Halklarımızla iç içe yaşayacaktık
Fotoğraf: Envato
İLKİN İHTİYAR NESTOR’UN YANINA GİTTİLER..
Telemahos ve arkadaşları; ilk olarak Troya savaşları sonunda ülkesine dönebilenlerden iyi yürekli kral Nestor’un ülkesine gittiler gemileriyle. Babacan kral Nestor, genç Telemahos’u iyice dinledi. Sonra da babası Odisseus hakkında çok daha fazla şeyler bilen güzel Helena’nın kocası kral Menelaos’un yanına gitmesini önerdi. “Arkadaşların da burada kalıp seni beklesinler,” dedi. İki tez ayaklı atın çektiği bir araba hazırlattı hemen ve kılavuz olarak oğlu Peysistratos’u görevlendirdi...
Telemahos ve yeni arkadaşı Peysistratos, Menelaos’un sarayına vardıklarında çok iyi karşılandılar. Kral Menelaos; hiç tanımadığı bu iki konuğuna,Troya savaşından ve çok sevdiği eski arkadaşı kral Odisseus’tan söz etti sohbet olsun gibilerden... Ne var ki onun öyle rastgele anlattıklarını dinledikçe, Telemahos’un gözlerinden ince ince yaşlar sızmaya başladı. Kral Menelaos, hiç tanımadığı bu delikanlının gözleri yaşarınca, onunTelemahos olabileceğini düşündü birden! Üstelik ne kadar da çok benziyordu kral Odisseus’a! Acaba doğru mu diye soracak oldu... Ama daha karnını doyurup ağırlamadığı bir konuğa kim olduğunu sormak, Akdenizli halkların törelerine aykırıydı... O anda Troya savaşının nedeni sayılan o dillere destan karısı ve Baştanrı Zeus’un kızı güzel Helena çıkageldi yanlarına ağır ağır yürüyerekten!... Hepsi de hemen ondan yana çevirdiler başlarını. “Ne de çok benziyor altın örekeli tanrıça Artemis’e!” diye ortak bir düşünce geçti her birinin kafasından .. Helena da delikanlılara baktı birsüre. Ama en çok Telemahos üzerinde odaklandı ilgisi...”Söylesene Menelaos,” dedi kocasına. “Kimmiş bu genç konuklarımız? Bak yüreğim ne diyor, biliyor musun? Şu delikanlı olsa olsa Odisseus’un oğlu olur!...”
NİCE MASUM GENÇLER YIKILDI BU SAVAŞTA..
Birden bir sessizlik çöktü tavanı altın, kehribar işlemeli salona...“Odisseus savaşa giderken onu memede bırakmıştı...” diye yeniden konuşmaya başladı Helena. “Evet, benim gibi densiz bir kadın yüzünden hem Troyalı, hem Yunanistanlı nice yiğitler kırıldı o savaş alanlarında!.. “ Tam burada kocası Menelaos; “Niye böyle hep kendini savaş suçlusu sayıyorsun, kadınım?” diye sözünü kesti. “Bizden sonraki kuşaklar bu savaşın gerçek nedenini anlayacaklar! Hem de onlara güzel bir örnek olacak!...” Bunun üzerine Helena; “Evet, “ dedi üzgün üzgün, “ama gene de kendimi suçlu görüyorum... Neyse.. Şu sarışın delikanlı sahiden kral Odisseus’un oğlu olmasın?
Bunun üzerine; “Ben de onu az önce Odisseus’a benzetmiştim!” diye gürledi Menelaos. “Tam ben soracaktım, sen geldin... İnce ince gözyaşları döküp yüzünü şu erguvan rengi harmanisiyle örttü garibim!...” Telemahos hemen yanıt verecek güç bulamadı kendinde. Ama arkadaşı Peysistratos; “Evet, ulu Menelaos, söylediğin doğru,” diye konuştu Telemahos’un yerine. “Odisseus’un oğlu Telemahos’un ta kendisi o! Babam yaşlı kral Nestor gönderdi bizi buraya. Telemahos, babası Odisseus hakkında senden birşeyler öğrenmek istiyordu. Çünkü babasız kalınca çok şeyler gelmiş başına. Halkı da onun başındaki belaları savacak tam bir tepki gösterememiş!”
ONUN HALKI İÇİN DE BİR KENT KURACAKTIM..
Bu sözler üzerine birsüre dili tutulur gibi olan Menelaos; “Demek can dostumun oğlu gelmiş evime! Bu ne büyük mutluluk, ey Zeus! “ diye haykırdı. Hemen yerinden fırlayıp bir baba gibi sarılıp sarılıp öptü Telemahos’u!... “Benim yüzümden nice savaşlara, acılara katlandı baban!” diye birşeyler anlatmaya çalıştı. Sonra da sözlerinin üstüne basa basa konuştu: “Troya’dan sağsalim dönersek Odisseus’u ülkemde ağırlayacağım, diyordum hep kendi kendime... Hem de geçici bir ağırlama olmayacaktı bu! Burada bir konak yaptıracaktım ona... İçi dışı tekmil döşeli bir konak! Ayrıca onun halkı için de açacaktım ükemin kapılarını! İsteyenleri buraya yerleştirecektim!.. Onlar için büyük bir kent kurduracaktım. Böylece yakınımda olacaktı hep baban Odisseus; artık halklarımızla birlikte, iç içe olacaktık. Bizi kıskanan diğer komşu halklar da bizim gibi topraklarını ve emeklerini birleştireceklerdi. Artık bu güzelim Akdeniz topraklarında bir daha yakım yıkım getiren o iğrenç savaşlar olmayacaktı! Barış ve bolluk içinde, hepimiz kardeş kardeş yaşayıp gidecektik!..”
Burada aniden sustu kral Menelaos. Barışın güzelliği ve savaşların iğrençliğini birden duyumsayan herkesin içinden, karşı konulamaz bir ağlama isteği gürledi birden. Baştanrı Zeus’un kızı güzel Helena başladı ilkin hıçkırmaya. Sonra kral Menelaos’la Telamahos hıçkırdı kesik kesik...
Nestor’un oğlu da tutamadı gözyaşlarını...
Ama hiçbiri neden ağladığını bilmiyordu...
- Çocuğun kalemi 07 Nisan 2024 03:56
- Gagasındaki bir şiirle 31 Mart 2024 04:00
- Çeker gider yıldızlar 21 Ocak 2024 05:30
- Macar Ozan Illyes’ten bir şiir 29 Ekim 2023 03:08
- Bülbülün olsun şiir 03 Eylül 2023 03:30
- Adonis tıklatır camları 09 Temmuz 2023 03:34
- Kuşlar ve Mozart 21 Mayıs 2023 04:00
- Boyadığımız gökyüzü 12 Mart 2023 03:40
- Bunca güzel olmazdı 15 Ocak 2023 03:04
- Her sabah boyar dünyamızı 27 Kasım 2022 03:21
- Köpek ve hırsız 09 Ekim 2022 03:30
- Kurt ve turna 07 Ağustos 2022 02:55