Tribünlerde sıkıyönetime doğru...
Fotoğraf: Envato
Tribünleri ve taraftarları cendereye sokacak bir senaryo adım adım hayata geçiriliyor.
2012-2013 futbol sezonun son maçlarının oynandığı 19 Mayıs günü Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, gelecek sezondan itibaren stadyumlardan ve üniversitelerden özel güvenliğin çekileceğini ve özel eğitimli polislerin yeniden bu yerlerde göreve başlayacağını açıkladı. Kısa bir süre sonra İçişleri Bakanı Muammer Güler 10 bin koruma memurunun polise yardımcı kuvvet olarak kadroya alınacağını, 6 aylık eğitimden sonra silahlı güç olarak statlarda ve üniversitelerde görevlendirileceğini belirtti.
“Koruculuk” uygulamasını hatırlatan bu kadroların, “stat ve üniversitelerde” istihdam edilmesi “güvenlik” gerekçe gösterilerek açıklanmaya çalışılsa da, başka bir senaryonun varlığı gün geçtikçe kendini hissettiriyor.
30 Mayıs tarihinde bu köşede “Tribünde ve Üniversitede Koruculuk Dönemi” başlıklı yazıda, hükümetin tribünlerin giderek politikleşmesinden rahatsızlık duyduğunu anlatmaya çalışmıştım. Geçen sezonun son haftalarını hatırlayın. Adana’dan İzmir’e Mersin’den İstanbul’a birçok tribünde hükümetin uygulamalarına yönelik tepkiler dile getirildi. Beşiktaş’ın İnönü’deki son maçına, polis tarafından havaya açılan ateş ve biber gazı damga vurdu. Ertesi gün Fenerbahçe taraftarının “biber gazı kimyasal silahtır” pankartına neredeyse bütün taraftarların katıldığı “hükümet istifa” sloganı eşlik etti. Bir gün sonra ise tribünlerin ve üniversitelerin güvenliğinin yeniden emniyete bağlı “silahlı” koruma memurları tarafından sağlanacağı açıklaması geldi. Bir anlamda hükümet önümüzdeki dönemde “çatlak seslerin” çıkması muhtemel yerler olarak tribünler ve üniversiteleri görüyordu. Hükümetin yanılmadığı aynı hafta içinde beklenmedik biçimde ortaya çıktı. Haziran ayı boyunca süren “Gezi direnişi”nin en önemli aktörleri üniversiteli gençlik ve taraftar grupları oldu. “Eğitimsiz”, “suçlu”, “apolitik”, “holigan” gibi sıfatlarla yaftalanan taraftarların merkez medyanın yansıttığının tam aksi refleksleri olduğu milyonlarca kişi tarafından sokakta görüldü. Tribünler çoğu zaman siyasal iktidarlar için “oy deposu” olarak görülse de, muhalif seslerin de güçlü duyulduğu yerlerdir. Daha yeni sezonun futbol maçları başlamadan önce, Haziran sonunda “Gazi koşusunu” seyretmeye giden İstanbul valisi Hüseyin Avni Mutlu ile Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in vatandaşlar tarafından hipodromda protesto edilmesi, futbol maçlarının bu sene hükümet açısından bir kabusa dönüşebileceğinin de habercisiydi.
Akdeniz oyunlarında protestoları engellemek için biletlerin tümünü kendi dağıtan hükümetin en büyük sorunlarından biri de Galatasaray ile Fenerbahçe arasında 11 Ağustos tarihinde oynanacak olan süper kupa oldu. Bakü, Üsküp derken, taraftarların büyük çoğunluğu İstanbul Olimpiyat stadını istemesine rağmen Kayseri’de karar kılındı. Olası protestoların engellenmesi için Mersin’deki bilet uygulamasının benzerinin Kayseri’de de olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Buraya kadar yazılanları bir komplo teorisi gibi okumak mümkündü, ta ki 22 Temmuz tarihli Zaman gazetesinin “Holiganizm Tehlikesi Kapıda” manşetini görüp, altındaki yorumları okuyana kadar. Neymiş, önümüzdeki sezon statlarda “istenmeyen olaylar çıkması muhtemelmiş” çünkü “marjinal bazı gruplar statlarda güvenlik sorunu meydana” getirebilirmiş. Artık ne kadarını yerseniz. Bu jargonu bilmeyen kimse kalmadı sanırım Türkiye’de.
Açık olan tek şey Zaman gazetesi ve hükümet statlarda “silahlı korucuların” bulunmasını meşrulaştırmaya çalışıyor. Seçimlerin yapılacağı bir senede tribünlerdeki olası “çatlak sesler” susturulmaya çalışıyor. Oysa yakın tarihe biraz bakanlar, tribünleri ne Kenan Evren’in, ne Turgut Özal’ın, ne de Mesut Yılmaz’ın susturamadığını görürüler… Unutmadan, Fenerbahçe tribünlerinde büyük bir mücadeleyle açılan “Sandıkta Görüşürüz Mesut Bey” pankartından sonra ANAP diye bir parti siyasal yaşamdan silinmişti, sadece hatırlatayım…
- Rasim Ozan gitti futbol medyası temize mi çıktı? 30 Kasım 2017 00:15
- Fenerbahçeli medyayı deşifre edelim 16 Kasım 2017 00:26
- Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gerisi yalan… 25 Ekim 2017 23:01
- 'Yıldırım Demirören yeter' 05 Ekim 2017 01:21
- Ne etti la bu Aykut Kocaman size? 21 Eylül 2017 01:00
- Aykut Kocaman'a niye saldırıyorlar? 14 Eylül 2017 00:15
- Federasyon, Tribün Mühendisliği: Beleştepe, Göztepe, Konya... 24 Ağustos 2017 00:15
- Terim kovuldu sıra Demirören’de mi? 04 Ağustos 2017 01:01
- Terim ve Demirören'e sonsuz teşekkürler! 20 Temmuz 2017 01:00
- Futbola da adalet lazım 13 Temmuz 2017 00:15
- Arda Turan'a neden kızıyorsunuz ki? 15 Haziran 2017 00:30
- Şampiyonluklara seviniyor musunuz? 01 Haziran 2017 01:00