Osman geliyor
Fotoğraf: Envato
Osman.
Lakabı, Bürokrat.
Çocukluğundan beri kravat taktığı için almıştı bu ön ismi. Sonradan kamu kuruluşuna memur olarak girince lakabı tescillendi.
Geçenlerde görgüsünü ve bilgisini arttırsın diye Bürokratı Avrupa’ya yollamışlar. Hedef Hollanda. Oradan otobüsle Fransa ve İspanya. Sonra İstanbul.
Soruyorum.
- Osman. Yediğin, içtiğin senin olsun. Bari gördüklerini anlat.
- Valla domuz eti korkusuyla ottan başka bir şey yiyemedik. Gördüklerimiz de bize ders oldu. Amsterdam tam bir köy. Sözde dünyanın en zengin 10 ülkesinden biri. Yolları daracık. Evler eski, çoğu tuğladan. Bir sıva bile yapamamışlar. Yol olmadığından millet kanallarda kürek çekiyor. Bizim 17. Yüzyılın Haliç’i gibi. Millette araba alacak para yok. Koca koca kadınlar, adamlar bile bisiklete binmek zorunda. Adamlar bizden üç yüz yıl geri. Şehrin en rantlı yerinde ağaçlık bir alan. Her ağacın altında sevişen çiftler. Hadi bize ne, adamların dini müsait, ama şehirde yol yokken koca arazi atıl bırakılır mı? Tinerci gibi adamlar parkı mesken tutmuş.”
- Peki Fransa?
- Orayı hiç sorma. Evler, binalar daha da eski. Koca meydanları taş heykellere bırakmışlar, insanlara yer yok. Şehrin batısına doğru biraz yatırım yapmışlar, gökdelenleri dikmişler ama devede kulak. Şehrin göbeğinde demirden bir yığın. Upuzun bir yeşillik. İnsana ot mu lazım, et mi? Karanlık dar sokaklar. Evler bizim eski Tarlabaşı gibi. Birinde her kimse Van Gok kalmış. Rehberimiz ünlü ressam olduğunu söyledi. Paslanmış boyalı meyhaneye yazarlar, çizerler gelirmiş. Adamlar puta tapar gibi eski evlere tapıyor sanki. Bak bizim Taksim’e. Nasıl pırıl pırıl. Daha da pırıl pırıl olacak inşaallah. Ama haklarını yemeyeyim. Yollara bat-çık yapmayı akıl etmişler. Akıl etmemiş, Ankara’dan görmüşlerdir.
“Peki ya İspanya?” dememe fırsat bırakmadan gözlerini tavana dikip, derin bir nefes aldıktan sonra davudi bir sesle fısıldadı.
- Ah İstanbul. Git bak İstanbul tepelerine uzaktan. Her birinin üstünde tepe kadar uzun binalar. Zenginlik. Işıl ışıl. Tıpkı Dubai gibi.
Osman tavana bakarken yanından sıvışıyorum. İçimden bir ses haykırıyor. Diren Gezi, diren Çanakkale. Diren Kaz Dağları. Diren Düztepe. Osman geliyor.
- Tan ile Bulu 23 Ocak 2025 04:33
- İkinci çocuk 16 Ocak 2025 04:36
- Pislik 09 Ocak 2025 04:40
- Benim adamımdan hoca 02 Ocak 2025 04:35
- Ne çabuk unutuyoruz 26 Aralık 2024 06:30
- Yeter ulan 19 Aralık 2024 04:45
- Esaaad 12 Aralık 2024 05:18
- Zekai Çıngıllıoğlu 05 Aralık 2024 04:49
- Niye dövüyoruz? 28 Kasım 2024 04:37
- Kanal İstanbul 21 Kasım 2024 04:54
- Ormanlarımız için direneceğiz 14 Kasım 2024 04:31
- Zııt Erenköy 07 Kasım 2024 04:22