Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
10 Ağustos 2013

İkinci Yeni'nin dizeleriyiz

DİĞER YAZILARI
Yüzümüzün karası 16 Ağustos 2014
İnsan sevmek 12 Temmuz 2014
Kavel\'de miyiz hâlâ? 28 Haziran 2014
Camın sırrı 21 Haziran 2014
Yasak bölge 14 Haziran 2014
Organik O.C 31 Mayıs 2014
Bir nefes... 24 Mayıs 2014
Soma\'nın iyi insanı 15 Mayıs 2014
YAZI ARŞİVİ

Yaz bitiyor. Gözler, “sıcak” geçecek sonbaharda... Ağustos’u yarıladık; Turgut Uyar’a; Edip Cansever’e adanan ağustos’u... Evet; Ağustos’ta doğmuşlardı; ama kuşku yok şiirleri Haziran’da bir kez daha doğdu.

Çünkü, “Ve bizim bir haziranımız / bir yıl kadar yetecektir dünyaya” demişti Turgut Uyar.
Turgut Uyar’ı okuyan, bilen, sevenlerin ortak duygusu; “bizim bir haziranımız” itibariyle “Gezi’nin şairi olduğu” yönünde..
İkinci Yeni’nin bu usta şairini tanımayanlar; Gezi’yi düşleyip, okuduklarında şaşırıyorlar.
“Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta / Her şey naylondandı o kadar” diyerek başlayan “Geyikli Gece” mesela. Gezi direnişinde duvarlara yazılması tesadüf olabilir mi?
“Gezi Parkı, bizim Geyikli Gece’miz” desek yeri; sonrasında ekliyor şair: “...ama Geyikli Gece’yi bulmadan önce / hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk”. Öyle değil miydi sahiden?​”
Direnişin başlangıcı buysa; sonrası şu dizelerde gizli: “Gizleyerek yahut döğüşerek / Geyikli geceyi kurtardık”. Evet kurtardık; sadece Gezi’yi değil; suskunlukla bağlanmış dilleri de kurtardık. Turgut Uyar’ın Geyikli Gece’sini; bir kez daha okuyun... Göreceksiniz.
Hayır Emrah Serbes ve birkaç arkadaşının teyzelere “Turgut Uyar’ın askerleriyiz” demesiyle başlamadı bu hikaye. İlk günden itibaren duvarlardaydı Turgut Uyar, Edip Cansever, diğerleri... Sahi; özü itibariyle “özgürlük” isteyen bir direniş hareketinin şiiri var mıydı? Varsa neydi Gezi’nin şiiri?
“İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım” diyen Turgut Uyar’ın dizeleri, “Göğe Bakma Durağı” olup vücut bulmuştur Gezi’de... Belki de en çok “bir haziran uygulayacak / kimse bölemeyecek ve kalbimiz / hızla gelişecek” dizeleriydi Gezi’nin özeti... “sizden önce, çocuklar, haziran sancılı bir ülkeydi kalbimize” der bu şiir... “dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan / kürdistan’da ve muş - tatvan yolunda bir yer kanar” dizesiyle; Türk’ün, Kürt’ün birbirini anlamaya çalıştığı günleri selamlar...
“Maveraünnehir nereye dökülür?​” sorusuna; “en arka sırada” kalkan parmağın yanıtıdır Gezi direnişi biraz da... “-solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!” 5 evladını gömmüştür bu halk... Gencecik evlatlarını... “Bu kara mermerin altında / bir teneffüs daha yaşasaydı / Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür / devlet dersinde öldürülmüştür”. Kaldırım taşlarından oldu sembolik mezarları; defalarca kaldırıldı, yeniden kuruldu Gezi’nin tam orta yerine... Gezi direnişinin şairi Ece Ayhan’dır da bu yüzden... “Düz ayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler” sorusu da; “aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler” dizesi de Ece Ayhan’dan Gezi’ye uzanır...
Gezi’nin şiiri elbet Türkiye’ye benzeyecek; Edip Cansever’in dizeleri gibi: “Gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir / Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet abi”...
Siyaseten 1950’ler ortalarıyla 2010’lar benzerliği de; İkinci Yeni’yi “halktan uzak, anlaşılmaz sayan” edebi analizleri de, şimdilik bir kenara koyalım. Tartışmamak üzere değil; daha geniş tartışmak üzere... Baskıcı dönemlerde doğmuş bir şiirin, benzer bir baskıcı dönemde “özgürlük” özlemiyle nasıl “isyan şiiri”ne dönüştüğünü de konuşuruz elbette. Bir kez daha “tartışma” zamanı gelmiştir belki de, “İkinci Yeni” olayını...
Çünkü, Türkiye’ye benziyoruz hepimiz... “Absürt” diye eleştirilen edebiyat; geliyor hayatın orta yerindeki saçmalıklar arasında “vaha” yaratıyor. “Birey olmak”, “özgürlük istemek”; “toplumcu olmak” ile çelişir mi acaba? “Akın var güneşe akın...” diye de döğüşürüz; “Aşk örgütlenmektir abiler” diye de...
Kafadaki denklemin, ezberin önemi yok. Bugünün gençleri bugünün Türkiye’sine benziyor işte. Gezi direnişinin edebiyatı da sokakta buluyor yolunu... “Biz kuşları tutmuyoruz ki / Kapıda koyveriyoruz / Dönüp onlar cebimize giriyorlar / N’apalım...” demiyor mu Ece Ayhan... Biz tutmuyoruz ki, İkinci Yeni’nin dizelerini...
“her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır” diyen Ece Ayhan’a göndermeyle, “her direnişin kalbinde kendinden daha büyük bir direniş vardır”...
Sahi Eylül doğumluydu değil mi; Ece Ayhan?
evrensel.net

Evrensel'i Takip Et