25 Temmuz 2013 17:54

Medya okur-yazarlığı dersini iletişim mezunları vermeli

Medya okur-yazarlığı dersini iletişim mezunları vermeli

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1990’larda öncü yazılar yazarak ilk ve ortaokul düzeyindeki öğrencilere medya okuryazarlığı dersinin zorunlu olması gerektiğine dikkat çekmiştim. Medya okuryazarlığı, bugün pek çok gelişmiş ülkede ve AB düzleminde, medya izleyicisi (tüketicisi) olan çocukları medya mesajlarına karşı güçlü kılmayı hedefleyen bir ders olarak müfredatlara girmiştir. Bu ders, çocukların ve gençlerin kurgulanmış medya mesajlarındaki gizli anlamları, göndermeleri, çözümlemesine yarar. Onlara, çaktırmadan bir şeyler pazarlayan reklamı, propagandayı, çarpıtmayı, yalanı ve yanlılıkları deşifre edecekleri eleştirel bir bakış açısını vermeyi amaçlar. Milli Eğitim Bakanlığının da tanımıyla, medya okuryazarlığı, çocuklarımızın “medyanın kölesi” olmasını engeller.
Biz iletişimciler medya okuryazarlığının bireyi günümüzün enformasyon bombardımanı karşısında güçlü kılan etkisini bildiğimizden, yıllarca bu dersin ilköğretimde zorunlu olması gerektiğini söyledik. Sonunda, AKP iktidarı döneminde seçmeli de olsa medya okuryazarlığı dersi müfredatlara girdi. Ders kitapları hazırlandı, öğretmen ve öğrenci aktivite planları düzenlendi. RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen medya okuryazarlığı dersi projesini ve hazırlanan metinleri ben şahsen önemsiyorum ve çalışmada emeği geçenleri kutluyorum. Bu ders artık ilköğretim 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerine seçmeli olarak sunuluyor ve isteyen öğrenci bu dersi 1 yıl boyunca alabiliyor.
Lakin, her şey burada bitmiyor. Bir de medya okuryazarlığı dersinin öğrenciye layıkıyla verilebilmesi lazım. Bu maalesef olamıyor. Ben, naçizane, bu soruna da yıllardır dikkat çekiyorum ve Milli Eğitim Bakanlığının acil olarak bu konuda adım atması gerektiğini düşünüyorum. Medya okuryazarlığı dersi şu anda hizmet içi eğitim/formasyon programına katılmış okul yöneticileri veya gönüllü öğretmenler tarafından veriliyor. Bu gönüllü öğretmenler, tarihten edebiyata, beden eğitiminden sosyal bilgilere, matematikten fen bilgisine kadar çok çeşitli alanlardan geliyor. Halbuki, medyaya eleştirel bakış, ancak bu işi uzmanlık alanı olarak seçmiş bir iletişimciden öğrenilebilir. Bu nedenle, kanımca MEB, artık medya okuryazarlığı derslerinde öğretmenlik formasyonu almış olan iletişim fakültesi mezunlarını görevlendirmelidir. Böylece, hem iletişim mezunlarına kendi alanlarında öğretmenlik yolu açılabilir, hem de öğrencilerin onların bilgilerinden yararlanmalarına olanak tanınmış olur. Uzmanlık, mesleki profesyonelleşme ve iş bölümü esasları bunu gerektirir. Matematik dersini beden eğitimi öğretmeni veremeyeceğine göre, neden medya dersini din veya fen bilgisi hocası versin, misal… Çocuklarımızın zekasına hakaret.
RTÜK’ün 2012’de gerçekleştirdiği bir “Medya Okuryazarlığı Dersi Araştırması” var. Bu araştırmaya RTÜK’ün web sitesinden erişebilirsiniz. Araştırmanın ikinci bölümü medya okur-yazarlığı dersi veren öğretmenlerle yapılan bir anket çalışmasından oluşuyor. Araştırmaya katılan ve medya okur-yazarlığı dersini veren 77 öğretmenin sırasıyla sosyal bilgiler, Türkçe, matematik, fen bilgisi, İngilizce, tarih, din kültürü ve ahlak bilgisi ile beden eğitimi gibi farklı branşlardan oldukları anlatılıyor. İletişim bilimine ve medyaya eleştirel bakışa ilişkin bir dersin bu kadar farklı ve konuyla alakasız disiplinlerden gelen öğretmenler tarafından veriliyor olması gerçekten yanlış.
Konuyla bir şekilde alakalı gördüğüm bir haber dünkü Evrensel’de yer aldı: BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, iletişim fakültesi mezunlarının yaşadığı sıkıntıya ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e yazılı soru önergesi vermiş. Aydoğan, iletişim fakültelerinden her sene binlerce öğrencinin mezun olduğunu hatırlatarak, “Mevcut ulusal ve yerel medyada gerekli yasal düzenlemelerin olmayışı ya da yetersiz oluşu yüzünden bu fakültelerden mezun olanların çok azı iletişimle ilgili alanlarda çalışmakta büyük bir kısmı ise iş bulamadığı için mağduriyet yaşamaktadır,” demiş. Öte yandan KPSS personel alımında neredeyse hiçbir yerde iletişim mezunu olma şartı aranmadığından bu fakültelerden mezun olanların kamuda çalışma olanağı da bulunmadığına da dikkat çekmiş.
Nursel Aydoğan’ın düşüncelerine katılıyor ve Milli Eğitim Bakanı, aynı zamanda kendisi de bir iletişim profesörü olan hocamız Nabi Avcı’nın medya okuryazarlığı dersini iletişim mezunlarının verebilmesi için gerekli düzenlemeleri yapacağına inanıyorum. Böyle bir düzenleme, çıkış noktası iyi ve ders kitabı çalışmaları da başarılı olan bu dersin hem olması gerektiği gibi verilmesini sağlayacak, hem de mesleğini yapma olanağı bulamayan iletişim fakültesi mezunlarının öğretmen olarak istihdamına imkan tanıyacaktır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa