Korkudan trajikomiğe
Direniş ruhunun statlara yansımasını engellemek için ne yapacaklarını şaşırdılar. Küfürlü tezahüratların yanında siyasi ve ideolojik içerik taşıyan tezahüratları da yasaklıyorlar. Hoş, küfürlü tezahürat yasağını pek takan yok. Yasağa karşın küfür stadyumlardan hiç eksik olmadı. Siyasi ve ideolojik tezahüratların önünü alabilmek üzere bakalım ne tür önlemleri(!) devreye sokacaklar.
Despot bir iktidarın, ‘şiddet-protesto’ döngüsünde giderek acizleşmesinin tipik bir örneğini yaşıyoruz. Baskı ve şiddet uyguladıkça gördüğü tepki büyüyor. Gördüğü tepki büyüdükçe ise baskının ve şiddetin dozunu yükseltmek zorunda kalıyor. Tam bir açmaz içinde çırpınıyorlar. Zulüm yaratmaktan ve zulmü yaygınlaştırmaktan başka hiçbir işe yaramayan nafile çırpınışlar bunlar...
Bundan sonra spor alanlarında belli ki, yasak, baskı, şiddet ile zeka ve zekanın en rafine ürünü mizah karşı karşıya gelecek... Dünyadaki hiçbir güç, mizahın üstesinden gelemedi. Bunlar mı gelecek?.. Kıt düşünce, sığ bakış açısı mizahla boy ölçüşebilir mi?..
Mizahın eşsiz yaratıcı gücü, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da zorbaları teşhir etmekle, alay konusu yapmakla kalmayacak, her türlü baskıyı, yasağı aşmanın yolunu da mutlaka bulacaktır. Üstelik de karşısında kendisine sonsuz malzeme verme potansiyeline sahip zevat varken bunu çok daha kolaylıkla başaracaktır.
Söz gelimi, dibine kadar siyasi ya da ideolojik anlam taşıyan ama aynı zamanda hiç de öyle değilmiş gibi yorumlanabilecek sloganlar, tezahüratlar üretmek çok mu zor?.. Mesela taraftarlar, direnişin sembollerinden biri haline gelen, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganını takımlarını desteklemek için de atamazlar mı?.. Özellikle de sezonun ilk haftalarında!.. Bir futbol takımının yılmadan, usanmadan mücadelesini sürdürmesini isteyen, motivasyon arttırıcı bir slogan, siyasi-ideolojik içerik taşıdığı gerekçesiyle yasaklanabilir mi?.. Böyle bir yasaklama, -mizah malzemesi olmak dışında- ülkemizde ve dünyada ne tür yankılar oluşturur acaba?.. Yani bu slogan yüzünden hakim karşısına çıkarılan bir taraftar, “Bu sloganı takımımı desteklemek adına attım” derse, yine de cezalandırılacak mı?..
Yeni futbol sezonunun başlamasına az bir süre kala, korku filminin trajikomiğe dönüşeceğinin işaretleri çoğalıyor.
Bu arada yöneticiler de birer birer saflarını netleştiriyorlar. Geçtiğimiz hafta Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, Gezi Parkı direnişinde yer aldığı için taraftar grubu Çarşı’yı eleştirmişti. Bu hafta ise Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, başbakan Tayyip Erdoğan’a yönelik övgü ve hayranlık dolu açıklamalarıyla dikkat çekti.
Sınıfsal konumları, rantsal çıkarları ve beklentileri gereği yöneticilerin bu tür açıklamalarda bulunması şaşırtıcı değil. Onlar elbette iktidara yaranma doğrultusunda çaba gösterip işlerini yürütmeye çalışacaklar. Ama gelişmelere vicdani ve demokratik değerler açısından bakıldığında en azından vahşete destek vermeyip sessiz kalmaları beklenebilirdi. Demek ki, bu kadar uzaklar insanlıktan...
Taraftarlar da yöneticilerin bu tutumlarını göz önüne alarak duruşlarını ve takımlarına ne şekilde destek vereceklerini belirleyebilirler. Dayanışmayı bozacak türde saplantılı, hastalıklı taraftarlık anlayışının, iktidarın işine yarayacağını asla unutmamak lazım.
Yönetici takımının, her zaman iktidar (güç) sahiplerinin yanında yer aldığını, tek dertlerinin başarı üzerinden rant elde etmek olduğunu, insani, demokratik değerler, temel haklar ve özgürlükler konusunda zerrece duyarlılık taşımadıklarını gösterdikleri için aslında Fikret Orman ve İbrahim Hacıosmanoğlu’na teşekkür etmek gerekiyor!.. Foyalar bundan daha açık şekilde ortaya çıkarılamazdı...
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!
Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.
Evrensel'i Takip Et