4 Ağustos 2013

Rojava'da devrim ve karşı-devrim

Rojava’da Kürtler bir yıl önce yönetimi ele geçirdiklerinde buna düşmanca bakanlar da oldu, şüpheyle yaklaşanlar da. Ancak Suriye’deki savaşa rağmen Rojava halkı aradan geçen bir yılda birçok zorluğun üstesinden geldi. Sadece Kürtlerin değil, orada yaşayan bütün halkların katılımıyla halk meclisleri kuruldu. Halkın bütün yaşamsal ihtiyaçları bu meclisler üzerinden sağlandı. Suriye’de Kürtler, Esad rejimi ve ÖSO’cu-el Kaideci güçler arasındaki savaşta taraf olmama politikası izledi. Bu politika sayesinde Rojava, savaştan kaçanların sığındığı bir yer haline geldi. İşte tam da PYD Lideri Salih Müslim’in demokratik kazanımları kalıcılaştırmak için geçici bir hükümet, anayasa ve meclis oluşturacaklarını açıklamasından sonra Rojava, yeni bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya kaldı. Önce Türkiye’den bu girişimi bir ‘tehdit’ olarak gören açıklama geldi. Ardından da ABD, ‘kaygılıyız’ dedi. Sonra Suriye’de birbiriyle çatışan el Kaide ve ÖSO’ya bağlı gruplar, Rojava’da Kürtlere karşı birlikte savaşmaya başladı.
Rojava’daki gelişmelerin kaçınılmaz bir şekilde ülkede Kürt sorununun çözümü için Öcalan’la başlatılan görüşme sürecine yansımaları olduğunu/olacağını herkes kabul ediyor. Bu nedenle PYD’nin gücünü kırmak için el Kaidecileri desteklemekten Barzani’yi devreye sokmaya kadar her yolu deneyen Türkiye, sonunda PYD Lideri Salih Müslim’i muhatap almak zorunda kaldı. Müslim, yapılan görüşmelerde Türkiye’nin kendilerine el Kaide çetelerine verilen desteği kesme, sınır kapılarını açma ve geçici yönetimlerini tanıma sözünü verdiğini söyledi. Şimdilik el Kaideyi bir kenara bırakalım. Dışişleri yetkililerinin Müslim ile görüşme yaptıkları günlerde Türkiye’nin resmi olarak desteğini sürdürdüğü ve ABD Senatosu’nun silah yardımına onay verdiği ÖSO’ya bağlı 70 komutan Antep’te toplanmıştı. Bu toplantıda konuşan ÖSO komutanlarından Tevfik Şehabettin, Suriye’nin bir karış toprağından vazgeçmeyeceklerini; Halep Askeri Konsey Başkanı Albay Abdulcabbar el-Akidi de, rejimin Şebbihaları (Esad’ın özel birlikleri) olarak tanımladığı PYD’yi ezeceklerini söylüyordu. Fatih Sultan Mehmet Tugay Komutanı Mahmut Süleyman ise, “Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kuramazlar. İnşallah gelecek haftalarda güzel şeyler duyacaksınız” diyordu. Sonra ne oldu biliyoruz; kadın, çocuk demeden sivil Kürtler katledilmeye başlandı. Ardından Halep Komutanı el Akidi’nin Antep toplantısından sonra Halep’te Arap aşiretleri toplayarak PYD’nin ‘kökünü kurutmak’ için askeri seferberlik emri verdiği haberleri geldi. Halk Savunma Güçleri (YPG) ile baş edemeyeceklerini gören ÖSO-el Kaide çeteleri, şimdi de savaşı bir Arap-Kürt savağı haline getirmeye çalışıyor. Bunun için sivillere vahşice saldırıyor.
“Bir karış toprağı vermeyiz”, “kökünü kurutacağız” açıklamaları size bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu? Türkiye’nin verdiği sözlerin üzerinden daha bir hafta bile geçmemişken Müslim, Taraf gazetesinden Amberin Zaman’la yaptığı röportajda kendilerine Antep’in Karkamış Sınır Kapısından el Kaide çetelerine silah ve mühimmat gittiği bilgisinin geldiğini söylüyor. Bu kadar da değil. Sınır kapılarını açma sözü veren Türkiye, sivil Kürtler katledilirken ilaç ve gıda taşıyan 12 TIR’ı günlerce bekletiyor. Müslim’le görüşen Türkiye, Rojava’ya destek eylemlerini yasaklıyor; eylemlere katılanlara yabancısı olmadığımız müdahaleler yapılıyor.
Suriye’de Türkiye-Katar-S.Arabistan güdümlü muhalefet daha en baştan Kürtlere hep düşmanca bir yaklaşım içinde oldu. Bugün bu muhalefetin askeri birlikleri Esad rejimi karşısında giderek güç kaybetmeye başlayınca, Rojava devrimini boğarak kendilerine bir çıkış arıyorlar. Esad’ın Lübnan-Ürdün sınırında yenilgiye uğrattığı bu çeteler, hem savaşta tarafsız kalan Kürtlerin gücünü kırarak Rojava halkını kendilerine desteğe zorlamaya, hem de Rojava’da kendilerine yeni yaşam alanları yaratmaya çalışıyorlar. Ne de olsa Rojava sınırının öte tarafında boylu boyunca kendilerine destek veren Türkiye var. Hem Rojava’da Kürtlerin özerkliğinin önüne geçmek, hem de Öcalan’la sürdürülen görüşmeleri baltalayacak olası bir gelişmeyi engellemek için PYD lideri Müslim ile görüşen Türkiye, bu hesapların dışında mı? Bugün Rojava devrimini boğmak için Kürtlere saldıran bu çeteler başarılı olursa, Türkiye’nin bundan memnun olmayacağını kim söyleyebilir? Böylesi bir durumda Türkiye, Müslim’i muhatap alıp Kürtlerin taleplerini müzakere eder miydi?
Uzun lafın kısası, Rojava’daki mücadele, halkın demokratik yönetimini kurmak isteyen devrimci güçler ile bu sürecin önüne geçmek isteyen karşı-devrimci güçler arasındaki bir mücadeledir. Ve PKK-PYD ile görüşmeler yapması, Türkiye’nin karşı-devrimci güçlerin öncüsü olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et