Rojava ve istikrar

Rojavadaki gelişmeler Türkiye’nin de iç gündemini oldukça meşgul etmeye devam ediyor. Bunun sebebi de Suriye ile olan çok uzun bir sınırımızın yanında orada yaşayan Kürtlerin geleceklerinin burada yaşayan kardeşleri üzerinde yaratacağı etki ve olası gelişmeler.
Bilindiği gibi Türkiye, Suriye’de yaşanan iç çatışmalarda daha ilk başta müdahil bir taraf gibi davranmaya başlamış ve Esad’ın gitmesi için muhalif gruplarla toplantılar düzenlemiş ve lojistik desteğini esirgememiştir. Bu açık tavır alma Suriye’de değişik muhalif grupların üremesine neden olduğu gibi bazı grupların kontrol edilemez duruma gelmesine de sebep olmuştur. Bugün Suriye’de el Nusra ve el Kaide denen gruplar biraz da bu lojistik desteğin ve moral desteğinin etkisiyle Suriye’nin çeşitli bölgelerinde etkinlik alanları oluşturma çalışmalarına hız vermiş, özellikle de Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bölgeleri de bu alanlara dahil etmeye veya Kürtlerin güç olmalarını engellemeye yönelik faaliyetlerin içerisine girmiştir.
PYD’nin denetimindeki Resul Ayn da ve yakınındaki köy ve beldelerde yaşanan çatışmalarda zaman zaman bu el Nusra çetelerinin kurşunları sınır ilçemiz Ceylanpınar’da sivil yurttaşlarımızın ölümüne neden olmaktadır.
Resul Ayn da on beş gündür süren çatışmalarda etkinlik sağlamayan bu çeteler bu kez Halep’in Sefire ilçesine bağlı Tel Hasıl ve Tel Aran köylerini ablukaya alarak yoğun ateş altına almış ve atılan roketlerle çok sayıda sivil Kürdün ölümüne sebep olmuştur. Kuşkusuz burada amaç bir Kürt-Arap çatışması yaratarak Suriye’nin kuzeyinde yaşayan Kürtlerin, kendi bölgelerinde özerk yönetimlerini kurmalarına engel olmaktır. Zira adını verdiğimiz köyler ve daha birçoklarında Kürtlerin yanında Araplar da yaşamaktadır. Bu Araplar, Şam ve Halep’te yaşanan çatışmalardan kaçarak güvenli gördükleri bu Kürt köylerine gelerek sığınmışlardır. İşte el Nusra’nın temel amacı bu abluka ve çatışma gerginliğiyle Kürtlerle Arapları birbirine kırdırarak güç kazanmalarıdır. Bilindiği gibi Suriye’de oluşan muhalif grubların en büyüğü olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) içinde de çatlaklar oluşmuş ve irili ufaklı gruplar ele geçirdikleri yerleşim yerlerinde özerk yönetimler kurarak sözde emirlikler oluşturmuşlardır.
PYD Başkanı Salih Müslim’in Türkiye’ye gelerek yetkililerle görüşmesinin ardından Suriye’de yaşanan gelişmeler, el Nusra ve el Kaide’nin Müslim’in gelişinden rahatsız olduğu bu nedenle saldırılarını bir Arap-Kürt çatışması yaratabilecek alanlara kaydırdığını göstermektedir. Keza Qamişlo’da PYD Dışişleri Yetkilisi ve Eski Başkan İsa Huso’nun bombalı saldırıyla öldürülmesi ve Haseki’deki  yol kontrol noktasına yapılan saldırıda, hala oralarda belli oranda bulunan Esad’a bağlı güçlerin işi olabileceği görüntüsünü vererek PYD’yi bu güçlerle de karşı karşıya getirmektir.
Salih Müslim’in Türkiye’ye gelmesinden sonra hükümet yetkililerinin yaptığı açıklamalar göz önüne alındığında Türkiye’nin Suriye’de yaşayan Kürtlerin özerk bir yönetim (geçici) kurmalarından ve gelecekte tüm haklarının verilmesinden yana olduğunu beyan etmiştir. Müslim’in ardından Türkiye’ye gelen Irak Federal Kürdistan Başbakanı Nêçirvan Barzani’yle yapılan görüşme sonunda da Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “Aynı düşünceleri ve kaygıları taşıyoruz” demeci de Türkiye’nin Suriye’de yaşayan Kürtlerle ilgili makul ve hamiyane bir seviyeye geldiğinin işaretidir.
Kuşkusuz barış ve müzakere sürecinin devam ettiği bu zamanda Rojava’da yaşananlar çok önemlidir ve süreçle direk ilgilidir. Türkiye’nin hem kendi sınırlarını güvence altına almak, hem Suriye’de en kısa zamanda akan kanın durmasına katkıda bulunmak için Rojava’da kardeşlerim dediği Kürtlerle daha sıkı iş birliğine gitmek ve el Nusra ile el Kaide gibi radikal İslamcı gruplara dur demesi gerekir.
Bu hem Türkiye’nin hem Rojava Kürtleri ile Suriye’de yaşayan diğer halkların da yararına olacağı gibi  bölgenin istikrarına da hizmet edecektir.