Pes ki pes!

Türk-İş, kamuda yürüttüğü ve 200 bin işçiyi kapsayan sözleşme görüşmelerini, 2013 için yüzde 4+4, 2014 için yüzde 3+3’le bitirdi!
Sözleşmenin kapalı kapılar arkasında sürdürülmesi ve işçilerin bir kez daha haraç mezat satılmasını Türk-İş için vakayi adiyeden görüp bir yana bıraksak bile, Türk-İş ve bağlı sendikalar, sendikal mücadele tarihinde pek görülmemiş bir skandala daha imza attılar. Çünkü Türk-İş’le Hükümet görüşüp, masada görüşme yapıyor görünürken Türk-İş’e bağlı Harb-İş, Tes-iş, Tez Koop-İş, Dok Gemi-İş, Basın-İş sendikalarının sözleşmeyi çoktan imzaladıkları ortaya çıktı. Yani işçiler, son 10 gündür açıkça sözleşme görüşmesi yapılıyormuş gibi aldatılmıştı.
Öte yandan Türk-İş’e bağlı Haber-İş‘in Telekom’da Türk-İş’i bile geride bırakarak yüzde 3+3 ve yüzde 2.75+2.75’e imza attığı da ortaya çıkmış bulunuyor. Böylece Haber-İş merkezindeki yönetimin neden patron tarafından böyle canla başla desteklendiği de ortaya çıktı.
Pes artık yani!
Kamuda Türk-İş ve bağlı sendikalar böyle oyunlar içindeyken  kamu emekçileri alanında durum çok farklı mı?
Değil elbette!
Nitekim hafta başında Kamu-Sen, 1 Ağustos’ta Kamu emekçileri sendikalarıyla Hükümet arasında başlayacak görüşmeler için ilk altı ay için yüzde 10, ikinci altı ay için yüzde 10 maaş artışı talep ettiklerini açıkladı. Ancak bu açıklamadan iki gün sonra Memur-Sen adlı konfederasyon (Ne yazık ki kamu emekçilerinin en büyük konfederasyonu da o!), ihaleyi almak için fiyat kıran bir müteahhit gibi kamu emekçileri için zam talebini yüzde 6+6 olarak açıklayarak daha görüşmeler başlamadan Hükümete, bütçede belirtildiği gibi TİS’i yüzde 3+3’le bağıtlayabileceği mesajını da göndermiş oldu.
Pes ki pes artık!
Üstelik de geçen yıl bir oldu bittiye getirilen TİS’den sonra bu ilk TİS görüşmesinde kamu emekçileri için iş güvencesi, keyfi uygulamalar ve esnek çalışma uygulamalarına dur denilmesi kadar maaşlarda ciddi bir iyileştirme beklentisi de var.
Bu alanda üç konfederasyon içinde en az üyeye sahip olanı olsa da doğru bir mücadele hattı izlediğinde en önemli, hatta gidişatı belirleyecek konfederasyon olan KESK henüz bir talep açıklamış değil. Ancak şu da bir gerçek ki, kamu emekçileri için bu yıl 2013 TİS görüşmeleri son derece önemli olacaktır. Ve şimdiden görünen de konfederasyonların en önemli konularda bile birleşmesi zordur, hatta imkansız görünmektedir. Bu yüzden de sendika farkı, sendikalı sendikasız farkı gözetmeden tüm kamu emekçilerinin ortak talepleri için bir mücadele örgütlenmesi ve konfederasyonların bölünmüşlüğünün fiilen aşılması son derece önemli hale gelmiştir. Özellikle KESK’li kamu emekçilerinin burada son derece önemli rol oynayacağı da açıktır.
Evet sendikal harekette sendikal bürokrasinin eliyle yürütülen ya da THY ve ÇAYKUR grevinde olduğu gibi hükümetin açıkça müdahaleleriyle yapılan grev kırıcılıkları yanı sıra Çelik-İş’in yürüttüğü başarıyla ve büyüyerek süren grevler de vardır.
Ve eğer geçtiğimiz gece TİS imzalanmamışsa bu sabahtan itibaren İzmir’in İZELMAN ve İZENERJİ işçileri greve çıkmış olacaklar ki; son günlerdeki uyarı eylemlerinin de gösterdiği gibi bu grevin işçilerin şanına yakışan bir grev olacağı da anlaşılmaktadır.
Yerel seçimlere altı ay kamışken İzmir’in Büyükşehir Belediyesinin ne akla hizmet işçiyi greve sürüklediğini anlamak için ancak sosyal demokrat bir dünya görüşüne sahip olmak gerekse de yine insan soruyu sormadan edemiyor.
Ne yazık ki emek mücadelesi düşe kalka; içinden ihanetler dışarıdan kesintisiz süren saldırılar altında ilerliyor. İşçiler ayağa kalkıp mücadele ettiklerinde öğrendiklerinden daha çoğunu düşüp, burunları sürtüldüğünde anlıyorlar.
Bu da işçiler yenilgilerinden öz güven kazandıkları gibi, arkadan hançerlediklerinde ya da hükümetler, patronlar tarafından aldatıldıklarında, dostların ve düşmanlarının ayırdına varıyorlar. Yani mücadele “mühimmat” biriktiriyor.
Ülkemizde de emek mücadelesi bu mühimmatı fazlasıyla biriktirmiş bunuyor. Bu yüzden de büyük küçük demeden her gelişme önemli her mücadele kendi içinde ayrıca önem taşımaktadır.