Çok yönlü sinemacılarımız
Fotoğraf: Envato
Yeşilçam dünyası’nın renkliliği kadar Yeşilçamlıların dünyası da çok renkli, çok yönlüydü. On parmağında on marifet vardı birçoğunun. Örneğin Yeşilçam’ın kralı Ayhan Işık, ressamdır, ‘çirkin kral’ Yılmaz Güney, Fikret Hakan, Cüneyt Arkın edebiyatçı, Sadri Alışık ressam-edebiyatçı, Hulki Saner, Muzaffer Tema, Sami Hazinses, Ülkü Erakalın müzisyen, Bülent Oran mizah yazarı, Süleyman Turan çizgi-romancıdır.
YAKIŞIKLI JÖN BÜLENT ORAN
Popüler Yeşilçam filmlerinin senaryo rekortmeni Bülent Oran, aynı zamanda 50’li, 60’lı yılların yakışıklı jönlerindendi. Lisedeyken bisiklet almak istiyordur, bunun için para kazanması gerekiyordur. Komşuları “Şaka dergisinde işçi arıyorlar istersen tatilde orada çalış” der ve bir mektup yazarak derginin sahibine gönderir Bülent Oran’ı. Cağaloğlu’nda ikinci katta, sıvaları dökülmüş, sarı badanalı bir yerdir. Mektubu verir. “Ah evladım, dün birini aldık işe” diyen adama “Ben de yazı yazayım öyleyse der. Devamını şöyle anlatır Bülent Oran; “O kadar kibardı ki ‘sen kim oluyorsun, yazı yazacaksın’ demedi. Aksine aynı kibarlıkla ‘yazı yazmak kolay bir iş değil, ayrıca mizah yazısı daha da zordur’ dedi. ‘Olsun’ dedim ben de. Bir mizah öyküsü yazdım götürdüm. Aradan 3-4 gün geçtikten sonra tekrar gittim. Beni kapıda görünce hemen ayağa kalktı. Yazıyı çok beğenmiş, ‘sen mizahta çok şeyler yapabilirsin’ dedi. İlk mizah öyküm ‘Radyo Tamircileri’ Şaka dergisinde basıldı böylece. Sonra Kahkaha dergisine öyküler yazmaya başladım. Bir gün Cağaloğlu Yokuşu’ndan iniyorum, birbirine çok benzeyen iki genç, ‘‘Biz bir dergi çıkartacağız, bize yazar mısınız?”. Bunlar Turhan ve İlhan Selçuk’tu, Kırkbirbuçuk’u çıkartıyorlardı. Onlara öyküler yazmaya başladım. Ardından Akbaba’da, Ertem Eğilmez ve Refik Erduran’ın çıkardığı Tef’de, yine Turhan Selçuk’la İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş’da öykü ve romanlar yazıyordum. Politikayla ilgim yoktu fakat gençliğin verdiği bir kabadayılıkla, mizah olsun diye politikacılara bulaşmak istiyordum. Dolmuş dergisinde ‘Eşşeklikten eşşekliğe’ diye bir roman yazıyordum. Olay Nuh’un gemisinde geçiyor, hayvanların isyanı var. Bir sabah fabrikaya gittim, iki sivil polis beni bekliyor. Beni alıp savcılığa götürdüler. Benden yaşça büyük olan fakat iyi ahbap olduğum, çok sevdiğim Esat Adil Bey vardı, onu çağırttık. Savcılıkta ‘Bülent Oran benim çok sevdiğim, yakın bir arkadaşım. Hayvanlara meraklı bir insandır. Her yazar da meraklı olduğu alanda yazar. Bu romandaki hayvanları Sayın Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a ve milletvekillerine benzetmek fikri sizden çıkmıştır. Eğer bunda ısrar ederseniz size, karşı dava açarım’ dedi ve biz kurtulduk.”
