29 Temmuz 2013

İnsanları sev ama komşunu ihbar et

Ayıptır söylemesi, ama ben bir türlü AKP’lilerin Başbakanının nereli olduğunu çözemedim. Kah Rizeli oluyor, kah Kasımpaşalı. Davranışlarına bakarsak, zaman zaman Rizeli oluyor. Karadeniz insanının inatçılığını göstererek. Şanlı Gezi direnişinin ilk günlerinde az mı inat etmişti, bir sürü direnişçinin türbanlı bir kızı dövdüğünü, hatta üzerine çişlerini yaptıklarını. Evet, inatla bu uyduruk, yalan olaya sahip çıkmıştı… Sık sık da Kasımpaşalı olduğunu gösteriyordu, alanlarda falan konuşurken. Kasımpaşalılar kabadayı olurlar, o da kabadayılığını eserek, gürleyerek gösteriyordu. Bu satırları yazarken, birden aklıma sevgili Yılmaz Güney’in “Kasımpaşalı Recep” filmi geldi. Belki de AKP’lilerin Başbakanı, bu filmden esinlenerek kendisinin Kasımpaşalı sanılmasını istiyordu. Bakın, Şarkıcı Muazzez Ersoy bir zamanlar, Recep Bey için, “O Kasımpaşa’nın aslanı, ben gülüyüm,” demiş. “Aslan ve Gül”! Neyse ben gülmeyeyim.
Evet, Recep Bey, Türkiye sınırları içinde tam bir aslan, tam bir Kasımpaşalıydı. Herkese gürlüyor, herkese kükrüyor, herkese ağzına geleni söylüyordu. İnatla da bunu sürdürüyordu, yani “Rizelimtrak Kasımpaşalı”. Yabancı ülkelerin önde gelenleri de bundan nasibini alıyordu. Aman efendim, neler söylüyordu neler. Anımsarsınız, ilk olarak “One minute”la başlamıştı bu kahramanlık, bu kabadayılık. Sonra sırasıyla Kaddafiler, Mübarekler, Esat’lar falan… Neyse…
Geçtiğimiz günlerde, Kastamonu Hava Alanı’nın açılışında Recep Bey insanları sevmekten sözetmişti. Şöyle diyordu: “Birbirimizle uğraşmayalım. Birbirimizi Allah için seveceğiz. İnsanoğlu makam, parası pulu için sevilmez. 36 etnik unsur, hepsiyle biz beraberiz, kardeşiz. Olaya böyle bakacağız. Böyle bakarsak kimse bizi parçalayamaz. Biz birbirimizle uğraşırsak düşman olanlara hizmet ederiz.” (Milliyet, 20.7.2013) Olağan, yasalara uygun protesto haklarını kullanan Gezi direnişçilerine söylediklerini bilmeyen biri, “Vay be,” der, “Adam insanları nasıl da seviyor.”                     
Böylesine insan sevgisi olan Recep Bey, yine aynı konuşmasında, protesto için, tencere-tava çalanlar üzerine şöyle diyor: “Tencere tava kullanmak, mutfakta kullanmak değil ha, suçtur. Komşuyu rahatsız etmek suçtur. Ben değil, yasalar söylüyor. Tencere tavacıları çekinmeden sizler yargıya taşıyacaksınız. Herşeyi devletten beklemeyin. Müracaatınızı yapacaksınız, yargıya bildireceksiniz, herkes haddini bilsin. Çevre kirliliği sadece çöpü dışarıda bırakmak değildir. Ses kirliliği, görüntü kirliliği çevreye tehdittir.” (Age)
Yaaa, işte böyle. Hem insanları seveceksin, hem de komşunu mahkemeye vereceksin en olağan hakkını kullandığı için. Komşuyu rahatsız etmek suçmuş. Ses kirliliği, görüntü kirliliği de çevreye tehditmiş. Recep Bey şöyle bir çevresine baksa, ama gören gözlerle, duyan kulaklarla baksa.
Alevilerin evleri işaretlenir, evlere gaz bombası atılır, insanlara mermi sıkılır, bir kodaman geçiyor diye sokaklar kapatılır, insanlar tedirgin edilir, işlerine gidemezler ve niceleri…
Evet, insanları sev, ama acilen komşunu ihbar et. Her şey devletten beklenmez. Devlet, iktidarın destancıları tüm tencere–tava çalanları biber gazıyla, TOMA’ların kimyasal sularıyla nasıl halletsin, di mi efendim.
Neyse, yazımı günümüzün güzel sözleriyle bitireyim. Bir iktidar gazetecisi, “Herkesin bir aydınlanma dönemi vardır. Bugün Erdoğan için ölmek gerekirse, ben ölürüm.” Bir popçu da şöyle diyor: “Tüm yollar önce Allah’a, sonra Başbakana çıkar.” Bir dizi film oyuncusu da şunları söylüyor: “Bir insanı sevmek döneklikse, ben Başbakanımı seviyorum. Kişileri sevmek emek ister.” (Sözcü, 19 ve 23.7.2013)


YAĞMA SOFRASI (3)

Bir gazete haberi: “Başbakan R.T.Erdoğan, son padişah Vahdettin’in köşküne göz dikti. İstanbul Boğazı’na en hakim noktalardan Çengelköy’de 60 dönümlük koru içinde yer alan Vahdettin Köşkü ile onun yanındaki diğer üç köşk ‘devlet konuk evi’ olarak yeniden yapılıyor. Erdoğan İstanbul’a geldiğinde hem çalışmalarını buradan yürütecek, hem de yabancı konuklarını ağırlayacak. Köşkler için Çengelköy’de sahil trafiği yeniden planlanırken Bakanlar Kurulu da köşklerden Boğaziçi Köprüsü’ne kadar olan bölgede 4 bin metre karelik arazi için ‘acele kamulaştırma’ kararı çıkardı.” (Cumhuriyet, 21.7.2013) 

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et