla, bombayla, TOMA’yla saldırmak.. Halkı ve haklarını, sözünü, insanlığını kabullenmemek. Ya da demokratik haklar.. haklarımız...
Kürt’ün düşman belletildiği bu ülkenin bağımsızlığından, demokrasiden yana İzmirli, Eskişehirli, Trakyalı.. Türk ve Boşnak, Çerkes, Gürcü.. olup kendisini Türk hisseden kardeşler sözüm size: Türklüğünüzle gurur duymak, Kürt’ün Kaideci zorbalıkla ezilmesinde olamaz, ama hak ve eşitliği tanımaktadır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa