Bu paketi rüşvetler bile kurtaramaz
Hükümetin, Arınç başta olmak üzere çeşitli sözcülerinin ve basındaki uzantılarının “Demokratikleşmede adım atılamıyor” şikayetleri ve “Barış ve müzakere sürecinin ikinci aşamasına geçildi; Hükümetten adım yok!” eleştirilerine karşı, “Görülmemiş bir demokratikleşme paketi hazırlıyoruz. Görünce herkes ‘Vay be!’ diyecek” denilen “demokratikleşme paketi” nihayet tamamlanmış!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ifadesine göre çalışma bugün Başbakana sunulacak.. Eğer Başbakan da “Evet” derse “paket” ekim ayında Meclise getirilecekmiş!
Her ne kadar “görülmemiş paket”te ne olduğu açıkça söylenmese ve “Eğer Başbakan isterse istediği kadarını açıklar” dense de pakette nelerin olduğu artık biliniyor.
Altı başlık altında toplanan pakette; “Kamuda başörtüsünün serbest bırakılması”, “Cemevlerine vakıf statüsü için İmar Yasası’nda değişiklik yapılması”, “Partilere devlet hazinesinden para verilmesinin yeniden düzenlenmesi”, “Seçimlerde ‘dar bölge seçim sistemine’ geçilmesi’, “Ana dilinde kamu hizmeti verilmesi”,… gibi konular olduğu belirtiliyor.
Açıklamada ayrıntı yok. Ancak AKP hükümetinin bugüne kadar benzer “demokratikleşme” hamlelerinde olduğu gibi, her eleştiriye, “Paket hazırlanıyor her derde deva var içinde” denilerek oyalama yapılırken, bir demokrasi mücadelesinin birkaç talebi iyice anlamsızlaştırılarak pakete konduktan sonra kendi amaçlarını gerçekleştirmeyi amaçlayan düzenlemeler paketin esasını oluşturmaktadır. Önceki paketleri de biçimlendiren bu rüşvetçi, halkı ve demokrasi güçlerini aldatmayı amaçlayan zihniyet bu pakete de yön vermiş!
Pakette amaç, Arınç’ın önceki günkü açıklamalarında da vurgu yaptığı gibi, barış ve müzakere sürecinin ihtiyaçlarına yanıt vermek. Ancak paket, Türkiye’nin demokrasi güçlerinin; Kürtlerin statükosunu belirlemekten seçim sistemine, Siyasi Partiler Yasası’ndan Terörle Mücadele Yasası’na, Toplu Gösteri ve Yürüyüşler Yasası’ndan Basın ve İfade Özgürlüğü Yasası’na, Ana dilinde eğitim hakkından, işçilerin emekçilerin örgütlenme mücadelesinin önündeki engellerin kaldırılmasına, seçim barajının kaldırılmasından inanç özgürlüğü ve gerçek bir laisizme,… kadar geniş bir yelpaze tutan talepleri; “Ana dilinde kamu hizmeti” ve “Cemevlerine vakıf statüsü tanınması”na indirgemiş. Bir de bunlara BDP’ye seçimde aldığı yüzde 6.7 oy karşılığı yaklaşık 8 milyon TL’lik “Hazine yardımı” eklenerek (Ki, bu açıkça rüşvettir) AKP hükümetinin demokrasi anlayışı pakete açıkça yansıtılmıştır.
Kısacası bu paket, “Dağ fare doğurdu!” denecek kadar anlamlı bir paket olmadığı gibi “Dağ fare bile doğurmadı” demek bile paketin ne kadar boş olduğunu açıklamaya yetmez.
Aslında bu paket halkla, demokrasi güçleriyle, Kürtlerle, Alevilerle, kadınlarla dalga geçmek için hazırlanmış gibidir!
Dahası bu pakette “Dar bölge seçim sistemi” ve “Kamuda türbanın serbest bırakılması” gibi AKP’nin daha az oyla daha çok vekil çıkarmasına yarayacak bir seçim sistemi ile AKP tabanını hoşnut edecek bir “türban düzenlemesi” de vardır. Zaten biraz içeriğine girildiğinde aslında paketin esasının da bu iki madde olduğu diğerlerinin bu maddelere meşruiyet kazandırmak üzere dolgu maddesi yapıldığını söylemek bile bir abartı olmaz.
Peki Başbakan Erdoğan bu pakete demokrasi güçlerinin kimi esasa ilişkin talepleriyle ilgili düzenlemeler ekleyebilir mi?
Bu soruya “Evet!” demek için hiçbir veri yoktur ama “Hayır!” demek için sayısız neden vardır.
Ne var ki, hükümet böyle istedi diye Meclisten bu paket böyle çıkar demek de doğru değil. Eğer demokrasi güçleri kendi güçlerini ortaya koyarak taleplerinde ısrar ederlerse, ekimde gündem gerçek bir demokratikleşme mücadelesine dönüşebilir. Dönüşmesi de gerekir!
EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’
Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.
Evrensel'i Takip Et