Çocukluğundan beri ilgi duyduğu sinemaya, 1947 yılında Şadan Kamil’in yönettiği ‘Gençlik Günahı’ filminde başrol oynayarak başlayan Orhon Murat Arıburnu, babasının görevinden dolayı, Anadolu’nun birçok şehrini dolaşır çocukluk yıllarında. İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine okulunu da yarım bırakıp askere gitmek zorunda kalır. Askerlik dönüşü edebiyat fakültesine kaydolur. Öğretmenlik, belediyede memurluk, Tasvir-i Efkâr gazetesinde muhabirlik yapar. İlk şiirlerini, şiirler de yazan ve “kültürlü bir kadındır” dediği annesi Nesibe hanıma okur. İlk şiirleri 1936 yılında Edebiyat dergisinde yayınlanır. Bu dönem yazdığı şiirlerini 1940 yılında Kovan adını verdiği kitabında toplar. 1947 yılında, Türkiye’de (belki de dünyada) ilk kez “resimlendirilmiş şiir sergisi” açar.
AYHAN IŞIYAN’DAN AYHAN IŞIK’A
Ayhan Işık’ın, Ayhan Işıyan olarak öyküsü 1926 yılının Mayıs ayında, İzmir’de başlar. Yoksul bir çocukluk yaşar. Babasını kaybettiğinde altı yaşındadır. Aile İstanbul’a göçer. Küçük yaşlarda bir kunduracının yanında çırak olarak çalışmaya. Paşabahçe Cam Fabrikası’na girer, işçi olarak. Darphanede lastik mühür yapmaya başlar. O günlerde Güzel Sanatlar Akademisi’nin resim bölümüne de kayıt yaptırır. Artık “Ressam Ayhan Işıyan”dır. 1.80 boyunda, ela gözlü, yakışıklı bir gençtir. Türkiye yayınevinde çalışırken, Atlas Film’in sahibi Murat Köseoğlu, Ayhan Işıyan’a artist olmasını teklif eder.
Yine o günlerde tanıdığı Yıldız dergisinin yazı işleri müdürü Sezai Solelli’nin ısrarı ve teşvikiyle, derginin açtığı yarışmaya katılır ve birinci seçilir. İlk filmi “Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan”da Gülistan Güzey, Orhon M. Arıburnu ve Ayla Karaca ile oynar. Hayatı da soyadı da değişmiştir artık Ayhan Işık’ın.
SAHNE RESİM DEKOR DERKEN SİNEMAYA
Tiyatroda oyunculuğa başladığı, sahneye çıktığı günlerde Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne de kayıt yaptırır Sadri Alışık. Sahne, resim derken sinemaya da adım atar. Sonraki yıllarda şiir ve müzik de eklenir uğraşlarına. Yetmişli yıllarda birçok sinemacı gibi Sadri Alışık da gazinolarda sahneye çıkar. Oyunculuğunu televizyon dizilerinde sürdürür. Sinema dışında şiirler yazar, resimler yapar. “Merhaba İstanbul’um” şiiri, Avni Anıl tarafından bestelenir. Şarkıyı İnci Çayırlı okur.
- Düşen yapraklar (1) 27 Mart 2024 04:15
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2) 13 Mart 2024 04:20
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (1) 06 Mart 2024 04:15
- Bilal İnci: Zalim, gaddar, acımasız kötü adam 28 Şubat 2024 04:20
- Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi: İsmail Dümbüllü 21 Şubat 2024 04:00
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (3) 14 Şubat 2024 04:15
- Atatürk, “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” filmi ve Münir Hayri Egeli (2) 09 Şubat 2024 04:20
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (1) 04 Şubat 2024 04:35
- Jönlükten kötü adamlığa bir sinema sevdalısı: Hüseyin Peyda 28 Ocak 2024 04:33
- Şerafettin Kaya: Ben İyi Biri Olmadan Önce 21 Ocak 2024 05:10
- Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’ 14 Ocak 2024 04:43
- Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz 07 Ocak 2024 04:04