'Gezi ruhu' korkusu

Futbolda yeni sezon maçlarının başlamasına 3 hafta kala kimileri telaş içinde çırpınıyor, kıvranıyor. Gezi eylemlerinde önemli rol oynayan taraftar gruplarının, direniş ruhunu stadyumlara taşıyacağından endişe duyan hükümet yalakası medya mensupları, buna karşı “önlem alınmalı” çağrısı yapıyorlar. Tabii bunu açık açık değil, holiganizm kavramının arkasına sığınarak dile getiriyorlar. Amaçları, protesto gösterilerini politik kulvardan kriminal kulvara taşımak ve orada boğmak...
Stadyumlara sıçrayacak olası protesto eylemleriyle ilgili olarak çeşitli öngörülerde bulunan bu işgüzar(!) yandaşlar, gündeme taşıdıkları “kaos planı” gibi zırvalık dolu iddialar üzerinden, göstericilerin holigan damgasıyla itibarsızlaştırılması için kolları sıvadılar...
Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, “Gel de kaygı duyma” başlıklı yazısında, başbakanın her biri mizah malzemesi haline gelmiş komplo teorilerini gölgede bırakan bir önseziyle(!) özel harp teknisyenlerinin ve beyaz kuvvetlerin işin içine girerek gösterileri provoke edeceğini belirtmiş. Maçların başlaması ve üniversitelerin açılmasıyla, karanlık güçlerin sevdiği ortamın oluşacağına dikkat çekiyor Dumanlı. Buram buram paranoya kokan, kerameti kendinden menkul savlarla stadyumlarda gerçekleşecek gösterileri mahkum etmenin yollarını arıyor.
Onur, hak, özgürlük düşmanı, kibir ve yalan yuvası iktidardan yana saf tutanlar onurlu insanların başkaldırısından elbette endişelenecekler, korkacaklar. Kaçınılmaz sonlarının yaklaştığını görünce elbette telaşa kapılacaklar... Ve her şey bir yana, iktidarlarını uzatabilmek adına ürettikleri gülünç teorileri son çırpınışları olarak hatırlanacak.
Ama geç kaldılar. Çünkü bir direniş destanı olarak Gezi ruhu, çoktan tüm memlekete yayıldı, tüm duyarlı insanların benliğine sindi bile. “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı boşuna atılmıyor. Tam da bu sloganda dile getirildiği gibi artık her mekandan, her alandan her an yeni direniş tomurcukları fışkırıyor. Yeni sezonda taraftarlar stadyumlarda tezahüratlardan çok bu sloganı haykıracaklar. Taraftarlığın, onlara dayatıldığı gibi kin ve nefret kaynağı olmadığını artık biliyorlar. Omuz omuza onurlarını, özgürlüklerini savunma mücadelesi verdikleri kardeşlerine (farklı takımların taraftar gruplarına) bundan sonra asla düşman gözüyle bakmayacaklar...
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman da Gezi Parkı eylemlerine kitlesel olarak destek veren Çarşı taraftar grubunu eleştiren açıklamalarda bulundu. Çarşı grubunun siyasi bir oluşum olmadığını ve sadece Beşiktaş’ı desteklemesi gerektiğini vurgulayan Orman, Çarşı’nın Gezi Parkı eylemlerine katılarak yanlış yaptığını söyledi.
Tabii ya, yöneticilere göre taraftar grupları sadece kendi takımıyla ilgilenip sadece kendi takımını desteklerse stadyumlar tertemiz olur!..
Ama Gezi Parkı eylemlerinde yer almak için politize olmaya falan gerek yoktu ki. Duyarlı, vicdanlı ve onurlu olmak yeterliydi. Çarşı da hayatın her alanıyla ilgili duyarlılıklara sahip olduğu bilinen bir taraftar grubu. Bu nedenle direnişin içinde yer alması doğal olduğu kadar, kendi duruşları ve tutarlılıkları açısından zorunlu bir tutum.
Bu konuda şimdilik konuşmayan diğer kulüp yöneticilerinin de Fikret Orman’dan farklı düşüncelere sahip olmadıklarından kuşku duyulmaz. Düzenden beslenenlerin düzen karşıtı eylemleri onaylaması beklenemez. Rant odaklı spor anlayışı temsilcilerinin hoşuna gitmez bu tür “sarsıcı” hareketler... Onların da içini, bir şeylerin değişebileceği korkusu kaplar...
Ne var ki hayatın akışı çoktandır değişti...
Şimdi stadyumlarda bambaşka rüzgarlar estirmenin zamanıdır!..